SAAT: 4:48 VE BEN BÖLÜMÜ YENİ BİRDİM, KOCAM İSYAN ETMEDEN GİTMELİYİM EZAN OKUNACAK AZ KALDI!
Etrafta polis araçları vardı ve rengârenk ışıkların tepesinde döndüğü araçları bahçelerine çekilmişti. Üç beş polis de görevi gereği etrafa saçılmıştı. Bu kadar ortalığı birbirine kattığı için utandı. Tüm ailenin ayaklandığına artık emindi. Eve geldiğinde annesinin girişte endişe içinde bulunca, gelecek olan azarın bu sefer hakkını vereceğini biliyordu. Çekinerek bir çocuk ürkekliğinde annesine yaklaşırken, annesinin onu kollarına alıp ağlayan yüzünü boynuna gömmesiyle afalladı. Ne olmuştu ki bu kadar endişelenmişti? Tamam, sağ salim gelmişti işte, bir sorun yaşamamıştı.
Kollarında hıçkıran kadına sarılıp, "İyiyim, üzülme," diyebildi sadece, bir anneyi bu durumda teselli etmek ne kadar güçtü. Ancak annesinin ne susmaya ne de hıçkırıklarını durdurmaya niyeti var gibiydi. İşin tuhaf yanı ise bahçedeki korumaları sorguya çeken Cirrus'tu. O soğukkanlı manyak ne ara gelmişti eve? Tüm aile neden buradaydı. Eymen dayısı hararetli bir tutumla telefonla konuşuyor, birilerinden bilgi almaya çalışıyordu. Amcası Rüzgâr Utku ile kafa kafaya vermişti hemen ve babası kapının girişinde durmuş ona sert ve öfkeli bir tavırla bakıyordu. Eee erkekler buradaysa aileyi ayağa kaldıran kadınlar neredeydi? Onlarda şimdi içeriden elinde cımbızla çıkıp etlerini koparmazsa iyiydi. Peşindeki psikopattan bu ailenin kadınlarından korktuğu kadar korkmuyordu? Ecem kızını bırakınca yapmasını gerekeni bilen Ece babasının karşısına geçti. Ayaklarını sürüyerek ona gerçekleri açıklamanın ne kadar zor olabileceğini düşünürken, içeriden bir artist edasıyla çıkan Harun Komiser ile işlerin boyutu değişti.
"Ece Hanım," dedi genç komiser kızın yanına yaklaşırken. Her zamanki gibi üzerinde siyah kıyafetler vardı ve saçlarını köpek yalamış gibi jölelemiş ve geriye taramıştı. Bu adam kışın hasta olmuyor muydu?
"Bir sıkıntı mı var Harun Bey?" diye sordu Ece ona yaklaşarak. Adam dibine normalden daha samimi bir tutumla sokulunca irkildi, hemen araya mesafe koydu ama adam o mesafeyi yine aşarak dibine girdi. Ne oluyordu bu adama yaptığı hamleyi mi fark etmiyordu yoksa bu yakınlık onun için doğal mıydı? Peki ya babası için, ürkek gözleri babasına kaydı ve adamda tık yoktu, artık dünya batıyor yarın deseler şaşırmazdı.
"Odanızdaki kutudan haberiniz var mı?"
Algılamayan bakışlarını basasından çeken kız, "Ne kutusu?" diye sordu şaşkınca. Yüzünde polis sirenlerin renkleri oynaşıyor, mavi, kırmızı, sarı yeşil renkleri sırayla yer değiştiriyordu. O sırada evden elinde çantalarıyla bir ekip çıktı ve yeni bir ekip özel kıyafetleriyle eve girdi. Bunları biliyordu, delil işlerine bakan krıminal ekiplerdi. İyi de bu adamların evinde ne işi vardı? Neler olmuştu o burada yokken, altı üstü birkaç saatliğine ortadan kaybolmuş ve eve döndüğünde karşılaşacağı manzarayı hiç böyle düşünmemişti.
Ece şaşkın bir tutumla eve giren komiserin peşinden giderken, babası hemen arkasından geliyordu. Ona sıkıntıyla bakan adama, "Baba neler oluyor?" diye sordu.
Cem neden ona kızmıyordu, neden öfkesini herkesin içinde kusmuyor, azarlamıyor, cezalandırmıyordu? Evden izinsiz çıkmıştı hem de yanında biri olmadan, bunun bir bedeli olmalıydı.
Ne azarladı ne de tehditler savurdu sadece, "Birazdan anlarsın," dedi soğuk bir tonda.
Ece odasına girdiğinde hiçbir değişiklik göremedi, ta ki yatağının üzerinde gördüğü kutuya kadar. Onun orada ne işi vardı bilmiyordu ama içinden bir ses sahibi olmadığı bu kutunun başını belaya sokacağını fısıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ
Misterio / Suspenso"Buna cüret ettiğin an, gördüğün son yüz benimki olur." Beyaz önlüklü adam başını arkaya atarak güldü. "Sen küçük tatlı kafanı benim için yorma sürtük. Bu parmaklıkların ardından seni bir tek ben çıkarır, yine içine ben sokarım." Küçümseyen gözlerle...