Zili çalıp heyecanla beklemeye başladım. Kapı zaten çok geçmeden açıldı.
"Hoş geldiniz hanımefendi." diye konuşan Bulut'a gülümsedim ve hiç beklemeden öne atılıp sarıldım.
"Hoş buldum zengin ve ünlü kekim." dediğimde gülerek bana sarıldı. Ayrıldıktan sonra içeri girip etrafı incelemeye başladım.
Oldukça büyük bir ev olduğu kesindi. Tabii bizimkinin yanında ev miydi başka bir şey miydi, bilemiyorum.
"Tek kişiye bu kadar büyük ev fazla değil mi?" diyerek Bulut'a döndüğümde dudağını kıvırmış suratıma bakıyordu.
"Neyse evi sonra konuşuruz." diyerek yanına gidip ellerini tuttum. "Niye moralin bozuk senin?"
Bulut ellerimize baktı. Ellerini tuttuğumu fark edince heyecanlandım. Bulut sağ elinin baş parmağıyla elimi okşadı.
"Özel bir nedeni yok Helin. Sadece iyi hissetmiyorum." demeysiyle dudaklarımı üzgün bir şekilde sarkıttım.
"Gel oturalım." Bulut bir elimi bırakmadan beni de yanında çekerek büyük bir odaya doğru yürüdü. İçeri girdiğimizde etrafı izlemeyi bırakıp Bulut'a odaklandım.
Büyük bir koltuğa yan yana oturduğumuzda ona baktım. Her ne kadar gülümsese de yüzü solgun görünüyordu.
"Bulutlu kekim emin misin öylesine moralin bozuk olduğuna?" dediğimde dişlerini göstererek güldü. "Eminim güzelim." demesiyle kaşlarımı kaldırdım. Ben emin olamıyordum.
"Kek sözü mü?" deyip serçe parmağımı uzattığımda şaşırmıştı. Kek sözünü valla şu an uydurmuştum.
"Uzatsana parmağını." diye kızdığımda elini kaldırıp parmağını uzattı. "Kek sözü mü veriyoruz?"
Kafamı sallayıp seçe parmağımla serçe parmağını kavradım. "Birbirimize asla yalan söylemeyeceğiz, tamam mı?" dediğimde kafasını salladı.
"Kek sözü." dedim. "Kek sözü."
Ellerimizi ayırdıktan sonra ellerimi bu kez yanaklarına çıkardım. "Oy benim bulutlu kekimin morali mi bozukmuş!"
Yanaklarını sıkmaya başladığımda elleriyle ellerimi tuttu. "Helin yanaklarımı parçalayacaksın." Gülerek bıraktım yanaklarını. "Aman be al senin olsun yanakların."
Bulut arkasına yaslanarak yanaklarını elleriyle ovuşturdu. "Tamam sık yanaklarımı da bu kadar da olmaz Helin." diye huysuz bir çocuk gibi söylendiğinde suratımı astım.
"Tamam." diye konuştum. Bulut'a arkamı dönüp içinde bulunduğumuz odayı gözlerimle inceledim. Olabildiğince sadeydi. Siyah ve beyaz ağırlıktaydı. Ama beyaz çok daha fazla hakimdi odaya.
"Karnın aç mı? Ya da bir şeyler içmek ister misin?" diye soran Bulut'a dönmedim. Az önce ona küsmüştüm. Bakalım ne zaman anlayacaktı?
"Değilim sağ ol."
Ayağa kalkıp odanın içinde gezinmeye başladım. Bulut ona küstüğümü ne zaman anlayacaktı acaba?
"Helin, otursana niye geziniyorsun evin içinde?"
"Sana ne Bulut." diye ters bir şekile konuştum.
"Bulut mu? Ben Bulutlu Kek değil miydim?"
*
Diğer bölüm Bulut ve grup konuşması vaaaar.
Bu ara sınavlarım erken diye geceleri çok az duruyordum ve bölümler kısaydı. Sınavlarım bittiğine göre artık textsiz bölümleri daha uzun yazacağıııım.❤
Sınır:
115 Vote
200 Yorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlu Kekim | texting
Short StoryHelin: Keşke yüzük takınca kurdelemizi Bülent Ersoy kesse Bulutlu Cangam: Aslında çağırsam gelebilir biliyor musun Helin: ŞAKA YAPIYORSUN Helin: BULUT NE OLUR ÇAĞIR Helin: ALLAH AŞKINA ÇAĞIR Helin: BULUT NOOOLUUUUR Bulutlu Cangam: Bakayım da konuşur...