Tanıdık o sese çevirdim başımı. Bu sesi son duyduğum anları o kadar da net hatırlayamıyordum çünkü boğulmanın eşiğindeydim, hem o hücrede aldığım elektrik cezasının haddi hesabı yoktu. Karşımda Batmobile ile Batman vardı. Anlaşılan artık biraz iyilerin tarafında kabul ediliyordum çünkü Batman beni yakalamaya çalışıyor gibi değildi.
"Aynı taraftayız... artık aşkın bittiğine göre iyi olduğuna inanıyorum, sana Harleen demeliyim değil mi?"
Harleen... o sıkıcı doktor bozuntusu olmak istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum. Ama kendimi de öylece ele verecek değilim. Bedenimi de ona doğru çevirip başımı olumsuz anlamda salladım. Verecek iyi bir cevabım vardı. İkna edici ve biraz da sorgulamaya olabildiğince kapalı bir cevap.
"Hayır. Joker'e yenilmiş bir doktorun adını taşımak istemiyorum. Ayrıca, planımız süresince Joker beni Harley olarak bilmeli. Bir değişiklik olduğunu farketmemesini sağlamalıyız. Sen de dikkatli olsan iyi olur."
Verdiğim cevabın sonrasında başını anlayışla sallamakla yetindi ve bana binmemi işaret etti. Sanırım beni o götürecekti... Dürüst davranmak gerekiyorsa eğer, gerçekten Batmobile nasıl bir şey diye çok merak ettiğim olmuştu. Bu incelemek için bir fırsattı benim için aynı zamanda. Uzatmadan kolayca bindim. İçi simsiyah ve bu yüzden kasvetli olsada havalı olmadığını iddia edemezdim. Çünkü havalı, gerçekten havalı. Batman'in egosuna ego kattığını düşünmeden edemiyorum... böyle bir araç ona heyecan veriyor olmalı.
"Nereye gideceğiz peki?"
Bu soruyu sormak zorundaydım. Nereye gideceğimi ne kendim düşünmüş ne de bir başkasıyla konuşmamıştım. Sanırım unuttuğum nokta buydu. Aniden Joker'in karşısına çıkacaksam, o gün bu gün müydü?
"Bir süre misafirim olacaksın. En azından kafanı toplayıp çuvallamayacağın bir yol çizdiğine emin olana kadar."
Batman'in misafiri olacağımı daha önce söyleseler inanmazdım. Çokta ilgi alanımda değildi. Uzunca bir yolculuk olacağını tahmin ettiğimden bana verilen çantayı açtım. İçi geçmiş kokuyordu ve fermuarı açmamla geçmişin kokusu bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Ne acı ama... Artık o kadar da acı verici olmayacak, bana acı vermeyecek. En azından ben öyle umuyorum. Gözüme kestirdiğim silahımı hızla elime alıp çantadan çıkardım. Rastgele ve aslında namlusunu Batman'e doğru tuttuğum silahı görmesiyle Batman elimi tutarak silahın namlusunu aşağı indirmemi sağlamıştı.
"Sen sakin olsana biraz, o elindeki oyuncak değil."
Oyuncak... silah bile oyuncak değilken bir insan oyuncak olabilir miydi? Ben olmuştum. Utanmadan, sıkılmadan, gücenmeden Bay J. için bir oyuncak olmuştum. Hayır, bunları düşünmeyeceğim. Silahın namlusunu tekrar Batman'e yöneltmeden özlediğim işlemelerini incelemeye başladım.
"Bu kadar korkma. Ben iyi nişan alırım."
Hafif bir tebessümle konuşmuştum ama Batman'in bunu gördüğünü sanmıyordum çünkü yola bakıyordu. Nefret yazan yeri gördüğümde irislerimin koyulaştığını hissediyordum. İçimde bir şeyler yanıyordu. Yanık kokusu etrafı sarsa bile bu kokuyu sadece ben ve iblislerim alabiliyorduk. Güzel kısmı da buydu, kimse ne kadar yandığımı bilmeyecek.
...
Gözlerimi bağladığı bu kumaş parçası yüzünden karanlığa gömülmüştüm ama dişlerim görünecek kadar da gülümsüyordum aynı zamanda. Beni yönlendirdiği şekilde yavaş adımlar attığım sırada beni korkutmak için adımlarını hızlandırdı. Ona güvendiğim için sorun değildi. Ben de adımlarımı biraz hızlandırmaya çalıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Quinn-Jarley
Fanfiction... "Sonsuza dek seninle kalamam." Kızın duymak istediği kesinlikle bu değildi. Gözleri doluyordu karşısındaki adama bakarken... tüm bu olanlar bu yüzden miydi? Onunla sonsuza kadar kalamayacağı için erkenden kızı ölüme mi terk etmişti? Ne bahane...