Merhabalar, velinimetlerim.
Nasılsınız, nasıl gidiyor?
Ben iyiyim çok şükür, güzel de gidiyor gibi.İlk bölümümüz biliyorsunuzdur ki. Heycanlı mıyız? Sizi bilmem ama ben de heyecan var. 🌸🌺
O zaman fazla konuşmadan bölüme geçelim. Satır aralarına ruhlarınızı bıraktığınızı belli etmeyi unutmayın! Ve geliş tarihlerinizi de alalım.
🍁
Nefes alışverişi hızlıyken genç kız arkasına baktı. Bomboş yolda hiçbir insan silueti görememek onu rahatlatmak yerine korkuttu. Her daim gittiği yolu anımsadı. Neden o yoldan gitmeye devam etmemişti ki? Hayatında ufak tefek değişiklikler isterken buna başka bir yoldan gitmek dahil oluyor muydu ki? Sanırım istediği farklılıkların içine bu seçimi girmiyordu. Biraz ileriden gelen iki köpekle farketmeden irkildiğinde, etrafına tedirginlikle baktı. Akabinde adımları hızlandığında Sağ sağlim eve vardığında kendi köpeklerine ekmek vereceğine dair kendine söz veriyordu. Hatta tavuklarına yem bile verebilirdi.
Duyduğu kısık sesli çıtırtılarla genç kız korkuyla arkasına baktığında orada bir şey göremeyişi çevresine de göz atmasına neden oldu. Yine birilerini ya da herhangi bir şey göremedi. Usulca kendine kızarak daha sessiz fakat oldukça hızlı yürümeye başladı. Adımları neredeyse koşar vaziyetteydi ve sonunda korkuyla geçtiği evlerden sonra kendi evini gördü. Neredeyse rahat bir nefes alır gibi oldu. Evinden içeri girdiğinde bu nefesleri tamamen rahatladığını gösterecekti. Işıkları yanan iki katlı evinin bahçesinden içeri girdi. Geç kaldığı için kendisine kızmaması için üvey annesine ne bahaneler sunacağını düşüne düşüne vardığı evin kapısnı çaldı. Belki yirmi belki de yirmi beş saniye sonra kapı büyük bir hızla aralandı. İşte o zaman genç kız daha kapıyı açanı göremese de canını sıkacak azarın onu beklediğini anladı. Nitekim kapının açılışının saniyesinde yüzündeki mimiklerin sertleştiği ve aurasının öfkeli olduğunu an be an hissettiren kadını gördüğünde kendisinin yine(!) haklı olduğuna kızdı.
Genç kız üvey annesini görür görmez içinden, 'Keşke bazen haklı olmasaydım.' Diye geçirmekten alıkoyamadı.
Kim her zaman haklı olmanın kötü olduğunu düşünürdü ki? Hira, her daim haklı olmayı sevmiyordu. Kendini bildiğinden beri bu böyleydi ve muhtemelen böyle de sürecekti.
"Nerdesin sen? Karanlık çökmüş, saatten haberin yok mu?"
Hira, tedirginlikle üvey annesine baktıktan sonra, "Farkında değilim. Kafamı kaldırdığımda anca geç olduğunu anladım. Zaten hemen evden çıktım." Dediğinde üvey annesinin eve geçmesi için kapıyı tamemen aralamasını bekledi.
Çok beklemisine gerek kalmadan ıraz hanım istemeye istemeye yol açtı. Hira, sanki ardından biri kovalıyormuşcasına hızla eve girdi. Ayakkabılarını girdiği eşikte çıkarmaya başlarken üvey annesinin can yakan homurdanmalarını duydu. O an hira, ıraz hanımın diline düşmekten ne kadar kaçınsa da işin sonunda mutlaka yine bu durumla başbaşa kaldığına yandı.
Habire kimseye duyurmadan kendi kendine homurdanan insanlardan haz etmediğini bile bile montunu çıkardıktan sonra evin üst katına çıkan merdivenlere ilerledi. Hemen arkasından gelen ıraz hanımla babasının ve iki kardeşinin yer sofrasında yemek yediği oturma odasına geçti. O gelmeden başlanılan yemek faslına gücenmeden babasının hoşnutsuz bakışlarına gözlerini değdirmeden, "Afiyet olsun." Diyerek köşede yakılan sobanın yanına ilerledi. Üvey annesi onun aksine yarım bıraktığı yemeğini yemek için sofraya geçtiğinde ikizlerinden elif hiraya gülümseyerek karşılık verdi. Tatlı sesiyle, "Hayırdır abla, niye bu kadar geciktin?" Diye soran hep olduğu gibi yine elif oldu. Sesinde ve bakışlarında gerçekten neden geç kaldığını merak ettiğini görmek, genç kızı küçük bir mutlulukla sınadı. Hira, sıcacık yanan sobanın dibinde kendini ısıtmaya başlarken arada babasına kaçamak bakışlar atarak, "Zaman nasıl geçmiş anlamamışım. müjde söylemese hala daha gelmezdim. " demeyi uygun buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oluru Var mı?
Teen FictionHira arkasından müjdenin şaşkın serzenişini duydu. "Gördüğünü keşke bize de söylesen!" Bu sırada terminale doğru ilerleyen alper yiğit tanıdık sesi duyunca önce adımları durdu sonra şaşkınca arkasına baktı. İşte o an ona deli gibi koşan hirayı gördü...