P

183 13 9
                                    

Sesimi duyduğu zaman yavaşça arkasını döndü ve yüzünü görmemi sağladı. Şaşkın gibiydi. Zaten beni görmeyi beklemediğini gayet iyi biliyordum. Bir an için koşup ona sarılmayı bile istemiştim aslında... ne kadar yanlış olsa bile. Bazen yanlış olduğunu bile bile yapmak istiyordum bazı şeyleri ama bu kez kendime izin vermedim, bunda iblislerim de çok yardımcı olmuşlardı. Benden daha iyi söz geçirebiliyorlardı bir bakımdan. Onun yüzünü inceledim biraz. Görüşmeyeli pekte değişmemişti... hala bıraktığım gibiydi. Yaşlanmış görünmüyordu, yüzünde yeni yaralar yada izleri yoktu. Ardından gözlerine odaklandım. Gözlerinin bana nasıl baktığını görmek belki canımı acıtırdı ama yaptım. Gözlerimiz sabit bir şekilde birbirine bakarken onun gözleri bana her zaman olduğu gibi bakıyordu. Hiçbir anlam ifade etmediğimi yüzüme vuruyor, canımı yakmaktan çekinmiyordu. Beni özlediğini yada sevdiğini görmüyordum gözlerinde. Beklediğim şey tam olarakta buydu. Özlese, biraz olsun sevse zaten gelip kendisi çıkarırdı beni o delikten. Kollarını iki yana doğru açarak bana doğru yavaş adımlarla gelip yaklaştı.

"Harley..."

Kollarını bana sardı. Bunun bir önemi kalmamıştı. Yalandan bile olsa istedikleri arasında olduğumu söyleyemiyordu bile. Onu tam şuan vurup öldürmek istiyordum ancak iblislerim buna karşı çıkıyorlardı inatla. Onun için ölümün bir kurtuluş olacağını düşünüyorlardı... Hem bunu yaparsam ne Amanda ne de Batman beni rahat bırakmazlardı. Yine o hücreme dönmek zorunda kalırdım. Belli etmemek adına kollarımı ona sardım. Ona karşı duyduğum nefreti hissettirmemeliydim. Hala ona aşıktım, numaradan da olsa...

"Seni çok özledim, Pudingim."

Bu söylediğim şey midemi kaldırmıştı. Hayat boyu bir daha istekle puding yiyemezdim muhtemelen. Ancak bu kadar iyi rol yapıyor olmam iblislerime kahkaha attırıyordu. Biraz daha sarılıp ardından geri çekildi ama gözlerini gözlerimden çekmedi. Ben ise boşta kalan elimle onun elini tutmuştum.

"Nasıl gelebildin buraya kadar, neredeydin?"

Sözleri karşısında istemeden kaşlarımın havalandığını farkettim. Nerede olduğumu araştıracak kadar bile merak etmemiş miydi yoksa sadece beni kurtarmamış olmasına bunu mu bahane edecekti? Hoş... bir bahaneye ihtiyacı olduğunu da sanmazdım. Yapmadıysa yapmadı, ne var ki bunda? Onun için değerli olmadığımı herkes biliyor... ona aşık olan o aptal ve gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar cesaretsiz yanım hariç.

"Zor oldu... çok uzaklardan gelmek için kaç gündür uğraşıyorum. Gece yarısı zorlukla kaçabildim."

Sonradan açıklamasını yapamayacağım şeyler söylememek için fazla detaya girmedim. Yüzeysel bir şekilde bilse Joker için yeterliydi bence. O kadar bile önemsese şaşırırdım hatta. Yüzündeki ifadeye bakılırsa oradan kaçıp yine kendisine gelmiş olmam egosunu tatmin etmişti. Artık onu daha iyi tanıyordum, bu yüzden de anlayabiliyordum yüz ifadelerinden birkaç şeyi. Kafasını sallayarak küçük kıkırtılar bıraktı önce. Ardından da büyük bir kahkaha...

"İşte benim küçük canavarım... oradan kaçıp babacığına dönerek ne kadar iyi yaptın!"

Ne demezsin... hayatımda yaptığım yüzlerce hatadan yalnızca biri işte. Ama bu kez benim hatam olmaktan çıkıp senin sonun olacak. Onun gibi kahkaha attım. Sahte bir kahkaha değildi. Joker beni kullanabileceği için kahkaha atarken ben de onun yaklaşan sonu için kahkaha atıyordum.

.

.

.

.

.

Joker'le yatak odamıza(!) gelmiştik. Benim çantamın içindeki eşyaları yeniden yerlerine yerleştirmem için bana zaman tanımış ve odada beni yalnız bırakıp gitmişti. Burada işim biter bitmez de yanına beklediğini söylemişti. Acele etmeden tüm eşyalarımı yerleştirdim ve son olarakta telefonu sessize alarak rehberimde kayıtlı olan 3 kişiye de aynı mesajı yolladım. Mesajda Joker'in yanında olduğum yazıyordu. Ardından telefonu iyice saklayıp odadan çıktım. O odanın üzerime yarattığı etkiyi sevmiyordum. Onunla uyuduğum her gece için pişmanlık olmasa bile kızgınlık hissediyordum. En çokta Joker'e karşı. Yanında uyumasına izin verdiği bir kadın için fazla değersiz değil miydim onun gözünde?

"İşin bitti demek. Seninle ilgileneceğim güzelim, beraber vakit geçirmeyi özlemişsindir."

Joker'in sesini duyunca merdivenlerin başında bana bakan Joker'i buldu gözlerim. Benimle ilgileneceğini söyleyince heyecanlanmış gibi yaparak gözlerimi irileştirdim biraz. Hiçbir şeyden şüphe etmemeliydi. Ona doğru attığım adımlarımı hızlandırıp yanına vardım.

"Emin ol ben de özledim."

Eklediği şeyin ardından biraz düşüncelere dalmıştım. Gerçekten özlemiş miydi? Hayır... yalan söylüyor işte. Buna inanacak kadar aptal değildim ama inanmış gibi yapıp onun yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından merdivenleri inmek için hamle yaptığımda beni belimden yakalamıştı.

"Artık yanağımdan mı öpüyorsun?"

Onu öpmemden bile çoğu zaman şikayet eden adam bu sefer de onu yanağından öpmemden ziyade başka bir yerden öpmemi istiyor gibi konuşuyordu. İster istemez şaşkınlığım mimiklerime yansımıştı. Bunu yapacağı hiç aklıma gelmediği için gafil avlanmış, hazırlıksız yakalanmıştım. Kendimi hızla toparlayıp ona doğru dönerek gözlerimi onun gözlerine diktim önce. Bu kadar yakın mesafeden gözlerimde yanan intikam ateşini görebilir miydi?

"Çok daha başka planlarım olduğunu bilmenizi isterim Bay J."

Sözlerimin ardından gözlerim onun kırmızı dudaklarına kaymıştı. Ne kadar aksini iddia etmek istesemde gerçek şu ki, onu öpmeyi gerçekten özlemiştim. Bu hissi özlemiştim. Bu yüzden daha fazla beklemek yerine dudaklarımızı birleştirdim. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Bu öpücük sahte değildi... bunu biliyordum. Belki şuan burada bulunan en gerçekçi şey bu öpücüktü. Joker'in de beni istekle öptüğünü anlıyordum ve bu daha uzun bir süreliğine öpüşmek istememe sebep oluyordu. Beni daima bu kadar istekli öpmezdi... bu fırsatı değerlendirmek istemiştim ama nefesim tükendiği için geri çekilmek zorunda kaldım. Aralık dudaklarımın arasından nefesi içime çekerken gözlerimi aralayıp ona baktım. Yavaşça belimi okşuyordu parmakları.

"Ah, Harley... Bunu seviyorum."

Arsız sırıtışımın ardından beraber inmiştik merdivenleri. Geldiğimiz salondaki koltuklara oturunca evde de bir şeyin değişmediğini zaten farketmiştim. Her şey en son gördüğüm ve bıraktığım gibiydi. Bay J. kendinde yada yaşam alanında bir değişiklik yapmamıştı. Oysa ben değişiklik yapmasını bekliyordum. Bundan beni sevdiğine dair bir anlam çıkarmaya çalışmak için kendimi yorma zahmetine girmeden etrafı incelemeyi kestim.

"Son olanlardan haberin var mı?"

Sorduğu soruyla beraber biraz gerilirken bunu belli etmeden başımı oturmakta olan ona çevirip anlamadığımı belli edercesine gözlerine baktım. Günlerdir yolda olduğumu söylediğime göre olan biteni bilmediğimi söylemem gerekiyordu. Öyle de yapacaktım.

"Ne oldu ki?"

Verdiğim tepkiye karşılık başını salladı iki yana doğru. Neden bunu yaptığını anlamamıştım ama konuşup bir açıklama yapacağını hissediyordum. Sözünü burada bitirmiş olamazdı.

"Tüm bunları Batman anlatmıştır diye düşünmüştüm ancak görünen o ki, yarasacık sana anlatmayı atlamış. Öyle mi, Harl?"

The Quinn-JarleyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin