Hikâyeyi beğenip beğenmediğinizden emin değilim, gerçi daha başlarındayız ama yine de...
Eğer sevdiyseniz oy veya yorum atın lütfen, böylece kurguya devam edip etmeme konusunda bir fikir sahibi olmuş olurum. Yoksa da bunu arka plana atıp diğer ficime devam edeceğim. Hayali birilerine yazar gibi kurgu yazmak fazla can sıkıcı çünkü.
____
Yüzlerimiz arasında milimlik bir mesafe varken ona küfretmekle alık alık bakmak arasında gidip geliyordum. O sikik az önce beni öpmüştü değil mi? Peki içimde harlanan bu his de neydi böyle? Soluklarım... soluklarım neden kesilmişti peki?
Ne yapacağımı bilemediğim ve içimde büyüyen bu hislere bir anlam yükleyemediğim için öfkeme sığınmayı tercih ettim. Kaşlarım çatılırken sertçe gözlerine bakmaya başladım bu sefer.
"Benimle oyun mu oynuyorsun?"
Düz bakışlarından hiçbir taviz vermeden aramızdaki mesafeyi açmak adına herhangi bir harekette bulunmadı. Yakınlığı canımı sıkıyordu ve dudaklarımın üzerine bıraktığı tadı içimde bir yerlerin rahatsızca kıpırdanmasına sebep olmuştu. Öpüşünden hoşlanmamam gerekirdi, öyleyse sızlayan dudaklarım neden dudaklarının dokunuşunu tekrar hissetmek istiyordu?
Bu isteğimin farkındaymış gibi eğilip bir öpücük daha kondurdu dudaklarıma, engel olamadım.
"Bilmem, öyle mi yapıyorum?"
Dudaklarımın üzerine doğru fısıldadığında duvara dayadığı bileklerimdeki tutuşundan kurtulabilmek adına hareketlendim, fakat bu işe yaramamış, aksine bileklerimi daha sert bir şekilde duvara yaslamasına sebep olmuştu. Birbirimize gittikçe yoğunlaşan irislerimizle bakmaya devam ederken, telefonumun melodi sesi doldurmuştu etrafı.
Ellerimi bırakması için bir kaşımı havaya kaldırıp sertçe ona baktığımda durup gözlerimi izlemiş, sonra birkaç adım geriye giderek eline attığı cebinden sigara paketini çıkartmıştı. Çalmaya devam eden telefonumu alıp arayan kişiye bakmaya gerek duymadan kulağıma götürdüm.
Jimin, hattın öbür ucunda bana en içten küfürlerini savurup hangi cehennemde olduğumu sorduğunda bakışlarımı kaldırıp Jungkook'a baktım. Bir elinde ucu tüten sigarasıyla duvarın kenarından sokağı inceliyor, bunu yaparken de oldukça temkinli davranıyordu.
Konuşmayı fazla uzatmadan bir işimin çıktığını ve birkaç dakika içinde geri döneceğimi söyleyerek telefonu kapattım.
"Neden peşimizden atlı kovalıyormuş gibi davranıp bizi buraya sürükledin?"
Dudaklarımı araladığımda az önce yaşanan yakınlaşmamızı tamamiyle görmezden geliyordum. Ondan hesap da sorabilirdim bunun için ama vereceği cevabın sinirlerimi bozmaktan öteye gitmeyeceğini de biliyordum. Bu nedenle kolay yolu seçip her zaman yaptığım gibi umursamamayı tercih ettim.
"Karışık işler, bir ara anlatırım. Eğer canım isterse."
"Hayır şimdi anlatacaksın."
Sırtımı arkamdaki duvara yaslayıp kollarımı göğsümde kavuşturarak önümdeki bedenine baktım şüpheli bir şekilde. Bir şeyler karıştırdığı belliydi. Az önce birinden, ya da birilerinden kaçtığını anlayamayacak kadar aptal değildim. Üstelik bu sabah sınıfta gördüğüm torbaların içinde çocuk şekeri olmadığı da bariz belliydi. Eğer başımın herhangi bir belaya girmesine sebep olursa kesinlikle suratını yumruklayacaktım.
"Kimden kaçıyordun?"
Bitirdiği sigarasının izmaritini yere atıp botunun ucuyla ezdiğinde kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus || Vminkook
Fanfiction"Seni öpüyorum ama onu da öpüyorum. Sana dokunuyorum ama ona da dokunuyorum. Ve sikeyim, bu çok iyi hissettiriyor." 251120