Bitmiş bir vize haftasının sonundan yorgun bir "Merhaba" ile tekrar buradayım. Yeni bir video,yeni bir anı ve Mirelin hayatının kökten değişimi ile sizlerleyim.
İyi okumalar efenim :)))
-----
Geldiğinden beri iş yerini bana dar eden Yağız'dan kurtulmak imkânsız gibi bir şeydi. Neredeyse iki hafta geçmişti ve sonunda bugün izin günümdü.
Bu iki hafta boyunca o anormal Yağız gitmiş yerine ağırbaşlı işkolik biri gelmişti. Herkesi kendine hayran bırakmış, büyük patrona bile sevdirmişti kendini. Benim anlayamadığım ise git gide Yağız ve arkadaşlarının buraya daha çok çöreklenmesineydi.
Bir işler dönüyordu ama çözemiyordum. Bulundukları katta bir tek ben görevliydim ve sürekli bir şeyler konuşuyorlardı. Bizim büyük patronsa yani Tufan Bey buna mutlu oluyor, heyecanla Yağız'ın yeni fikirlerini dinliyordu.
Anladığım kadarıyla Yağız bu mağazanın projesini almıştı. Yani sahibi falan değil üst düzey bir yöneticiydi. Bir şekilde bu işi büyütmek için uğraşıyorlardı.
Evde kendi düşüncemi susturamadığımdan hızla ayağa kalkıp hazırlandım. Alaca'yı da unutmadan sırt çantama attım ve dışarı çıktım. Eve çok yakın olan iş yerinin çevresinden uzaklaşmak için otobüs durağına doğru ilerledim.
Durağa oturdum ve yolu izlemeye başladım. Bir sürü araba geçiyordu ardı ardına, hepsi ayrı telaşla hızlı hızlı ilerliyordu. Sesli bir kahkaha attım insanların bu aptal telaşına. Görüş açımı kapatan ince bir bedenle kafamı kaldırdım.
"Ne yaptın ona?" diyen Bade'nin sert sesiyle ayağa kalktım.
Elbette böyle bir tepki bekliyordum. Hayatımı kökünden koparıp bir mezarlığa dikerken elbette kargaşa çok olacaktı.
"Hiçbir şey." dedim ve duraktan uzaklaşmaya başladım. Peşimden geldiğini duyabiliyordum.
Bade uzun zamandır kayıtsız bir kızdı. Yusuf'la aralarında bir şey olduğunu biliyordum ama hiçbir zaman bunu ona belli etmemiştim. O da benim varlığımdan ne kadar rahatsız olursa olsun konuşmazdı. İkimizi de bu aptal durumdan çıkarmak için uğraşmazdı.
Şimdi geldiğine göre değişen bir şeyler vardı. Kolumdan tutup beni durdurmasıyla sertçe ona baktım.
"O elin bir kez daha bana dokunmak için kalkarsa... Bak dokunursa demiyorum kalkarsa, bir daha kaldıramayacağın şeyler yaparım." dedim ve yüzüne baktım. Zaten bu kıza yıllarca tepkisiz durmuştum. Fazlasına gerek yoktu.
Her zaman mimiksiz ve fazla makyajlı olan yüzü şimdi soluk ve oldukça nefret doluydu. Verdiğim tepkiye şaşırmaktan çok nefretle cevap veriyordu.
"Ne demek hiçbir şey ya? Onun için mi benim sevdiğim adam gitti, odasına kapandı çıkmıyor? Yemiyor! İçmiyor! Ayyaşın teki olsa da içmiyor artık!" diye haykırdı. " Ona öyle bir acı verdin ki içerse unutacağını söyleyip nefes almıyor. S-s-sen sen onun için bir hiçtin! S-s-seni sevmiyordu o! Neden şimdi gidişine dayanamıyor? Ne dedin ona!?" diyerek ağlamaya başladığında yüzümde hiçbir duygu barındırmadan ona baktım.
Beni sevmediğinden o kadar emindi ki ona başka bir şey dediğimi düşünüyordu. O kadar emindi ki, yanıma gelip bunların bana umut veremeyeceğini bilerek rahatça söyleyebiliyordu.
"Hiçbir şey demedim." dedim ve arkamı döndüm. İkimize bakan Yusuf gözlerini bende durdurdu ve bana baktı.
Bade yanımdan hızla geçerek, "Aşkım gel gidelim tamam. Haddini bildirdim ben onun. " diyerek Yusuf'un bakışlarını benden ayırmak istese de yapamadı. Yıllarca kendini olduğundan farklı göstermeye çalışmasına bile alışmıştım. O böyleydi, yapmış gibi göstermeye bayılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızgın ve Kırgın
ChickLitBen Mirel Ilıkan. Hikayem başlamadan biten bir romanken biri benim olduğum sayfaları koparıp kaçmış olmalı ki ilk kez nefes aldım. Doğarken ölümün, ölürken doğumun sancısıyım. O yüzden pekte nefes sayılmaz benim ki.. Beni Alacadan tanıyorsanız...