"Kuzenime dikkat et," demişti Utku esrarengiz bir gülümsemeyle. "İstediği zaman, oldukça dikkat dağıtıcı olabilir. Hele ki istediği şey, özgürlüğü ise."
Cirrus düşünceli gözlerini kıstı. Şu andan sonra Utku'nun uyarısının nedenini anlamıştı. Bu kızı hafife alarak hata etmişti. Ama kimsenin endişelenmesine gerek yoktu. Cirrus toy bir delikanlı değildi, şehvet ya da kurnaz oyunlar onu asla bir görevden alıkoyacak şeyler değildi. Islak bir köpek gibi silkelenerek aklındaki düşüncelerden kurtulmak istedi. Yeteri kadar sorunu vardı, boş işlerin peşinde koşmak hiç ona göre değildi. Her şeyin normal olmasını beklerken, şımarık bir kızın korumalığını alırken, hayal ettiği son şey seri bir katilin hedefi olmaktı. Gayet basit olan işleri, bir saat kadar önce ölen iki koruma yüzünden karmaşık bir hale gelmişti. Şimdi ciddi bir strateji değişliği şarttı. Cesur planların her zaman yolunda gitmediğini en iyi kendisi biliyordu.
Bu kız, peşlerindeki seri katilden daha tehlikeli olabiliyordu istediğinde, takıntısı mı yoksa oyunu mu olduğunu çözemediği tutumunu bir kenara koyarsa, o sadece bir kadındı!
Kahretsin! Güzel bir kadındı!.
KADERİMDE SAKLI
"Eğer susarsam beni sevecekmişsin gibi geliyor ama sustukça sana susuyorum ben. Ömrüm kuruyor gibi."
Kız düşünceli bakışlarını kaçırarak denizin belirsiz sonsuzluğuna baktı. "En çok canım ne zaman acıyor biliyor musun? Seviyormuş gibi yaptığında."
"Sana sevilmediğini düşündüren ne?"
"Sensin." Ne kadar kolay dile getirmişti bunu, adam anlamayarak başını salladı. Yanağına dokunarak bakışlarını kendisine çekmeye çalıştı ama ilk deneme başarısız oldu. Yılmadan ikinci defa çenesini parmakları arasına sıkıştırıp narin bir çiçek gibi kendine kaldırdı.
"Ben miyim?" dedi üzgün sesi. "Oysa sen nereye bakıyorsan orada olmak için can atıyorum ben, farkında değilsin."
"Cem ne zaman pes edeceksin?"
"Etmeyeceğim. Öldüğümde bile hissedeceksin varlığımı."
"Neden?"
"İnsan mutlu olmak için değil, gözünden sakındığı kişi mutlu olsun diye çabaladığında hayat daha yaşanır oluyormuş, mutlu oluyormuş. Bu zevki yaşamaktan vazgeçer miyim?"
"Benimle mutlu olamayacaksın, buna izin vermeyeceğim."
"Seni öyle bir mutlu edeceğim ki, sana mutluluk nasıl bir şey diye sorsalar beni tarif edeceksin."
"Yeniden olamaz bazı şeyler, biz kalbimizle vedalaştık. Gömer gibi."
"İnsanoğlunun dayanamadığı, görmeye katlanamayacağı şeyler gördüm, daha fazlasını görmem derken, parmağını bile kıpırdatmadan özenle kurduğum duvarlarımı yıkan bir kadın gördüm. Seni gördüm cadı ve her şeye kör oldum."
Bunu Cem kulağına eğilerek ruhuna kadar fısıldamıştı. Kızın yüreğini can sıkıcı bir özlemden doğan tatlı bir iç çekiş kavradı... Ve kalp atışını kesen sözleri karşısında direnmeyi bıraktı, karşılıklı arzuları karşısında düşünceleri uçup gitti. Ona eskisi gibi aşkla, hasretle, özlemle baktı. Bu kadar aciz olmamalıydı. Kalbi hızlandı, adamın ellerinin kıpırdandığı yer daha önce hiç bu kadar ateşle ve böylesine hızla yanmış mıydı? Bu tam anlamıyla farklı tür bir ihtiyaçtı, bedeninden evvel kıvranan ruhuna dokunmasını istiyordu. Vücudu onun dokunuşuna doğru bükülünce Cem rahatlayarak inledi, kollarını beline dolayarak daha yakın olmak için neredeyse üstüne yüklendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ
Mystery / Thriller"Buna cüret ettiğin an, gördüğün son yüz benimki olur." Beyaz önlüklü adam başını arkaya atarak güldü. "Sen küçük tatlı kafanı benim için yorma sürtük. Bu parmaklıkların ardından seni bir tek ben çıkarır, yine içine ben sokarım." Küçümseyen gözlerle...