Onbir

38.2K 2.2K 789
                                    

10.11.2020

***

''Melih müdür çağırıyor'' Gardiyanın çağırmasıyla ayağa kalktım. Telefon günü gelmişti. İçimde tuhaf bir sıkıntı vardı. Onu göreceğim içindi. Bana dokunması aklıma geldikçe vücudum ürperiyordu. Midem kasılıyordu. İçimdeki nefretten dolayı olduğunu tahmin ediyordum.

Beraber her zamanki odaya girdik. Kadir bana bir bakış atıp kapıyı açtı. Uğur içeride beni bekliyordu. Beni görünce gülümseyerek kendine çekti. Boynumu koklayarak öpücük bıraktı. Sonra duvar yapıştırdı. Elimi göğsüne koyup durdurdum.

''B-bekle bir dakika...'' Kaşlarını çatıp suratıma baktı.

''Ne oluyor?'' Elimi ona uzatıp tek kaşımı kaldırdım. Kısa bir an düşünüp göz devirdi. Cebinden telefonu çıkarıp elime verdi.

Onunla oynaşmadan önce telefonla konuşuyordum. Çünkü beni kandırma olasılığı vardı. Hem nedense o beni öptükten sonra bir süre kendime gelemiyordum. Mide bulantısından diye düşündüm...

Ekran kaydırıp arama kısmına girdim. Numarayı girip telefonu kulağıma koydum.

''Melih anneciğim...'' Annemin sesiyle derin bir nefes verdim.

''Annem nasılsın?''

''İyiyim oğlum sen nasılsın?''

''Burada ne kadar iyi olursam işte.''

''Aman oğlum iyi bak kendine. Bir de seni düşünmeyeyim zaten günlerim eziyet gibi geçiyor.'' Sesi beni kahrediyordu. Yine bir şey mi demişlerdi o itler...

''Ne oldu anne?''

''Yakında mahkeme var oğlum biliyorsun...'' Arda'nın söyledikleri aklıma geliyordu. Devam etmesi için: '' Ee...'' dedim.

''İşte oğlum ifademi değiştirmemi söylüyorlar.'' Al işte, tahmin etmiştim.

''Yapmayacaksın değil mi anne? Beni burada bırakmayacaksın?'' Kısa bir sessizlik oldu.

''Hayır oğlum asla. O şerefsiz yüzünden hapiste yatmana gönlüm el verir mi hiç. Ölürüm ben yaşayamam Melih''

''Öyle deme anne. Ama korkma tamam mı? Ben bizimkilere söyleyeceğim. Yardım etsinler sana.'' Sıkıntıyla nefes verdi.

''Konuşturmuyorlar ki kimseyle.'' İçerden bir hışırtı gelince panik bir sesle ''Oğlum kapatmam lazım birileri geldi.'' diye fısıldadı.

''Tamam annem arayacağım sonra. Kendine iyi bak üzme kendini. Ben iyiyim tamam mı? Bana burda çok iyi bakıyorlar '' dedim. Uğur bana bir bakış atıp güldü. Çok güzel yiyorlar beni anne demem lazımdı sanırım.

''Tamam oğlum sen de dikkat et. Allah'a emanet ol.'' deyip kapattı. Telefona bir süre bakıp Uğur'a uzattım.

''Hayırdır? Bir problem mi var?'' Ona sinirle baktım.

''Ne fark eder? Sen alacağını alıp beni gönderiyorsun zaten. Ailesel problemlerim umurunda mı ki?'' Dişlerini sıkıp yakamdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Acıyla inlemem ile gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Ruh hastası.

Kulağıma eğilip: ''Bana bak velet. Sabrımı zorluyorsun. Sana yardım ediyorum, elimden geleni yapıyorum ama sen inatla bana kafa tutuyorsun.'' Suratıma bakıp piç sırıtışıyla yüzümü avuçladı. Çenemi sıkıp dudaklarıma yaklaştı. Dudakları dudaklarıma değerken nefesini hissediyordum. Ferah nefesi ve erkeksi kokusu...

''O güzel yüzüne yazık demem mahvederim seni. O dilini kestirtme bana!'' dedi. Korkunç görünüyordu. Yutkunup suratına baktım. Onun yanında savunmasız bir çocuğa dönüşüyordum.

''Anladın mı beni?'' dedi. Kafamı salladım sadece. Yine aynı sırıtışla elini çekip belime getirdi. Usulca okşayıp kulağıma yöneldi. Kulak mememi yalayıp: ''O zaman yemeğin üzerine bir tatlı iyi gider değil mi?'' deyip boynuma bir öpücük bıraktı. Dudaklarımı parmaklarıyla okşayıp gözlerime baktı. ''Öyleyse tatlının tadına bakma zamanı geldi'' Sırıtarak söylediği şeye kaşlarımı çatıp:

''Şeker komasına girersin inşallah'' dedim. Gür sesiyle bir kahkaha atıp dudaklarıma yapıştı.

Aynı anda belimi okşayıp kendine bastırıyordu. Ellerimi nereye koyacağımı düşünürken tutup omuzlarına koydu. Tekrar belimi tuttuğunda yerden havalandığımı hissettim.

Yana tarafta ki eski masaya oturtup bacaklarımın arasına girdi. Kalçamı kendine çekip bastırdı. Refleksle bacaklarımı beline dolayınca daha da yapıştı. Derin bir inleme bırakırken öpmeye devam ediyordu.

Dudaklarını çekip yüzüme baktı kararmış gözleriyle. Islak dudaklarıma öpücük kondurup boynuma yöneldi. Gömleğimi açıp boynuma ısırıklar kondurdu. Acıyla inleyip saçlarını çekiştirdim. Bu daha çok hırlamasına neden oldu. Ne yapsam azıyordu amınakoyim.

''T-tamam y-yeter dur lütfen...'' Hareketlerini durdurup yüzüme baktı. Hızla inip kalkan göğsüm onun göğsüne değiyordu.

''Ne oldu?''

''Yeter artık. Ayak üstü götürüyorsun beni!'' deyip bağırdım. Kısa bir an afallamasından faydalanıp yere atladım.

''Gidiyorum ben.'' Kolumdan tutup durdurdu. Elini yüzüme getirip yanağımı okşadı oradan aşağıya inip boynuma geldi. Nefesim tekrar hızlanırken bunun bilincinde olarak sırıttı. Gömleğimin yakasından tutup düzeltti. Açtığı iki düğmeyi kapattı. Sonra bir bakış atıp emin olamadığı için diğer düğmeyi de kapattı.

''Böyle daha iyi. O güzel tenini benden başkası görmesin'' dedi. Göz devirip kapıyı açtım. Az ilerde ki Kadir bana bir bakış atıp kafasıyla işaret verdi. Arkama son kez bakmadan ilerledim.

Koğuşun önüne geldiğimizde etrafına bakıp kolumu tuttu. Saçıma elini atıp düzeltti. Sonra sinirle bana yaklaşıp:

''Söyle o piçe bir daha seni böyle göndermesin'' deyip kapıyı açıp içeriye itti. Kimseye bakmadan tuvalete koştum. Aynaya baktığımda kızarmış ve şişmiş dudaklarım, dağılmış saçlarımla savaştan çıkmış gibiydim.

''İt oğlu it!'' deyip yüzümü yıkadım. Boynuma yöneleceğim zaman korkarak düğmeleri açıp boynuma baktım. Kızarmıştı. Ve hafif nemliydi.

''Orospu çocuğu.'' deyip boynumu yıkadım.

İşimi bitirip koğuşa girdim. Herkes kendi halindeydi. Yatağıma oturup biraz soluklanmaya çalıştım. Gözlerimi kapattığımda beni öptüğü sahneler geliyordu. Sinirle yerimde doğrulup kafamı iki yana salladım.

Böyle olmayacaktı. En iyisi oyalanacak başka bir şey bulmalıyım diyerek defterimi ve kalemi alıp çizmeye başladım. Çizmeye başladığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Kafam dağılmaya başlamıştı bile.

MAHKUM | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin