Aldığım iki mesaj beni büyük bir şok etkisi altına almıştı bile.''Hazan, iyi misin? Kötü bir şey mi yoksa?" konuşmak için öncelikle şoku atlatmam gerekli ama kafamda kurduğum cümleler konuşunca hepsi birbirine girecek ve toparlayamayacakmış gibiydi.
"Hazan, ne oldu?" Berk sorduğu soruyu tekrar etmeye başlayınca derin bir nefes aldım.
"Annem... Annemle... İlgili bir haber... Varmış... Hastahaneye gitmemiz... Gerek." Berk söylediklerim karşısında şaşkınlığını gizleyememişti.
"Tamam... Tamam... Iıı şimdi sen gel arabaya bin. Ben de hemen şunları toplayayım." derken bir yandan da beni arabaya yönlendirdi. Arabaya bindiğimde biraz su içip boğazımdaki kuruluk hissini giderdim. Berk arabaya binince biraz daha iyi gibi hissediyordum.
"Özür dilerim. Sürprizin mahvoldu."
"Saçmalama Hazan. Şu an için daha önemli şeyler var." deyip elimi tuttu. Ben de ona hafif bir tebessüm ettim. Ardından hemen arabayı çalıştırdı. Arabada uzun bir sessizlik hakim olunca elimde olmadan bütün kötü düşünceler beynimi ele geçirmişti bile. Bununla birlikte iç sesim de savaş vermeye mideme kramplar girmeye gözlerim de dolmaya başladı. Sanki yol uzadıkça uzamıştı. Boğazım da bir yumru hissi oluşunca camı açma isteğiyle hafif bir şekilde açtım. Derin bir nefes alınca gözlerimdeki yaşlar süzülerek çenemi buldular.
"Hazan, iyi misin?" bu soruya karşılık kafamı salladım ve tekrardan ses tonumun kötü çıkmaması için derin bir nefes alarak konuştum.
"Daha çok mu yolumuz?"
"Hayır, geldik sayılır beş dakikaya ordayız." kafamı salladıktan sonra camı biraz daha indirdim.
***
Sessizce masasında oturuyor, bütün uğradığı ihanetlerin karşılığını tek tek vermenin gururunu yaşıyordu oturduğu çalışma masasına sırtını dönüp pencereden dışarıya bakarken. Bunu bir kızın üstünden oynamak dışarıdan kötü görünebilirdi ama acıyamazdı belki kendisi ayırmıştı onları ama yapmak zorundaydı. Bu zamana kadar olan her şey başlangıçtı asıl bundan sonra olacak şeyler daha tehlikeli olacaktı.
Kapısının çalmasıyla sandalyesini masasına doğru döndürdükten sonra o tok sesiyle çalan kişiye girmesini söylemişti. Gelen adamlarından biriydi.
"Efendim dediğinizi yerine getirdik ancak..." adam sinirlerinin kendisini uyarmasıyla kendisini bağırmamak için tuttu ve kafasını sallayıp devam etmesini istedi.
"Ancak istediğiniz şekilde isabet ettirememiş. Kadınla tartışmaya girdikten sonra kadın bağırınca ve hastahanenin korumalarının geldiğini görünce kadının karın bölgesine batırıp kaçmış ve şu an durumu kritikmiş." adam içinde doğup büyüyen karanlıkla dolu öfkesini daha fazla tutamayıp bağırdı. İçeriye gelen adamsa korkuyla dışarı çıktı.
Adam bir an yaptığının kendine ne kadar acı verdiğini hissetti. Belki de hâlâ unutamamıştı O'nu. Sonra silkelendi ve sadece mırıldandı.
"Bunlar daha sadece başlangıç."Hazan'dan
Hastahaneye gelmiştik. Artan boğulma hissi boğazımda yumru oluşturmuştu. Hastanenin girişine doğru hızlı adımlarla yürürken kapıda bir noktaya bakıp bekleyen abimi görünce içimdeki bütün siyah kelebekler hareketlenmeye başlamıştı. Yanına gittiğimde gözlerime bomboş bir ifade ile bakıyordu. Boğazımdaki yumru yüzünden konuşamayacak gibi olsam da en sonun da sesimdeki çatallanmaya rağmen sözcükler ağzımdan dökülebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan
Novela JuvenilHazan'ın sade ama gizli dünyasını keşfetmeye hazır mısın? Belki de öğreneceği şeyler olmasaydı daha normal olan hayatına devam edebilirdi...