Yirmidört

31.8K 1.8K 970
                                    

27.11.2020

***

Banyo sırasını beklerken Selçuk ile laflıyorduk. Aramız daha iyiydi artık. Tabi Mert bunu gördükçe bana olan siniri katlanıyordu. Ulan arkadaşımı çalmaya çalışan sensin be...

"O şampuan benim mi!?" He! İti an çomağı hazırla!

"Ne alaka Mert?" Şampuanı işaret ederek: "Aynısı işte" dedi. Gözlerimi devirip sinirle tısladım. "Bak sen de diyorsun işte. Aynısı! Yani aynı marka tamam mı? Senin değil!"

"Az kullandığım halde bitmiş!" Şaşkınlığım büyürken kahkaha attım. "Ulan diyor ki illa gel beni-" üzerine yürüyecekken Selçuk aramıza girdi. "Melih tamam. Mert sen de iyice saçmaladın! Bin kişide aynı şampuan var!" Mert üstten bir bakış attı. "Hırsız!" Diye tıslayıp boşalan duşlardan birine girdi. Selçuk'u itip: "Bak ben şimdi buna var ya!" diye bağırdım ancak o esnada, Selçuk kolumu tutunca ona baktım. "Ne tutuyorsun ya! Bırakta dayak atayım!" Selçuk salak mısın bakışları attı bana.

"O da onu istiyor zaten." Anlamayarak baktım. "Ne?"

"Kavga edip başını belaya sokmanı istiyor anlasana." Bir Selçuk'a bir Mert'e baktım. Sanırım haklıydı.

Bıkkın bir nefes verip diğer duşa girdim. Su soğumadan çıkmalıydım.

İşimi halledip koğuşa girdiğimde diğerleri masada oyun oynuyordu.

"Melih gel bulmaca çözelim." Yılmaz abi konuşunca kafamı iki yana salladım. "Yok abi ben çizim yapacağım." Sen bilirsin dercesine bakıp önüne döndü.

Yatağıma gidip defterimi çıkardım. Biraz çizmek bana iyi gelebilirdi. Her seferinde ayarlarımla oynuyordu şerefsiz..!

*****

Yemekten sonra tekrar çizime oturdum. Tuvaletten çıkan Mert bana bir bakış atıp yatağına gitti. Dolabını açıp içine baktı. Sonra kaşlarını çatıp daha da hızlanmaya başladı. Ne arıyordu bu mal...

Hışımla bana döndü. "Boyalarımı sen mi aldın?"

"Ne?"

"Boyalarım kayıp sen mi aldın!" Git gide sesi yükseliyordu. Defteri kenara bırakıp yerimde doğruldum. "Ne alaka amına koduğumun çocuğu! Her boku benden mi biliyorsun!?"

"Bu koğuşta tek çizim yapan sensin! Başka kim alacak!?" Sinirle yukarı baktım. "Allahım sen sabır ver" Bakışlarımı ona çevirip ayağa kalktım. Tam karşısına dikilip göğsünden ittim. "Bana bak şerefsiz. Benim çizdiğim her şey kurşun kalem kullanılarak yapıldı. Bir kere Yılmaz abi için istedik. Onun dışında ben boya filan almadım!"

"Yalan söyleme!" Diye bağırıyordu. Diğerleri aramıza girip olası bir kavgayı önlemeye çalışıyordu. "Lan inanmıyorsan gel bak resimlerime!"

"Yalancı bir pisliksin sen. Hırsız! Her şeyi çaldığın gibi boyalarımı da çalmışsındır." Selçuk dayanamayıp atladı. "Şampuan olayına hala takık mısın Mert!?" Şampuandan bahsetmediği belliydi. Uğur'dan bahsediyordu.

"Onun derdi başka. Bilmiyor muyum ben!" Dedim sırıtarak. "Neymiş derdim!" Bariz bir şekilde kışkırtmaya çalışıyordu. Sinirle soluyup arkamı döndüm. Başıma iş alamazdım.

Yatağıma oturduğumda bana doğru adımladı. "Yalancısın sen. Ailen hakkında da yalan söyledin değil mi? Belki de babanı isteyerek, ortada bir şey yokken bıçakladın!" Bu bardağı taşıran son damlaydı. Ailem hakkında atıp tutmasına izin veremezdim. Üzerine yürüyüp yumruk attım. "Ailem hakkında yorum yapma!" Yumruklarımı geçirirken o yüzüme gülüyordu. Ruh hastası...

MAHKUM | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin