Burunlu Voldemort♥
Ah Voldemort, burunsuz ama hoşuma giden kekim...
*
Bulut'un attığı konuma gelene kadar canım çıkmıştı. Zengin mahallelerini tanımadığımdan olsa gerekti...
Tabii canım öyle.
Kocccaaaaman bir apartmanın önündeydim. Rezidans mıydı değil miydi tam anlayamamıştım. Buğra'nın oturduğu rezidanstan daha büyük bir yer olduğuna emindim.
Kapıya yaklaşınca güvenlik görevlileri bana baktı. "Buyurun." dediler üzerimi süzerek. Fakir mi geldim acaba gözlerine?
"Bulut'a gelmiştim." dememle birbirlerine bakıp güldüler.
"Hanım kız gün boyunca 50 kişi geliyor Bulut Bey'e geldiğini söyleyerek. Yemiyoruz bu numaraları." dediklerinde kaşlarım çatılmıştı.
Beni sevgilimin evine sokmayacakları.
Beni beni Pembişlembik'i.
"Bulut'u arayıp sorun o zaman." Dediğimde tekrar güldüler.
E ben yavaş yavaş sinirleneyim o zaman.
"Gerizekalı mısınız neye gülüyorsunuz siz?" dememle ikisinin de gülüşü gitmiş kaşları çatılmuştı.
"Düzgün konuş bak kız mız demem." diyerek bana doğru yaklaşmasıyla kafamı diktim. Korkacak değildim.
"O zaman siz de işinizi doğru düzgün yapın ya beni içeri alın ya da Bulut'u arayın." Beni kâle almadılar. Hatta camı örttüler. Kapının önünde kaldım.
Cebimden telefonumu hırsla çekip aldım ve Bulut'u aradım. Adamlar bana bakuyordu, ben de adamlara.
"Helin." diyen sesini duymamla düşmemi sonraya bıraktım. Şu an sinirliydim.
"Bulut bu kapıdaki gerizekalılar beni eve almıyorlar." diye hırsla konuştum. Beni nasıl içeri almazlardı?
"Söylemedin mi bana geldiğini? Beni ararlardı." Güldüm. Sinirlenmiştim. "Dedim ama her gün 50 kişi geliyormuş böyle. Yemezlermiş."
Bulut'un nefes sesini işittim. "Tamam güzel kız sinirine hakim ol şimdi." dediğinde gülüverdim. "Güzel kız mı?" Diyerek düştüğümü belli ettim.
Bulut güldü. "Güzel kıza hemen kavuşmam için telefonu güvenliğe verir misin?"
Kafamı salladım ve telefonu kulağımdan çektim. Aa Bulut'a cevap vermemiştim. "Tamam veriyorum." deyip telefonu hoparlöre aldım. Sonra cama vurup açmalarını işaret ettim. Ve açtılar.
"Bulut sizinle konuşacak." deyip telefonu uzattım. Duyabilmek için hoparlöre almıştım. "Kızım yürü git uşraştırma bizi." diyen daha genç olandı. Ağzımı açmıştım ki Bulut konuştu.
"O söz kimin ağzından çıktı?" İki adamın da gözleri kocaman açıldı. Hemen telefonu aldılar. Iyy umarım telefonuma korona bulaşmamıştır.
"Bulut Bey, hanımefendi misafiriniz miydi? Çok özür dileriz." diyerek kendilerini açıklamaya başladılar.
"Sert bir tavırla konuştuğunuz için hanımefendiden özür dileyin ve evime gönderin." demesiyle adamlar kafalarını salladı. "Tabii efendim."
Telefonumu geri aldım. "Açıyor musunuz artık?" Ve kapı açıldı. "Hanımefendi çok özür dileriz." dedi genç olan.
"Az önce kızım dediğin kişiye şimdi hanımefendi diyorsun. Kibarlığın her kadına olsun, parası olanlara değil." diye ters ters konuşup kapıdan geçtim.
Bulut'un evine gidecektim de evi neresiydi? Telefonundan geri Bukut'u aradım.
"Bulutlu kekim ben senin evini nasıl bulacağım?" diye konuştum hemen. Bulut katını ve kapı numarasını söyleyince evine doğru ilerlemeye başladım.
Acaba nasıl bir gün geçirecektim?
Asansöre binince aynaya bakıp sırıtarak saçlarımı düzelttim.
2 ay içerisinde ünlü biriyle tanışmış, hoşlanmış ve sevgili olmuştum.
Harbiden de çatlaktım ben.
*
Günaydın Helin. Ben ne ara sevgili olduğunu anlamıyorum...
Bulutlu keklerim, bu arda ben kitabı 50'de final yapayım diyordum siz neler dediniz öyle....
Sınır:
115 Vote
200 Yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlu Kekim | texting
Short StoryHelin: Keşke yüzük takınca kurdelemizi Bülent Ersoy kesse Bulutlu Cangam: Aslında çağırsam gelebilir biliyor musun Helin: ŞAKA YAPIYORSUN Helin: BULUT NE OLUR ÇAĞIR Helin: ALLAH AŞKINA ÇAĞIR Helin: BULUT NOOOLUUUUR Bulutlu Cangam: Bakayım da konuşur...