Bölüm 12- Yırtıcı Dişi

46 5 0
                                    

Siyah jipin içinde arka koltukta düşüncelerine boğulmuş bir şekilde gözlerini, filmli camlardan dışarı çevirdi Valeria. Çatı katına doğru gidiyorlardı. Ev olarak hissettirmeyen o yere, aslında bir nevi gitmeye can atıyordu. Biraz önce olanlardan sonra ne diyeceğini bilemiyordu. Kendisini esir gibi hissediyordu. Evet, esirdi. Bir şeytanın esiri olmuştu. Kendisini her bir yerden köşeye sıkıştırmış, oldukça zeki, kurnaz bir çakalın pençelerindeydi ve hiçbir kaçış yolu yoktu. Ya bedenini ona verecek, ya da ailesinin baştan sona parçalanmasını izleyecekti. Bunu yapamazdı. Böyle bir seçeneği dahi yoktu. Seçenek yoktu. Bedenini şeytana satacaktı. Üstelik karşılığında kazanacağı tek şey, koca bir sıfırdı. Bir fahişe kadar bile değeri olacağını sanmıyordu. Bir fahişeden de kötü bir iş yapıyordu. Gözlerini bulutlara doğru çevirdiğinde, bu hayatın acılarından ve kötü oyunlarından ne zaman kurtulacağını düşünüyordu. Çünkü Los Angeles ona en kötülerini yaşatmakla kalmıyor, korkularını kendisine karşı kullanıyordu. En büyük korkusunu acımasızca kendisine karşı kullanıyordu.

"Başkan Valeria?" dedi Guiseppe. Ses tonundaki durgunluktan genç kadın bir an için kendisine acıdığını hissetmişti ancak onun yüzüne baktığında, tıpkı aşağılık piç kurusu patronu gibi ifadesiz oluşu da sürpriz değildi. "Sizin de bildiğiniz üzere, bir hafta sonra Lions'ların en son aldığı altın kupa için verilecek kutlama partisi bulunmakta. Arenanın içindeki kutlama salonlarında, şov kızlarının özel olarak hazırladığı danslar eşliğinde, büyük iş adamları da boy göstererek futbolcularımızı tebrik etmek için orada bulunacaklar."

"Bundan bana ne Guiseppe." Valeria ona artık saygı duymuyor, onunla konuşmak dahi istemiyordu. Savunmasız bir kadını zorla alıkoyan patronuna yardım ettiği için, en az ondan tiksindiği kadar tiksiniyordu.

"Sizi ilgilendiren şu hanımefendi." Ses tonundaki vurgulayıcı ton can sıkıcı şekildeydi. "Bay Lions'un kolunda boy göstereceğiniz ilk davet olacak ve Bay Lions bu güne kadar böyle değerli etkinliklerde yanında hiçbir kadını, kendisine uygun bulmadığı için götürmedi."

"Ne yani? Bunu duyduğuma sevinmem mi gerekiyor?" dedi Valeria. Gerçekten bu ruh hastası sapkın zihniyetleri algılamakta zorluk çekiyordu. Aracın içindeki sessizlik çöküverdiğinde, aslında içindeki öfkenin Guiseppe gibi emir altında çalışan bir adama değil de, doğanın acımasız kanununa olduğunu biliyordu. Büyük balık küçük balığı yerdi ve genel sistem tüm dünyada bu şekilde ilerlemekteydi. Ancak kendisi küçük bir balık değildi. Bir istisnaydı. Kötü bir megalodonun ağına takılmış, zavallı bir balina olduğu kesindi. Güçlüydü ancak onu haklayacak kadar şeytani bir ruha da sahip değildi. Çatı katına geldikleri sırada Guiseppe aracı durdurmuş ancak henüz araçtan inmemişti. Aracın kapıları kilitliydi ve söyleyecek sözleri olduğu da her halinden belliydi. "Aç şu kapıyı." Valeria derin bir nefes alarak kontrollü davranmaya çalışsa da, kendi kontrolünün elinden alındığının farkındaydı.

"Beni dinleyin Bayan Wondermoon. Şuan yaşadığınız şeyin sizin için sıra dışı olması çok normal ancak gün geçtikçe alışacaksınız."

"Sende en az onun kadar delisin öyle değil mi?" dedi Valeria. O anda Guiseppe'nin aracın içindeki bir noktaya uzun süre baktığını fark etmişti. Bu da neydi şimdi? Kahretsin, burada gizli bir kamera bulunuyor olması ihtimali mi vardı? Olabilir miydi? Gerçi konu akıl sağlığından emin olmadığı, aşağılık orospu çocuğu Renato olunca buna kesinlikle ihtimal verebilirdi. Ancak Guiseppe'nin bu şekilde bariz bir yeri ifade edercesine beklemesi de, kafasını karıştırmış gibiydi. Ne yani, aklı sıra kendisine dikkatli olmasını mı söylüyordu? Allah'ım, bu nasıl bir çılgınlar cehennemiydi?

"Kulaklarınızı açın ve beni iyi dinleyin hanımefendi." Guiseppe dikiz aynasından gözlerini genç kadının perişan olmuş haline çevirmişti. Elbette hala çok güzeldi ancak ruhen bitik ve tükenmişti. "Bay Lions'a ne kadar direnirseniz o kadar acı çekersiniz. Direnmeyin. Karşı koymayın. Söylediklerini yerine getirin. Size rica ediyorum, tarafınıza sunulacak olan şartları iyice değerlendirip, bu durumdan keyif almaya bakın." Yalvarırcasına gözlerle genç kadına bakıyordu. Dik duruşu ve ifadesiz suratı patronu gibi diktatörlüğünden ödün vermiyordu ancak Guiseppe'nin gözlerinde farklı bir anlam yatıyordu. Bakışları, duruşuyla tezatlık oluşturuyordu. Kahretsin, kahverengi gözlerinden adeta bir yakarış ortaya çıkıyordu. Valeria küçük dilini yutmuş gibiydi. Onun söyledikleri ne anlama geliyordu yani? Kendisini istediği gibi kullanmasına izin mi vermeliydi? Hayır dese bile şansı var mıydı ki? Bu hayatta ondan kurtulmak için bir şansı olacak mıydı ki? Söylediği sözler zihninde acımasızca dolaşırken bir şeyler aklına gelmişti. Kadınlardan sıkıldığında kendisinden uzaklaştırdığını ifade etmişti ancak bunu nasıl becerecekti? Bu oyunda kendisi için çıkmaz var mıydı ki? "Şimdi lütfen bugün dinlenin. Arenadaki işlerinizi asistanınızın yürüteceğini kendisine ilettik ve..." Kolundaki pahalı saate bakarak, gözlerini tekrar dikiz aynasından kendisine hayretle bakan genç ve güzel kadına çevirmişti. "Büyük ihtimalle çoktan işlerinizin başına geçmiştir. Bay Lions'un ricası üzerine bugünü dinlenerek geçirmenizi, güzel bir uyku çekip, sağlıklı beslenmenizi size iletmemi istedi. En kısa sürede tarafınıza sunulacak karşılıklı anlaşmanın evrakları hazırlanacaktır."

Valeria Wondermoon (Wattys2021)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin