Bulut'u görmek bana çok iyi gelmişti. Biraz olsun mutlu olmuştum. Az önce evden gitmişlerdi. Neyse ki annem arkadaşlarımın gelmesine bir şey dememişti. Bulut'u da fark etmemişti. Onlar gittikten sonra yine yatağa uzanmıştım ve öylece tavanı izlemeye başlamıştım. Babamın sinirinin ne zaman geçeceğini bilmiyordum.
Biraz sonra zil çaldığında babamın geldiğini anladım. Yerimden kalktım. Babamla konuşmak istiyordum. Normalde anneler babalarla konuşurdu ama annemin umurunda değildim. Mecbur babamla ben konuşacaktım.
Odamın kapısından çıktım. Kapıya doğru baktım. Biraz sonra babamı gördüm. Babam beni görünce yüzü asılmıştı. Daha ne kadar asabilirse tabii.
"Baba biraz konuşalım mı?" diye sordum. Annem bize karışmayarak babamın yanından uzaklaştı. "Ne konuşacakmışız? Telefonunu falan vermem." diye sertçe konuştu. Gözlerine üzgün bir şekilde baktım.
"Baba bir kez olsun beni dinle." diye ısrar ettim. Babam kararsız görünüyordu. "Bir kez kızını dinle." dedim bu kez. İkna olur muydu bilmiyordum. Babam yanımdan geçip gittiğinde omuzlarımı düşürerek geri odama girdim.
Kapımı kapatarak yatağıma doğru gittim. Yatağıma oturup ayaklarıma baktım. Ayaklarımda Bulut'un aldığı panduflar vardı. Panduflara bakarken güldüm. Keşke Bulut'u odama saklama şansım olsaydı da onu yanımda tutabilseydim.
Kendi kendime düşüncelere dalmışken kapım yavaşça açıldı. Düne oranla yavaştı yani. Ama yine kapıma vurulmamıştı. Babamı görünce heyecanla ayağa kalktım. "Ne konuşacaksan konuş." deyip odamdaki sandalyeye oturdu. Yanına yaklaştım. Yere oturup kafamı babama doğru kaldırdım.
"Baba niye izin vermiyorsun?" dedim anında. Lafı uzatmayı falan düşünmüyordum. Babamın kaşları çatıldı. "Hem ben kötü bir şey yapmıyorum baba. Sadece seviyorum." dediğimde babam derin bir nefes aldı.
"Sen masum düşünsen de karşındaki senin gibi düşünmez Helin." demesiyle kafamı iki yana salladım. "Baba Bulut öyle birisi değil."
"Helin adam ünlü!" diye sinirle bağırdı. Gözlerim hemen dolmuştu bile. "Ama beni seviyor." diye itiraz ettim. Ünlü olsa da beni seviyordu. Ünü umurumda değildi. Benim gözümde normal bir insandı.
"Helin bu çocuğun peşinde ne kadar çok kız vardır. İki gün sonra senden sıkılıp seni bırakırsa ne yapacaksın?" Bu kez sesi daha sakindi. Dolu gözlerimle babama baktım. Bulut'u tanımıyordu. Eğer tanısaydı asla bu lafları etmezdi.
"Baba bir neredeyse 5 aydır tanışıyoruz. Bulut benden sıkılmaz, bana aşık." dedim bu kez. Sesim sinirli çıkmıştı. Bulut asla benden vazgeçmezdi. Vazgeçmeyeceğine emindim. Bana olan sevgisini tamamen hissediyordum.
"5 ay mı?" diye şaşırarak suratıma baktı. Kafamı usulca salladım. "Sen 5 aydır arkamızdan iş mi çeviriyordun?" Kafamı iki yana salladım. "İş çevirmek değil baba bu." diye karşı çıktım. "Hem abime anlattım ben. Eğer bana saygı duyacağını bilseydim ilk sana anlatırdım. Zaten anneme anlatsam da anlatmasam da onun umurunda değil."
Ayağa kalktım. "Ben sana onu çok sevdiğimi ve yirmi yaşında olduğumu söylüyorum baba. Sen böyle yaparak bizi birbirimizden ayıramazsın."
Babam da benim gibi sinirle ayağa kalktı. "Ben de bu evde yaşarken bir adamla sevgililik hayatı yaşayamazsın. Yirmi yaşındayım yirmi yaşındayım deyip duracağına evlen o zaman. Çok seviyorsanız söyle sevgiline evlensin seninle."
"Baba delirdin mi sen ya? Gidip de babam evlenmemize izin veriyor ama sevgili olmamıza izni yok mu diyeyim? O ne öyle Allah aşkına!" Sinirlenmiş ve bağırmıştım. Babam kapıya doğru giderken bana döndü.
"Aynen öyle yapacaksın Helin. Yoksa unut o adamı. Asla vermem telefonunu."
*
İç sesim: İlayda tüm karakterlerini evlendirmek için bir bahane buluyorsun ha!
Bunları da evlendirelim bakalım...
Sınır:
135 Vote
240 Yorum
![](https://img.wattpad.com/cover/237377022-288-k909022.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlu Kekim | texting
Short StoryHelin: Keşke yüzük takınca kurdelemizi Bülent Ersoy kesse Bulutlu Cangam: Aslında çağırsam gelebilir biliyor musun Helin: ŞAKA YAPIYORSUN Helin: BULUT NE OLUR ÇAĞIR Helin: ALLAH AŞKINA ÇAĞIR Helin: BULUT NOOOLUUUUR Bulutlu Cangam: Bakayım da konuşur...