WOTE ATMAYI INUTMA VE YORUMLARINI BEKLEDİĞİMİ HATIRLA! :)
Yanına gelip selam vermek için omzuna dokunan Emre, "Buraya zorla getirilmiş gibisin," dedi kaşlarının altından bakarak.
"Emir demiri kesiyor." dedi Cirrus her zamanki gibi net ve kısa bir çözümleriyle.
Emre içeriye gülümseyerek giren eşine baktı, masaya yemek taşıyorlardı evin diğer kadınları gibi. Eğildi, "Yani karım diye demiyorum ama bazen inatçılığı can bezdiriyor," dediğinde, Cirrus tek kaşını kaldırdı. Genç adamın önündeki çatala uzanıp ortadaki mezeden bir parça ağzına attı. Elindeki çatalı sallayarak, "Cidden seni gelmeye nasıl ikna etti?" diye sordu merakla.
O yerine geçerken, Cirrus kardeşine baktı. Gülümsüyordu mutlulukla. "Sadece gözlerime baktı," dediğinde, henüz yerine oturan Utku ve Emre birden Cemre'ye baktı. Genç kadın yerine oturmuştu şimdi, gülümseyerek eltisiyle sohbet ediyordu. Emre elindeki boş tabağı karısına uzatırken, Emre geldiğinden beri sessiz duran Ece'ye sataştı. Kendi tabağındaki fazla yemeği onun boş tabağına doldurdu, huysuzlanan kıza göz kırptı.
"Korkma süt kardeş, ısırmıyoruz," dedi dolma tabağını uzatarak, "Hani bir yerlerin kapıdan sığmaz diye korkuyorsun ama korkma, Cemre bizim hastaneye bir estetiysen aldı, on numara dokuz yıldız. Balon gibi geleni tığ gibi çıkarıyor hastaneden, adımız çıkacak yakında bilesin. diyerek zorladı.
Genç kız annesinin uzattığı tabağı alırken eline, dişlerini sıkıyordu çünkü densiz Emre yüzünden masadaki herkes ona bakıyor ve muhtemelen koca kıçına bulunduğu atıfla bıyık altından gülüyordu. Oysa kıçı büyük değildi ama her zaman Emre öyle olduğunu iddia ediyordu. Ya da burnunun uzun ve çengel gibi olduğunu söyleyerek öfkelenmesine neden oluyordu. Tabağına iki tane dolma alıp dişlerini sıkarken, tabağı geri uzattı teyzesine.
"Dilin diyorum, güneş görmemiş yerlerde çürümesin kuzen."
Utku ağız dolusu kahkaha atarken, herkes homurdanan Emre'ye Ece'nin laf soktuğunu tahmin edebiliyordu. Uzun zaman sonra hep birlikte aile yemeği yiyorlardı. Cemre'nin doğum günüydü bugün ve Emre tüm aileyi bir araya toplayarak, güzel bir akşam yemeği organize etmiş, karısına ufak çaplı sürpriz yaparak mutlu etmişti. Cemre mutluydu ancak buraya zorla sürüklenen Ece ve kardeşinin yalvaran gözlerine hayır diyemeyen Cirrus, pek mutlu görünmüyordu. Ailenin tamamı sohbet ediyor, şakalaşıyor, çocuklar bir araya toplanmış oynuyordu. Cirrus her zamanki gibi kendini yabancı hissetti bu topluluğa, sıkıntılı bir tutumla geriye yaslanıp camdan dışarı dalgınca bakmaya başladı.
Utku ve Emre Ece'ye sataşmaya devam edince onları çocuk gibi azarlayan Esme yerlerini değiştirmelerini emretti. Yanından kalkan kuzeniyle bir an gözleri genç adam takılan Ece somurttu, tek kaşını kaldırarak onu inceledi. Kesin şimdi yemek sonrasında gitmek için zaman kolluyordu. Her zamanki gibi kaçıyordu kalabalıktan ve ses kalabalığı yapan sorulardan, konuşmalardan uzak duruyordu.
Camdan gözlerini alan Cirrus başını çevirdiğinde, Ece babasının bir sözüne kızarak başını çevirmişti ve o anda göz göze geldiler. İkili kısa bir an bakıştı, ancak hangisinin daha karanlık, hangisinin daha karmaşık baktığı belirsizdi. Ece hızla çekti gözlerini başka yöne, Cirrus öfkeyle kaşlarını çatan kıza bakarken, ifadesiz yüzünden hisleri gölgelendi. Ne düşündüğü ya da aklından ne geçtiği hiç bir zaman belirgin olmazdı Duygularını çok nadir gösterirdi o da nedense hep kardeşine karşı olurdu.
"Kırıldığında keskinleşen cam gibidir ve babası onu zorlayarak güvendiği yerden kırdı." dedi karşısındaki ses. Rüzgar oğlunun yerine oturmuştu ama konuşan o değil büyük oğlu Utku'ydu. Cirrus bakışlarını hemen yanında oturan Utku'ya çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ
Bí ẩn / Giật gân"Buna cüret ettiğin an, gördüğün son yüz benimki olur." Beyaz önlüklü adam başını arkaya atarak güldü. "Sen küçük tatlı kafanı benim için yorma sürtük. Bu parmaklıkların ardından seni bir tek ben çıkarır, yine içine ben sokarım." Küçümseyen gözlerle...