2-And If I am?

14.2K 735 1.8K
                                        

Tam karşımda duran heybetli bedene bakarken kaşlarım istemsizce havaya kalktı.

Kollarını göğsünde birleştirmiş, bedenini kapı pervazına yaslarken ciddi bir ifadeyle bakışları benle hemen dibimdeki bedenin üzerinde geziniyor, düz ifadesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Bakışlarım hızlı bir şekilde bedeninde turlarken ister istemez incelemeye başlamıştım.

Altındaki siyah, birden fazla yırtığı barındıran dar pantolonu, bacaklarındaki kaslarını ortaya koymak istercesine baldırlarını sıkıca sarmış, belindeki ince kemerinden sarkan gümüş zincirler gelişigüzel bir şekilde aşağı dökülüyordu. İnce, v yaka olan beyaz tişörtünün üstüne giydiği siyah deri ceketi bedenine tam oturmuştu. Siyah saçlarının ucundaki mavi geçişler florasan lambalarının altında parlarken, önüne düşen tutamlarından yüzünü pek seçememiştim.

"Jeon Jungkook?"

Jimin'in soran sesini duyduğumda bakışlarımı kapı pervazında dikilen bedenden ayırıp geri çekilerek umursamaz bir tutumla dizlerime kadar sıyrılan pantolonumu yukarı çektim.

"Ve eğer öyleysem?"

Zemini döven tabanlı botlarının çıkarttığı adım seslerini dinlerken, Jimin kıvrak bir hamleyle arkasındaki sıranın üzerine çıkıp bacaklarını sallandırmaya başlamıştı.

"Uzun zamandır buralarda yoktun, neden geldin? Ah dur, tahmin edeyim. Paran bitti ve tekrar satışa başladın?"

"Okulda durmadan peşimde kuyruk gibi dolaşan sen, şimdi neden burada olduğumu mu sorguluyorsun? Beni görebildikleri için gözlerine teşekkür et bence."

Eğilip yerdeki ceketimi alarak doğrulduğumda, bakışlarımız kısaca onunla kesişti. İkimiz de birbirimize olabilecek en ruhsuz bakışlarımızı atıyorduk. Gözleri benden ayrılıp alt tarafıma kaydığında dudakları arsızca kıvrıldı. Tam doruk noktasına ulaşacakken ortama ansızın girdiği için, bana geriye kalan tek şey sızlayan penisim olmuştu. Ve bu, karşımda duran heriften nefret etmem için oldukça yeterli bir sebepti.

"Haftalardır okula uğramayan sen, gelecek bugünü mü buldun cidden? Ne kadar da manidar... ayrıca neden teşekkür edecekmişim, ortamdaki libido seviyesini sikip attığın için mi?"

Jimin'in hayıflanarak konuşması üzerine Jungkook gözlerini devirip öğretmenler masasına doğru yürüdü.

"Demek artık favorin ben değilim ha? Kalbim kırıldı."

Sandalyeye yayılarak oturduğunda uzun bacaklarını masaya uzatıp ayak ayağa atmış, bir elini çıkarttığı cebinden kulağına doğru götürerek küpesiyle oynarken, sıkılgan ifadesiyle birlikte Jimin'e bakmıştı.

"E naz da bir yere kadar. Gençliğimin baharında senin sarkık sikini mi bekleyecektim?"

Oturduğu yerden kahkaha attığında gözlerim kısıldı. Karnımdaki bu his de nesiydi? Gülen suratına yumruk atmayı istediğim için zorlanıyor olmalıydım, öyle olmalıydı.

"Beni bu laflarla kışkırtamayacağını öğrenmiş olman gerekiyordu Jimin-shi. Küçük jeon'u sana göstermeyeceğim."

Jimin dudaklarını büzdüğünde kafasını sola doğru düşürdü.

"Ne kıymetli malın varmış anasını satayım, ne var yani göstersen? Dedikleri kadar var mı merak ediyorum."

Jungkook serseri bir tutumla sırıtıp oturduğu sandalyede daha da yayılırken kollarını ensesine atıp iki elini kafasının arkasında birleştirmişti.

"Sana özellikle göstermiyorum."

"Neden?"

"Piçlik."

Meyus || VminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin