Kanatları Kül Kelebek.

7.7K 259 149
                                    

14

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.02.2021
21.00🍃

Herkese merhabalar. Yeni bir kitap ile birlikte yeni bir yola çıkıyoruz.

Benimle misiniz?

Bu kitap Vecheyn'den tanıdığımız, tanıyacağımız Hazan Arsal karakterinin kitabı olacak. Vecheyn ile bağlantılı olsa bile konuları farklı olacak.

Bölümler en kısa zamanda gelmeye başlayacak. Sizi çok bekletmeyeceğim.

Herkes okumaya başladığı tarihi yazabilir mi?

-Kanatları Kül Kelebek-

"Bir kadına ihanet ederek onu öldüremezsiniz ama bir kadına sevgi vererek onu yaşatabilirsiniz."

🎭

"Kadınların kalbinin kırıldığı bu dünya yüzünü cehenneme dönmüştü."

Bu dünya yüzünden maskesi eksik olmayan insanların diyarıydı. Şeytanın gösteri sergilediği sahnede ona alkış tutanlar vardı, her birinin yüzünde maske ve her biri iplerini şeytana vermiş, hayatın kuklası haline gelmişlerdi. Bu dünya kötülerin kazandığı tek oyun sahnesiydi.

Artık kimse kimseyi masallarla iyilerin kazanacağına inandırmaya çalışmıyordu artık artık herkes biliyordu ki bu dünya iyi kalpleri içinde yutmuştu. Azınlık halde kalan iyi kalpler için bu dünya artık cehennemdi. Kadınlar öldürülüyordu, çocuklar pis zihniyetlere kurban gidiyordu, hayvanların nefes almasına dahi tahammül edemiyorlardı. İyi olduklarına inandıkları ne varsa acımasızca katlediyorlardı ve bu dünyayı karanlık bir yüze çeviriyorlardı.

İhanet sadece beden ile işlenen bir günah değildi, ihanete kapı açan birçok yol vardı.

İnsanların yüzünde düşmeye yüz tutan maskeler vardı. Tek bir maske yeterdi sevdiğinden kopman için. Bugün elinden tutan yarın seni en dibe itmek için sırtına hançer saplayan oluyordu. Maskeler düştüğü an sana kalan büyük bir ihanet oluyordu. Hayat yenilmen için acımasız oyunlar oynarken sana kalan tek şey kırık bir kalp oluyordu. Şeytana itaat etmediğin her an hayat acısını çıkarırdı ve en sonunda kalbin kırık bir şekilde oyundan ayrılırdın.

Ta ki birisi seni yeniden oyuna çekene kadar...

Bir uçurum kenarında saatlerdir duruyorduk, arkamda duran heybetli adamın varlığını sorguluyordum ama tek bir cevaba bile ihtiyacım yoktu. Buradaydı çünkü beni bu uçurumdan itmek istiyordu, buradaydı çünkü beni uçurumdan ittiği an kurtarmak istiyordu. Bu dünyanın maskesini yüzüne takmış bir adamdı o karşısında yenilmem için her zaman bir adım arkamdaydı.

Uçurumun en kenarıyla aramda yalnızca iki adım vardı. Üçüncü adım yoktu, üçüncü adım uçurumun dibiydi. O iki adımı attığım an bana bakan bir çift gözün hedefinde olduğumu çok iyi biliyordum. Bedenim rüzgarın eşliğinde ona döndüğünde bu defa gözlerimi gözlerine hedef bildim. Karşısında hiçbir zaman boyun eğmeyen kadın yine karşısında dimdik durmalıydı.

"Gözlerimin içine bakarak it beni uçurumdan," dedim karşısında dimdik dururken. "Bir kez daha paramparça et kalbimi ama yeter ki gözlerime bakarak yap."

Bana doğru attığı iri adımlarla karşımda durdu, vurgun olduğum ve yenik düştüğüm gözlerinde kendi infazımı gördüm. Öldüm, bir ceset gibi sallandım gözlerinde lakin bana olan tutku dolu bakışları bir an olsun değişmedi. Sonra bir adım daha attı kaderimize doğru ve elleri bana doğru uzandığında gözlerimi kapattım ve düşmeyi bekledim.

Savruldum fakat bir boşluğa değil kaderimin kollarına düştüm.

Uçurum kenarı bu defa onu kucağına çekerken yer değişmiş bir haldeydik. Rüzgarın savurduğu saçlarım ahenk içinde dans ediyordu, onun gözleriyse parmaklarının izleri olan saçlarımda geziniyordu. Uçurumdan düşmek isteyen oydu, bir infaz bu defa benim gözlerimde yaşam buluyordu. Ellerim onu itsin istiyordu ama ellerim bir tek onu kurtarmak için çabalardı.

"Bu aşk bir uçurumsa düşecek olan sen değil ben olacağım."

Bu aşk bir uçurumdu ve ikimiz de düşüyorduk.

"Sen beni öldürdün. Ben öldüm ve o uçurumdan aşağıya düştüm."

"Seni öldürdüğüme inanıyorsan şimdi savur at beni bu uçurumdan."

Elimi yakaladığında kalbinin üstüne koydu, onu itmem için bekledi. Ne ben onu itebildim, ne o kendini düşmeye yüz tuttuğu uçurum kenarından kurtardı. Birimiz düşerse ötekini peşinden götürecekti ve bu aşk tek başına bir yenilgi olmayacaktı. O uçurum dibi birimizi değil ikimizi de istiyordu ve kim düşerse beraberinde diğeri içinde bu aşk bir son olacaktı.

"Hazan," adım onun dudaklarından efsunlu çıkıyordu. Zehir dolu bir efsun... "Sen benim sonumu getiren felaketim olacaksın."

Bir kez daha ve belki de son kez belimi kavrayan kollarıyla beni kendine çekti ve ardından durum eşitlendi. Bizim sonumuzu bekleyen o uçurum kenarında birbirimizi yaşattık. Dudakları tutkuyla dudaklarımla buluştuğunda acıdığım yerden onu öptüm. Kalbimdeki sızıyla onun yeni izlerini vücuduma kazıdım. Onu öyle büyük bir tutkuyla öptüm ki sanki bir hayal gibi kayıp gidecekti avuçlarımın arasından. Onun sevgisiyle kıvrandım, felaketiyle yandım.

Sen benim ilk kalp sızımdın.

Kalbime ilk sızandın.

Ayrılığa doğru ilk adımı ben attığımda ona bakmadan arkamı dönüp birkaç adım atarak uzaklaştım. Kalbimi bırakıp gidecektim onun avuçlarında, nefesimi onun nefesinde bırakacaktım. Kırık kalbim artık onun avuçlarındaydı, tüm kırıklığım artık ona emanetti. Ama ben artık onun yolunda değildim, ona benden kalan tek şey kırık bir kalpti artık.

"Bir gün her şeyden vazgeçtiğinde ben bıraktığın yerde olacağım."

Çünkü terk edilen o değildi, ben terk edilmiştim ta en başından...

🥀

Maskeler düşmediği, oyunlar son bulmadığı sürece hazan mevsimi gibi yaprak dökecektik.

🍃

Tugbaninbahcesii hesabından bana ulaşabilirsiniz.

Yeni bölümle görüşmek üzere. ♥️

Kanatları Kül Kelebek |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin