8- Pusula

2.2K 132 76
                                    

Bölüm Şarkısı: Son Dans- Saudade💘

Vote ve yorumu unutmayalım güzellerim🖤
-
Eren Gediz
Geçmiş
"Kızın elimde kahraman Eren Gediz, gel de kurtar küçük sevgilini!"

Elimde tuttuğum telefon kendimi kasnaktan kırılacak hale gelmişti.

"Onun kılına zarar gelirse belanı sikerim senin!"

Bağırmam üzerine bir gülüş duydum.

"Sadece küçük bir oyun oynayacağım onunla. Bakalım hafızası seni ne kadar benimsemiş? Ya da benimsemiş mi ki? Doğaaa!" Telefonu kendinden uzaklaştırıp ona seslendi.

"Doğa, bak kim var telefonda?"

Bağırmamak için dilimi ısırdım. Zihni, çok kırılgandı. Oynamasına izin veremezdim.

"Eren!" Çaresiz ses tonunu duymak bile canımı yakıyordu. Onun kötü duyguları hissetmesini istemiyordum hiçbir zaman.

"Doğa, buradayım bebeğim. Geleceğim tamam mı? O puştun dediği hiçbir şeye inanma!"

Direksiyonu sola kırarken adresi öğrenmenin az da olsa rahatlaması vardı üzerimde.

"Eren, dikkatli ol n'olur." Ardından fısıldadı "Eğer seni unutacak olursam seni çok seviyorum ve ne olursa olsun bu değişmeyecek," derken hafifçe gülümsedim.

"Erencik, bulacak mısın yoksa bizi?" Arın'ın Ses tonu bile ses tellerini kesme isteği uyandırıyordu.

"Amına bile koyacağım bekle sen." Telefonu suratına kapatıp adresin olduğu yere gelene kadar gözlerimin önüne o kestane rengi saçlarıyla oynayan Eftalya gelip duruyordu.

Hastane odasındaki konuşmaları, gücü, umudu, ruhu... O öylesine biri değildi. Hiçbir zaman da öylesine biri olmamıştı. Annemin ölümünün üzerine silikleşen umudumun üzerinden geçtiği kurşun kalemle beni tekrar çizmişti.

Onu ilk gördüğümde çok küçüktüm ama sanki anlamıştım annemin dediği kızın o olduğunu. Gözlerine baktıkça içim yanıyordu sanki, kaybolmak istiyordum o gözlerde. Onun bakışından görmek istiyordum bu sikik dünyayı.

Hırsla başımı salladım. Taş bir yola girdiğimi fark edip hızımı azalttım.

Karanlık gecede, yolu aydınlatan farlarım ve karanlık ağaçların gölgesinde gördüğüm evle beraber derin bir oh çekip yavaşladım.

Hırsla arabadan çıkıp koşar adımlarla eve doğru yürüdüm. Evin duvarları çakıl taşlarıyla kaplanmıştı. Verandasından geçerken botlarımın gıcırtısı rüzgarın uğultusuna karışıyordu.

Sinirden ellerim titriyordu, korkuyordum. Onu kaybetmekten korkuyordum, beni unutmasından korkuyordum.

Kapıyı yumruklayıp beklemeye başladım.

Eftalya'nın çığlığını duymamla beraber kanım donmuştu.

"DOĞA!" Bağırıp omzumu kapıya geçirdim panikle. "ARIN BU KAPIYI AÇIP BELANI SİKECEĞİM SENİN! DOĞA BURADAYIM GÜZELİM DAYAN!"

Korkum ve sinirim birleşip bana ilahi bir güç sunmuştu sanki o an hışımla kapıya yüklenmemle beraber kapı menteşelerinden sökülürken geriye doğru savrulmuş beni de içeriye uçurmuştu.

Doğa'yı sandalyeye bağlanmış ve üstünde sadece siyah sütyeni ve siyah pantolonuyla korkunun misafir olduğu gözleriyle görünce yıllarca bastırmaya çalıştığım öfkem kanımı kaynatmıştı. Arın, Doğa'nın vücuduna döktüğü içki şişesini korkuyla yere düşürürken yere saçılan cam parçaları benim sabrımdı o an.

KIRILMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin