7-You Don't Need To Explain

9.6K 613 757
                                    

Birkaç saat öncesinde yaşanan hararetli anlardan sonra ben lavoboya gidip yarım kalan işimi halletmiş, geri döndüğümde ise yataktaki yarı çıplak bedenleri zorla birbirinden ayırıp giyinmelerini söylemiştim. İkisi de kendilerini âna kaptırdıkları için bir süre ne yaptıklarının farkına varamayarak sessiz kalmışlardı. Evden çıkana kadar da bu sessizliklerini korudular.

Yatak odasında yaşanan şeyler aklıma geldikçe kasıklarım sızlıyordu. Bu zamana kadar deneyimlediğim en harika şeydi hiç şüphesiz. Fakat yapmak zorunda olduğumuz bir takım işler -hırsızlık gibi- olduğu için, işimiz kısa sürmüştü ve ben tuvaletin içinde sızlayan penisimi rahatlatmaya çalışırken, yeteri kadar tatmin olamamıştım. Bu duruma hâlâ sinirli olduğum için bulunduğumuz sokakta hem yapacağımız şey yüzünden, hem de birkaç saat önceki durumum yüzünden kendimi gergin hissediyordum.

Üçümüz de siyahlar içindeydik. Saat gece yarısına gelmek üzereydi ve mağazaların hepsi kapalıydı. Yaşadığımız bu yer tekin ve güvenli olmadığından, işimiz oldukça kolaydı. Dükkanların bulunduğu sokakta fazla kamera bulunmuyordu, güvenlik yok denecek kadar azdı. Burada her zaman hırsızlık olayları yaşanırdı ve her seferinde göz ardı edilirdi. Tanrı gibi polisler de uğramıyordu artık buraya. Alışılan bir durum hâline geldiği için kimse sikine takmıyor, polisler olay yerine geldiklerinde ise üzerinde durmadan, soruşturma yapmış olmak için yapıyorlardı. 'Adalet' kavramı yaşadığımız bölgenin sınırları dışındaydı. Biz ise bu durumu lehimize çevirecektik. Mağdur olanlar dışında kimsenin umrunda değildi. Onlar da bir süre sonra uğraşmayı bırakmış, yaptıkları tek şey, gece yatmadan önce soyulmamak için dua etmeye başlamak olmuştu.

Ara sokaklardan birinde duvar dibine sinmiştik. Ben etrafı kolaçan ederken, diğer ikisi arkamda benim hamlelerimi bekliyorlardı. Sokakta kimsenin olmadığına karar verdiğimde harekete geçmek için hazırlandım. Polarımın şapkasını kafama geçirdiğimde, çenemin altındaki maskeyi kaldırıp yüzümün bir kısmını kapattım.

"Çok heyecanlıyım. Ne zaman başlıyoruz?"

Jimin, yumruk yaptığı eline sıcak nefesini üfleyip ısınmaya çalışırken olduğu yerde sağa sola sallanıyordu. Jungkook ise donuk bakışlarıyla elindeki sigarasını tüttürmekle meşguldü.

"Şapka ve maskelerinizi takın, şu işi bir an önce halledelim."

Dediğimin üzerine ikisi de maskelerini taktı. Jimin, deri ceketinin fermuarını boğazına kadar çekerek cebinden çıkarttığı beresini kafasına geçirdi. Jungkook da dudakları arasındaki sigarayı atıp ayak ucuyla ezdiğinde, eldivenlerini çıkartıp eline taktı ve sweatinin şapkasını kafasına geçirdi.

"Evden çıkmadan önce konuştuklarımızı son bir kez tekrarlıyorum. Sokakta fazla kamera yok, ama siz yine de kafanızı yerden kaldırmayın. Gerçi yakalansak bile bir sikim olmaz. Ama biz ne olur ne olmaz diye tedbiri elden bırakmayacağız."

Bakışlarım Jimin'e döndü.

"Jimin, sen kıyafetlerden sorumlu olacaksın. Alabildiğin kadar kıyafeti serice torbalara doldur. Fazla ağırlık yapma ama, taşıyabileceğimiz kadarını alacağız. Eğer olur da aksi bir durum yaşanırsa, böylelikle daha rahat bir şekilde kaçabiliriz."

Kafasıyla onayladıktan sonra beklemeden Jungkook'a dönüp konuşmaya devam ettim.

"Sen de Jimin'e yardım edeceksin. Kıyafet dışında bir şeyler bulabilirseniz onları da alın. Seçim size ait. Gereksiz ağırlık yapmayın yeter."

"Sen ne yapacaksın?"

Jungkook'un sorusu üzerine kuruyan dudaklarımı ıslatıp kısaca etrafa baktım.

Meyus || VminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin