Doruğun kapısını çalmadan açılması üzerine kapıda bana heyecanla bakan Doruk,
" Sonunda gelebildin." Diyerek geçmem için yol açtı. Adımlarım önceden geldiğim bu küçük evin salonunu hemen buldu.
İki oda bir salon, bir evdi odaları çok küçük olsada idare eder bir rahatlıktaydı.
Yani en azından bana her türlü yeterdi. Salona girmemle Doruğun diğer arkadaşlarını görmem bir oldu.
Ters bir şekilde Doruk'a baktım ve tekli koltuğa oturdum. Kalabalık ortamları sevmediğimi kaç kere söylememe rağmen inatla beni habersizce bu ortama sokuyordu.
Yanımda ki tekli koltukta iri yapı sarışın bir çocuk oturuyordu. Hemen karşı da ki kanepede ise sarışın kadar olmasa da kaslı bir çocuk ve onun yanında sarışın iki kız oturuyordu.
Kızlardan renkli gözlü olan bana bakıp gülümsedi ve " Daha önce seninle karşılaştık ama tanışmaya fırsat bulamadık. Biraz soğuk görünüyorsun. Ben Gamze. " diyerek kendini tanıttı.
Normalde Doruk için sessizce dursam da bu sefer beni kandırdığı için ona inat kabalaşarak,
" Çünkü soğuğum." Dedim ve gözlerine baktım. Kız başta bozulsa da sonra gülerek konuşmaya devam etti.
" Rüya, bizim aramız da ki en soğukta o." Dedi diğer kızı göstererek ve eliyle yanında ki çocuğu gösterdi, " Bu Semih ve bu da..." diyerek sarışın olanı göstermişti ki çocuk kızın lafını kesti.
" Tunç ve sende Mirel olmalısın." Diyerek bana doğru döndü.
Onaylayarak kafamı salladım ve Doruğa bakarak, " Evet. Adım Mirel. Doruk söylemiştir zaten." Diyerek zaten benim hakkımda konuştuklarını belirttim.
İğneleyici üslubumdan rahatsız oldukları çok belli bir şekilde gerildiler.
Umrumda olmadan ayağa kalktım ve " Gittiklerinde haber verirsin." Dedim Doruğa hitaben ama şu sabahtan beri hiç konuşmayan Rüya ayağa kalkarak karşıma dikildi.
" Bunu bize de söylesene! " diyerek atar yaptığında güldüm ve " Zaten size diyorum." Dedim sakince.
" İğnelemekten başka bir şey yapmıyorsun sen!" Dedi kız daha sinirli bir şekilde. Bana bağırmasıyla daha çok sinirlensem de cevap verdim,
" Sizin burada olduğunuzu bilsem gelmeyeceğimi bildiği için beni kandıran arkadaşımın evindesiniz. Onun için sizi kovmak benim haddime değil. İğnelediğim tek kişi Doruğun bu tavrıydı. Size açıkça tavrımı belli ettim." Sesim sert ve kabaydı ama bu umrumda olmadan devam ettim,
" İstemediğim bu duruma katlanmamı kimse isteyemez benden! Şimdi sende benim sana böyle davranmama katlanmıyorsan çekil önümden." Dedim bilerek imayla.
Önümden çekildiğinde mutfağa geçtim ve kapıyı kapattım. Yıllar geçse de katlanamadığım tek şey katlanmak zorunda bırakıldıklarımdı. Bir tek bunda sinirimide, kendimide tutamıyordum.
Bir şekilde bana geçmişi hatırlatan hiç bir şeyi sevemiyordum.
Hayır kesinlikle onlara böyle davranmam gerekmiyordu. Çok kabaydım evet, ama beni buraya getiren Doruğa kendimce baş kaldırmıştım işte.
Mutfak kapısının tıklatılması ve açılmasıyla içeri giren sarışın iri yarı adam kapıyı geri kapattı. Neydi adı.. Tunç. Evet Tunçtu. Masanın diğer ucunda ki sandalyeye oturdu.
" Kusura bakma Mirel. Senin haberin olmadığını hiç birimiz bilmiyorduk. " diyen Tunç'a baktım.
İşte bu durumlar en çok kilitlenip kaldığım anlardı. Kimseden iyi niyet ve nezaket görememiş benim için dünyanın en zor anı kibar olmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızgın ve Kırgın
ChickLitBen Mirel Ilıkan. Hikayem başlamadan biten bir romanken biri benim olduğum sayfaları koparıp kaçmış olmalı ki ilk kez nefes aldım. Doğarken ölümün, ölürken doğumun sancısıyım. O yüzden pekte nefes sayılmaz benim ki.. Beni Alacadan tanıyorsanız...