Bu kadar acımasız olabileceğin aklıma gelmezdi... Nasıl olur da gelmezdi? Senin bir bencil olduğunu, bir kötü olduğunu bildiğim halde... Annem bana hiç küçük kızların kurtarıcı prensleri ile ilgili masallar, hikayeler anlatmamıştı. Bu yüzden mi seni o prens sandım? O prensleri bilmediğim için mi yanıldım? Bu benim hatam mı? Sen bir hatasın Bay J. Büyük bir hatasın. Ben bu hatanın bedelini ödüyorum.
"Beni duyuyor musun güzel hatun?"
Gözlerimin önündeki sisi andıran bulanıklık yok olurken başımdaki adama baktım. O kadar yakında duruyordu ki, muhtemelen haftada bir kere zar zor fırçaladığı sarı dişlerinden korkunç bir koku geliyordu. Düşündüm de, keşke hayatımdaki tek sorun bu olabilseydi. Sadece birkaç saat öncesini hatırlıyorum... beni o elektrikli sandalyeye oturtmalarını. İliklerime dolan acıyı, kemiklerimi çatlatan o titremeyi, o gerilimi... tıpkı yeşilin dudaklarıma yaptığı gibi bir işkenceydi. Yeşil... toz pembe bulutlarımı yeşile boyayıp beni buraya sokan o hayat çizgisi.
"Bir şeyler söylemeye ne dersin? Hala yaşam belirtisi göstermek için şansın var."
İstemsiz bir sırıtış belirmişti yüzümde. Kireç gibi olan yüzüme bu sırıtışın çok yakıştığı konusunda oldukça ikna ediciydi Bay J, tam olarakta bu yüzden kesin yalandır aslında. Sırıtışın silinmesine son birkaç saniye kala dudaklarımı oynatarak kısılmış sesimi zorladım.
"Buradan çıktığım an sen yaşam belirtisi gösteremeyeceksin."
Evet... buradan çıkacağım. Yapacağım. Hemde her şeyi fazlasıyla göze alarak yapacağım. Kaybedecek neyim var ki? Canım mı? Ah, ben onu çoktan gözden çıkardım... Listeme bakılırsa; kendimi arabanın önüne attım, yüzme bilmediğim halde arabayla denizin dibini boyladım, türlü elektroşoklara maruz kaldım, kendimi asit tankına attım... Ve evet, hala hayattayım. Gerçekten de canım o kadar önemli değil. Bunu daha fazla belli edemezdim. Adamların kendi aralarında kıkırdayışları kesilince o pis ağızlı adam... Cody, yine konuşmaya başladı. Adını yeni öğreniyordum, yaka kartından.
"Buradan çıkacağını düşünmen ne tatlı. Tehdit etmeye devam ettiğine göre epey iyisin Harley. Konuşmak istiyor musun?"
Eğlenmekten başka ne şansım olabilirdi ki? Acı çekmiyormuş gibi yapmaktan başka bir şansım var mıydı? Bağlı olduğum tekerlekli sandalyede çeneme kadar çeşitli aparatlarla sabitlenmiştim. Bu kahkaha atmama bile engeldi. Yeşil bunu görse memnun olur muydu? Artık onun gibi kahkaha bile atmama izin yokken yinede yaptığından gurur duyar mıydı? Beni o arabadan almadığı için bir saniyeliğine pişman olur muydu mesela?
...
"Aptal yarasa,randevumuzu mahvetti!"
Elimdeki silah ile arabanın tavanına ateş ederken kulaklarım doluyordu o eşsiz kahkahayla. Yanımda arabayı hızla süren Pudingim ile çıktığımız randevu gecemiz ne kadar iyi gidiyordu oysa. O yarasa gelip her şeyi mahvedene kadar iyiydik en azından. Üzerimdeki seksi altın rengi ile siyah rengin hakim olduğu elbise ile bu gecenin sonunda Joker'e teslim olmayı hedeflerken şuan olduğum konum pekte kolay bir gece olacağını işaret etmiyordu. Bakışlarım arabanın ön camını bulduğunda hızla giden arabanın aslında bir denize doğru süratle gittiğini görünce tutunmaya çalışmıştım.
"Pudingim..."
Korku sesime yansımıştı. Gece zor geçecek zannederken belki de gece hiç geçmeyecek ve az sonra son bulacaktı. Joker'ın bir hamle yapmasını, bu denize doğru sürmekten vazgeçmesini beklediysem bile bekleyişlerim boşaydı. Son bir umutla bağırdım.
"Pudingim, ben yüzemem!"
Gerisi ıslaktı... oldukça ıslak. Belki denize düşmüş olduğumdan ıslaktı, belki de uğruna asit tankına atladığım adamın beni basit bir denizde ölüme terk etmesinden dolayı akan gözyaşlarından ıslaktı. Belki de o aptal Batsy beni hiç kurtarmamalıydı, o zaman canım bu kadar yanmazdı. Pudingim benden vazgeçmişti ama en azından bunu görmezdim... Oysa gözlerimi açmama sebep olan düşmanımdı... Batsy. Ciğerlerime dolan, bana hayat veren nefes düşmanımın kesmek istediğim nefesi, dudaklarıma değen dudaklar düşmanımın dudaklarıydı.
...
Aklımda dolanan o acı anıdan kurtulmak istiyordum, kendimi zorlukla düşüncelerden sıyırıp karşımda bana bakmaya devam eden adamlara göz gezdirdim umursamazca. Aklımı okuyamadıkları için şanslı sayılırdım, o zaman acımı görürlerdi. Ben acımı hayatım boyunca saklamak zorunda kalacaktım.
"Ne konuşmak istiyorsunuz? Ben beden dilini tercih ederim, beni çöz ve hepinizle iyice ilgilenmeme izin ver."
Dudağını emerek beni süzen adamlar olduğu kadar yüzünde mimik oynamayan kişiler de vardı. Benim kadar yırtıcı bir kadına karşı koymak onlara ne kazandırırdı bu hayatta, ne sanıyorlardı? Yaramaz bakışlarım Cody üzerine sabitlendiğinde onun ukala gülümsemesi mide bulandırıcı geliyordu ve bu kez bunun o sarı dişleriyle ilgisi yoktu. Belki de bazı kişiler ciddi anlamda gülmemeliydi.
"Bu numaran eskidi, çıtır... Şimdi bana Joker'in nerede olduğundan bahsedebilirsin."
Bana onunla ilgili soru sormaları iyice canımı sıkıyordu. Neden bir kıza onu ölüme terk eden eski sevgilisi hakkında soru sorarsın? Tabii, ben sıradan bir kız değilim. Bir deliyim, bir kaçığım, hatta sirk kaçkını yada bir soytarıya uyup soytarı olan hasta. Deliler sevemez, kötüler sevemez... Kıçımın kuralları. Ben bu kurallara aykırıydım, delicesine aşık olacak kadar aykırıydım.
"Beni buradan çıkarırsan sorunu cevaplayabilirim."
Ansızın dudaklarımdan dökülen kelimeler hiç tahmin etmediğim bir cümleyi oluştururken bu aslında hiçte yalan değildi, kaçmak için bir bahane de değildi. İblislerim uyanıyordu... elektrikten yorgun düşen iblislerim yeni yeni uyanıyordu.
"Bu fazla basit bir numaraydı. Gerçekten... hadi ama? Böyle kaçamayacağını biliyor olmalısın."
Kaçmak isteyen kim? Benim planım farklıydı... bu kez aklımdan geçenler asla Harley'in düşüncesi değilmiş ama bir o kadar da tam onunmuş gibiydi. İşte şimdi gerçekten deliriyor olabilir miydim? Bu delilik hoşuma gidiyordu.
"Kaçmak umurumda değil. Bu bir anlaşma."
Net çıkan sesim iyi bir oyunculuk değildi. Çok ciddiydim... en azından söylediklerimde. Aklımda onlarca tilki dolanırken Cody diğerlerine çıkmalarını işaret etmişti. Nihayet ilgisini çektiğimi düşünüyordum, üstelik bu kez cinsel anlamda değil. Cody gibi uçkuruna düşkün bir herif için fazla iddialı bir hareketti. Hücrede yalnızca ikimiz kaldığımızda bakışları daha sorgulayıcı bir hal almıştı.
"Daha açık ol."
İstediğimi alacağıma dair bir his içimi kemirirken şimdiden vücuduma bir dalga yayılıyordu. Üstelik bu saatler öncesinde verilen elektrikten çok daha etkili, güçlü bir dalgaydı. Bu his orgazmik bir histi. Buna bayıldığıma öyle emindim ki. Duygularım uçtaydı sanki, hatta ben de uçtaydım. Düşmekten korkmaz, düşmeyeceğime emin bir şekilde. Cody'i daha fazla bekletmek işime gelmezdi. Aklımdan plan yaptığımı yada yeni bir şeyler ürettiğimi düşünmesini istemiyordum, bu sadece içimi zorlaştırırdı. Hırs dolu bir tıslama gibi döküldü dudaklarımdan kelimeler...
"Beni, sana Joker'i getirmem için serbest bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Quinn-Jarley
Fanfiction... "Sonsuza dek seninle kalamam." Kızın duymak istediği kesinlikle bu değildi. Gözleri doluyordu karşısındaki adama bakarken... tüm bu olanlar bu yüzden miydi? Onunla sonsuza kadar kalamayacağı için erkenden kızı ölüme mi terk etmişti? Ne bahane...