"Hey,önüne baksana gerizekalı!"
"Asıl sen bak be!"
"Gerizekalı bana çarpan sensin!"
"Bu senin önüne bakmadığın anlamına gelmiyor!""Yürü Sena gidelim,bu salakla mı tartışacaksın cidden?!" Çağıl Bensu kolumdan tutup beni başka yere çekerken Başak ve Rukiye de yanımıza geldiler.
"O gerizekalı ile daha fazla muhatap olma Sena,başımıza bela almayalım." Başak bana nasihat vermeye çalışırken Coşkun yanımıza geldi. Coşkun yani Efe ama etrafta çok fazla Efe olduğu için biz ona Coşkun diyoruz.
"Evet Sena yine kimle kavga etti?"
"Savaş diye bi' gerizekalı var ya."
"Hee,anladım okey. Neyse ders başlayacak sınıfa gidelim artık." Rukiye ve Coşkun kendi sınıfına giderken Başak ve Çağıl ile birlikte bizim sınıfa gittik. En arka sırada Başak ile oturmuşken Çağıl önümüze oturdu.
"Kızlar fena bir olay oldu. Deniz biriyle kavga etmiş."dedi Başak.
"Kimle etmiş."dedi Çağıl birazcık umursamazca.
"Demir diye biriyle,yeni gelmiş. Çocuk gelir gelmez Deniz'i kardeşine yürüyünce Deniz de dayanamamış geçirmiş yumruğu."
"Deniz'in kardeşi bu okulda mıydı?"
"Hayır işte bu sene geldi. Demir ile tanışmışlar. Öyle olmuş işte."
Hoca gelince konuşmayı kesip derse geçtik. Son derse kadar dayanmıştım ama son ders daha fazla dayanamayıp başımı sıraya koydum ve uyumaya çalıştım. Başak birden bacağıma vurunca irkilerek kalktım.
"Ne oldu Başak,neden vurdun?" Biraz baiırdığım için tüm sınıf bize dönmüştü.
"Evet Sena Hanım,soruyu çözdünüz mü?"
"Daha değil hocam,bakayım bir."
Tahtadaki soru o kadar uzundu ki ben okuyana kadar zil çaldı.
"Gelecek derse ünite değerlendirme sorularını çözüyorsunuz. İyi hafta sonları."
Bu karmaşanın içinde hocanın sesini zar zor duydum ama pek de önemsemiyorum doğrusu. Sınıftan çıkıp Coşkun ve Rukiye'yi beklemeye başladık. Onları beklerken yeni gelen çocuk Demir önümüzden geçti. Çağıl'a baktı,bir süre bakışırlarken ben öksürürken önüne dönüp gitmeye devam etti.
"Hayırdır ne iş?"
"Bir iş yok Sena."
"Öyle olsun."
Sonunda Coşkun ve Rukiye de gelince dışarı çıktık.
"Yarım saat sonra bizim evde buluşuyoruz. Uyku tulumunu unutan soğuktan kıçı donarak ölse bile tulumumuzu paylaşmayız. Yiyecek bir şeyler de alın. Hadi görüşürüz." Coşkun klasik abi konuşmasını yaptıktan sonra evlerimize dağıldık.
Eve varıp çantamı hazırlarken babam yanıma geldi.
"Bu kamp işi benim hiç hoşuma gitmiyor kızım."
"Baba alt tarafa burdan 500 metre ilerde uyuyacağız. Hem her zamanki arkadaşlarım ne olacak. Biz kendimizi koruruz."
"Bir şey olursa sakın aramayı unutmayın. Dikkatli olun."
"Tamam baba."
Beni öpüp kendi odasına geri gitti. Annem aşağıdan babama söyleniyordu.
"Ne diye izin verdiysek,başına bir iş gelecek kesin."
"Anneee,ben kendimi korurum bilmiyor musun?!"
"Yahu bi hayvan çıkar,böcek ısırır,yılan gelir. Ormanda kamp da neymiş ya?!"
"Annecim ilk defa gitmiyoruz. Hadi ben çıktım."
"Başına bir şey gelirse gebertirim seni."
"Tamaaam. Hadi öptüm."
Onlarla vedalaşıp sonunda evden çıktım. Bisikketime binip Coşkun'un evine yola koyuldum. Karşıdan karşıya geçerken başka bir bisiklet bana çarptı ve yere düştüm. Bacağım çok kötü ağrıyordu. Sinirle kafamı kaldırıp kimin çarptığına bakmaya çalıştım.
"Yine mi sen?"
"Ne demek yine mi sen? Hadi koridorda görmedin,koca yolda nasıl çarpıyorsun?!"
"Bu seferki benim hatam,kusura bakma."
"Önceki de senin hatandı Savaş!"
"Bunu tartışmayacağım. Neden hâlâ yerdesin,bir sorunun mu var?"
"Bileğimi burktum sanırım ama kalkarım. Eğer bisikletini çekersen." Bisikletini kenara aldı ve ben de kalkmaya çalıştım. Bacağım cidden çok kötü ağrıyordu. Ayağa kalktım ama ağrıyan ayağımın üzerine basmamaya çalıştım.
"Neden ayağının üzerine basmıyorsun?"
"Ağrıyor çünkü gerizekalı!"
"Sakin olacak mısın artık? Yardım edeyim mi?"
"Hayır,teşekkürler!"
"Peki sen bilirsin. Görüşürüz."
"Umarım görüşmeyiz."
Daha fazla konuşmadan bisikletime binip sürmeye çalıştım ama ayağım çok kötü ağrıdığı için biraz zorlanıyordum. Zar zor Coşkun'un evine vardım. Zorlandığımı görünce yanıma geldiler.
"Ne oldu Sena iyi misin?"
"Gerizekalının teki bisikletle bana çarptı."
"Ay kim o gerizekalı." dedi Rukiye.
"Savaş tabii ki kim olacak?! Şu koca yolda önüne bakmayıp bana çarpacak başka kim olabilir?!"
"İyi değilsen gitmeyelim."dedi Çağıl.
"Hayır hayır iyiyim,gidelim."
Biraz ısrar etseler de kabul etmedim ve ormana doğru yol aldık. Düzgün bir yer bulup bisikletleri koyduk ve çadırlarımızı kurmaya başladık. Ben kendiminkini kurmuştum,Coşkun da kurmuştu. Coşkun Rukiye'ye yardım etmeye gidince ben de Başak'ın yanına gittim. Çağıl da bitirmek üzereydi zaten. Hepimiz çadırları kurunca ateş yakmak için dal parçaları toplamaya çıktık.
"Ee Sena anlat bakalım nasıl çarpıştınız?"
"Bu nasıl soru Başak?"
"Harbiden lan,çarpmış işte."
"Ya sohbet başlatmaya çalışmıştım neyse siz başlatın o zaman."
"Şu kavga olayını anlatsana yarım yamalak anlatmıştın tam anlamadım."
"Hangi kavga olayı?"Coşkun ve Rukiye aynı anda. Başak tam olayı anlatacaktı ki bir ses duyduk hepimiz. Aynı anda arkamızı döndük. Birkaç kişi değişik bir şekilde bize bakıyorlardı. Analık duygularım böyle durumlarda çabuk bastırdığı için herkesi bi tık arkama aldım.
"Siz kimsiniz?"diye sordum
"Açız."dedi en önlerinde duran çocuk.
"Bizde yemek var isterseniz verelim."dedi Rukiye. Coşkun Rukiye'nin kolunu cimcikledi. Rukiye ufak bi çığlık attı sonra sustu.
"Yardımcı olabileceğimiz bir şey yoksa gitmenizi rica ediyorum."dedim.
"Sena edebiyat öğretmenliğinin sırası değil,baksana yiyecek gibi bakıyorlar bize."diyince Çağıl'a sertçe baktım susması için.
"Yiyeceğiz zaten." Başak ufak bi çığlık attı. Hatta ufak değil baya büyük bir çığlık.
"Ne?!"
"Nesiniz siz,gidin hemen burdan!"
"Biz kurt adamlarız ve sizin gibi bir ziyafeti asla kaçıramayız."
"Coşkun,Rukiye ve Başak'ı alıp hemen gidin. Biz Sena ile onları oyalarız." dedi Çağıl. Coşkun ilk karşı çıksa da sonradan kabul etmek zorunda kaldı.
"Onlara zaman kazandırmamız lazım."
"Öyle bir zamanınız olmayacak güzelim. Önce kaçanları yakalayın ve buraya getirin!" En öndeki,arkadaki diğer kişilere bağırdı ve diğerkeri koşmaya başladı. Önüne çıkıp durdurmaya çalışsam da çok hızlı oldukları için yetişemedim. Kalan 2 kişi üzerimize gelmeye başladı. Yerden sağlam bir sopa alıp ben de üzerine gittim. Sopayı ona doğru savurdum ama çabucak kurtuldu. Bu sefer yumruk atmaya çalıştım ama yine kurtuldu. Diğer adam Çağıl'ı yakalamış arkasından onu sertçe tutuyordu. Birden adamın gözleri kırmızı oldu ve Çağıl'ın boynunu ısırdı. Çağıl güçlü gözükmeye çalışsa da güçlü bir çığlık atıp yere yığıldı. Hemen yanına gittim.
"Çağıl kendine gel,sakin ol."
"Ben i-iyiyim,dikkat et!"
Adam Çağıl'ın üzerine tekrar eğildi.
"Dur,ona bir şey yapma. Beni öldür umurumda değil ama ona bir şey yapma."
"Tamam,zaten bunun tadı güzel değilmiş bir de sana bakalım."
Bu sefer benim üzerime gelince kendimi savunmaya çalıştım ama diğer adamı unutmuştum. Arkamdan gelip boynumu ısırdı. Hissettiğim yoğum acıya rağmen bağırmamaya çalıştım. Birkaç ses duyunca beni yere bıraktı. Tamamen düşmeden dizlerimin üzerinde kaldım. Elimle boynumu tutmaya çalıştım ama gücüm yoktu. Coşkun,Rukiye ve Başak'ı getiren diğer adamlar da onları yanımıza attılar.
"Doydunuz mu beyler?"
"Üff hem de nasıl. Birileri gelmeden tüketim bence."
"Bence de,size de iyi günler dileriz,ölmezseniz daha sonra görüşürüz."
Onlar gidince yerimden kalkmaya çalıştım. Başak,Rukiye,Coşkun ve Çağıl hepsi yerde hareketsizce yatıyordu. Tam öldüklerini düşünecekken hepsi birden derin bir nefes alıp öksürmeye başladılar. Tek tek yanlarına gidip onları yan yatırdım. Eğer kusarlarsa diye. Bi süre sonra kendilerine gelmeye başladılar. Çağıl ilk uyanan oldu.
"Sena,Sena iyi misin?!"
"Ben iyiyim ama onlar değiller sanırım."
Çağıl olduğu yerden kalkıp yanlarına gitti. Onlar da yavaş yavaş kendilerine geldiler. Başak ağlamaya başladı. Başak'ın ağladığını görünce Rukiye de ağlamaya başladı.
"Kızlar sakin olun bir durun. Coşkun uyanmıyor."
Coşkun'un nabzını kontrol ettim,atıyordu fakat nefes almakta zorlanıyordu. Tam müdahale edecekken birden yanmaya başladı. Ne olduğunu hepimiz şaşırdık. Çocuk gözümüzün önünde yanıyordu ve hiçbirimiz bir şey yapamıyorduk. Çağıl yerdeki çantasından su çıkartıp üzerine döktü ama bu alevleri daha da kuvvetlendirdi. Ne yapacağımızı şaşırmış bir şekilde öylece izliyorduk. Sonra birden ateş kesildi. Coşkun kendine geldi ve doğrulmaya çalıştı. Hepimiz hâlâ Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
"Ne oldu,neden öyle bakıyorsunuz? İyi misiniz size bir şey oldu mu?"
"İ-iyiyiz ama sen."
"Ben mi? Ne olmuş bana?"
"Az önce,yandın." Çağıl konuşmayı beceremeyince ben atladım hemen.
"Ateşin çok yükseldi ve Ne olduğunu anlamadık. Sonra birden kendine gelince korktuk." Bana anlamaz bakışlar atınca onlara sus işareti yaptım çaktırmadan.
"Adamlar nereye gitti? Hepiniz kanlar içindesiniz,hastaneye gidelim." Garip bi şekilde herkes birbirine baktı. Evet her yerimiz kandı ama bir şey hissetmiyorduk.
"Benim bir yerim ağrımıyor."dedim.
"Benim de."
"Benim de.
"Benim de."
"Benim de."
"Arkadaşlar az önce kurt adamlar tarafından saldırıya uğradık,neden herkes bu çok normal bir şeymiş gibi davranıyor?"diye yakındı Başak. Haklıydı ama hepimiz normal gözüksek de çok şaşkındık.
"Önce bi temizlensek mi? Göle gitsek bi kendimize gelsek. Sonra konuşuruz bunları."diye ortamı biraz sakinleştirmeye çalıştım. Herkes onaylayın önce çadırlarımızın yanına gidip gerekli birkaç eşya aldık. Sonrasına göle doğru ilerledik. Elimizden geldiğince temizlendikten sonra elimizden geldiğince yaraları sardık ve gölün kenarında oturduk.
Göle yansıyan dolunaya baktık.
"Ben çok değişik hissediyorum. Sanki ay beni kendine çekiyormuş gibi. Delirecek gibi oluyorum."dedi Çağıl.
"Ben de aynı şekilde hissediyorum."
"Bende neden yok?"dedi Başak. Coşkun ve Rukiye de ona katıldı.
"Bilmiyorum ama imkanım olsa aya gidicem,o derece."
"Ama imkanın yok,o yüzden burdasın."dedi Rukiye. Komik olmasa da gülmüştüm. Sonra dayanamayıp daha fazla güldüm. Sonra hepimiz gülmeye başladık.
"Sanırım kafayı sıyırdık."dedi Coşkun.
Gülmeyi kesmiştik ama Rukiye bi türlü durmuyordu. Aramızda gülmeye başlayıp asla duramayan kişi olması bazen sinir bozucu oluyor açıkçası.
"Tamam Rukiye sus artık."dedi Başak.
Tam ben de bir şey diyecekken bir ses duydum. Çağıl'la aynı anda arkamızı döndük. Tek duyan ben olmadığım için sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ama korktuğum kesindi.
"Siz de duydunuz mu?"dedik aynı anda.
Ben yavaşça yerimden kalktım. Çalıların arasında bir şey vardı. Biraz daha bekledim ama sonra dayanamayıp gitmeye karar verdim. Kolumdan tutup beni durdurmaya çalışsalar da ben yine de gitmiştim. Çalılara iyice yaklaştım. Ses giderek mantıklı hâle geliyordu. Birden biri çalıların arasından çıkıp kucağıma düştü. Ben de onunla beraber düştüm. Hemen onu üzerimden ittirip kenara çekildim.
"Savaş?!" Beşimiz aynı anda bağırınca bi tık gürültü olmuştu sanki.
"Ooo,selam kızlar bir de Coşkun. Ne o şenlik mi var?"
"Ne işin var burda?"
"Özür dilemeye gelmiştim,baban kampa gittiğini söyleyince ben de macera olsun diye geldim."
"Ne için özür dileyeceksin? Hayatımda olduğun için mi?"
"Iı,hayır. Sadece bisikletle sana çarptığım için,bir de ayağın incinmişti sanırım."
"Ayağım mı? Ama benim ayağım ağrımıyor ki?"
"Nası ya? Ben kesin kırılmıştır diyordum."
"Şu an iyi Savaş,özrünü diledin. Gidebilirsin."
"Ama-"
"Aması yok, şu saniyeye kadar kalmana izin verdiğimiz şükretmelisin."
"Peki,gidiyorum. Bu arada birkaç kurt uluması duymuşlar dikkatli olun."
Biz başka bir şey diyemeden gitti. Hepimiz birbirimize baktık.
"Kamp fikri giderek kötü olmaya başladı."dedi Rukiye.
"Bence de ama ben eve gidemem."dedim biraz üzgün bir şekilde.
"Neden?"
"Annnemgil ben evde olmayacağım için plan yaptılar. Ben eve gidersem planları bozulur ve beni bir daha bir yere göndermezler. "
"Bize gidelim o zaman,annemgil uzun bir süre burda olmayacaklar,ben de evde yalnız kalmamak için sürekli birilerini çağırıyorum. Hadi bize gidelim."dedi Başak. Gayet mantıklı bir fikir olduğu için hepimiz kabul ettik ve eşyalarımızı hızlı bir şekilde toplayıp Başakgilin evine gittik. Kendimize yatak hazırlayıp çok fazla konuşmadan uyumaya karar verdik ve yataklara girdik.Uzun bir süredir uyuyamıyordum. Yatakta ne kadar dönsem de bir türlü uyku tutmamıştı. Yataktan çıkıp su içmeye gittim. Bardağı alırken bir ses duyup arkamı döndüm. Çağıl da uyuyamamış anlaşılan. Bir bardak suyu ona verip bir bardak da kendime aldım.
"Neden uyuyamıyorum, normalde uyumakta sıkıntı çekmezdim."
"Başımıza gelen 'küçük' bir olay buna sebep oluyor sanırım. Coşkun'a ne olduğunu gördün. İkimiz birden çok iyi duymaya başladık. Başak ve Rukiye ise ayrı bir değişikler. Yabi normalde de değişikler ama bu sefer farklı işte. Yarın biraz araştırma yapmaya başlayacağım. Umarım kötü bir şey çıkmaz."
"Umarım."dedi Çağıl ve yataklarımıza geri döndük. Bir süre daha camdan yansıyan aya baktım sonrasında uyuyakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
WerewolfKendi halinde yaşayan bir grup genç ormanda dolaşırken bir kurt sürüsü saldırısına uğrar. Daha sonrasında başlarına gelen olaylarla hayatta kalmaya çalışırlar.