-Bölüm 3- ''Sakar''

308 31 0
                                    

Hepimiz terasa çıkmıştık, hava açık yıldızlar pırıl pırıldı terasın ışıklarını yakmadan hepimiz sırayla yere uzanarak yıldızları izlemeye koyulduk. O kadar güzel parlıyorlardı ki insanın içini aydınlatan göz kamaştırıcı parıltıları vardı. Sanki onlara ulaşsam bütün yalnızlığım yok oluverecek bütün güzel duygular içimi kaplayacak gibiydi. Bir an da herkesten '' Ooo '' sesleri duydum. Ne oluyor diye baktığım sırada yanımda duran Selim konuştu.

''Hazan yanımızda gizli bir yetenek varmış da haberimiz yokmuş'' dedi. Diğerleri de ona katıldılar.

'' Aynen...'' gibi şeyler. Tabi yanaklarımın kızardığını hissettiği için lavaboya elimi yüzümü yıkamaya gitmek için ayaklandım. Tam kalktığım sırada biriyle çarpışarak yere düştüm. Kim olduğuna bakmadan kalkacaktım ki duyduğum ses sinirlerimin daha çok gerilemesine neden oldu.

''Dikkat etsene sakar!'' bunu söyleyen kişinin kim olduğuna bakmadan sesinden anlamıştım... Barış...

''Sakar mı? Senin yüzünden yere düştüğüm yetmiyormuş gibi bir de hakaret ediyorsun... İnanamıyorum!'' Hem şaşkındım hem de sinir küpüne dönmüştüm. Onun bir şey demesine izin vermeden oradan aşağıya inip dışarı çıktım. 'Sakar' demek ha.

Serragil'in evi sahile yakın olduğu için sahile indim. Yumuşacık olan kumlara oturdum. Aslında karanlıkta deniz beni ürpertiyordu. Sanki yaşamın bütün zorluklarını bütün korkularını insana hissettiriyordu. Gecenin yanı sıra da gündüz maviliğiyle daha bir huzur vericiydi. Gözlerimi kapatıp dalgaların sesini ve denizin kokusunu içime çektim. Gözlerimi açmak istemedim o kadar güzel bir duygu uyandırıyordu ki içimde...

Sonra birden birinin omzuma bir şey örtüldüğünü hissederek irkildim. Gözlerimi açtığımda karşımda Berk vardı. Şaşırmıştım.

Normalde sık sık geldiğim bir yerdi ama bir tek Eylül biliyor sanıyordum.

''Berk? '' dedim şaşkınlığımı dile getirerek.

''Sen nerden...'' biliyorsun dememe kalmadan elinde küçük termos bardaklarla gelen bir Eylül belirmişti bile karanlığın içinden.

''İyi misin Hazan? İyi olmasan bile sana ilacını getirdim.'' Eylül bir yandan da elindekileri uzatarak yanımıza oturdu. Bundan bir kaç dakika önce sorsa sorusuna bağırırdım ama sadece başımı sallayıp gülümsemekle yetindim.

''Sen bakma kuzenime.'' Gözlerimi devirdim.

''Boşver ya gereksiz biri canımı sıkamam.'' deyip gülümsemeye çalıştım.

' O zaman neden az önce sinirlendin Hazan. Cevabını veremezsin değil mi?  İç ses yine başlamıştı. Bu kadar bana düşmansın sana bir ara isim bulayım ben Sinsirella nasıl acaba? Ne dersin sessiz kaldın? 

Biraz kumsalda oturduktan sonra önce Eylül'ü eve bıraktık. Sonra da Berk beni eve bıraktı. Gerçekten çok yorgundum. Kapıyı açmak için anahtarı çıkardıktan sonra anahtar elimden kayıp yere düştü. O sırada yerde bir not buldum ve notu okumamla birlikte şaşkınlığımı gizleyemedim. Bu da neydi ki...

Hazan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin