"Ben duvarlarından çok yoruldum, bir anda tüm benliğinle yanımdayken bir anda o devasa duvarların ardında oluyorsun ve beni unutuyorsun" anlamamış gözlerle bana bakıyordu, hala kendinden emin ve heybetli duruyordu.
"Beni unutuyorsun ve ben o duvarı yumrukluyorum aradan zaman geçiyor ve ben bitap düştüğümde sen beni yanına alıyorsun ve sonra tekrar tekrar tekrar ve tekrar aynı şeyleri yaşıyoruz sonra ben yumruklamayı kesiyorum sadece duvarın önün de bekliyorum tam umudum bittiğin de sen beni alıyorsun yanına ve tekrar tekrar ve tekrar yaşıyoruz bunu. Bir gün duvarın önünde beklemeyi kesip ayrılıyorum oradan uzaklaşıyorum tamamen ama sürekli kafamı kaldırıp göklere ulaşan o devasa duvarına bakıyorum. Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım o devasa duvarın hep göğü deliyor. Zaman geçiyor ve ben göğe bakmayı kesiyorum. İşte bu yüzden kızgınım sana, benden çok sevdiğim göğümü aldın ve beni karanlığa ittin. Kırgınım sana beni asla anlamadın." Sakince ve sessiz olan bu konuşmam aslın da içimde ki son feryad bende ki son sesti. Şimdi korkuyla bana bakıyordu harelerinde hızla dolaşan bir de telaş vardı.Umrumda olmadan arkamı döndüm.
Bu kadar vazgeçiş yeterliydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızgın ve Kırgın
ChickLitBen Mirel Ilıkan. Hikayem başlamadan biten bir romanken biri benim olduğum sayfaları koparıp kaçmış olmalı ki ilk kez nefes aldım. Doğarken ölümün, ölürken doğumun sancısıyım. O yüzden pekte nefes sayılmaz benim ki.. Beni Alacadan tanıyorsanız...