Yukarıdaki tanıtım videomu izleyebilirsiniz
ShamRain - Drifter
Satırlarda buluşalım❄️
Hikayeye başladığınız tarih?
Küçük kız korktuğu gök gürültüsü yüzünden yüzünü yastığına bastırmış uyumaya çalışıyordu. Göz kapakları korkusuna inat eder gibi bir kez olsun uykuyla kapanmamıştı. Ağlayarak annesini uyandırmak istemiyordu.
O artık korkusuz bir kızdı.
Kendi içindeki bu düşünce yüzünden korkularını yenmeye çalışıyordu.
Tabii yenmeye çalışırken onları bir travmaya çevirdiğinden habersizdi.
Saat epey geç olmasına rağmen babası hala gelmemişti. Annesi babasını beklerken koltukta kıvrılarak uyuyakalmıştı.
Ödeyemedikleri elektrik faturası yüzünden ev karanlığa gömülüydü. Karanlığa alışmak zorunda kalmak küçük kız için korkunçtu.
O güneşi severdi, içinde neyi barındırdığını bilmediği karanlığı değil.
Kapıdan gelen anahtar sesiyle yavaşça doğruldu. Babası gelmiş olmalıydı.
Adam sessiz olup olmadığına dikkat etmeden kapıyı açarak içeri girdi. İçtiği alkol yüzünden başı dönüyor, ayakta durmakta zorluk çekiyordu.
Ayakkabılarını çıkarırken karanlık yüzünden tutunacak bir duvar göremediği için bir küfür savurdu. Borçları yüzünden hayat artık çekilmez geliyordu.
İki hafta önce işinden çıkarılmıştı. Evini geçindirememek, çocuğunun eline bir şeyler alamamak gururunu incitiyordu. Karısını böyle bir sefalet içinde yaşatmak istemezdi.
Ailesinden kalan ev kendilerinin olduğu için kira borcu çekmiyordu. Bunun için bir kez daha şükretti.
İçeri geçtiğinde çok sevdiği karısının güzel yüzünü göremese bile, koltukta uzanan karartıdan o olduğunu anlamıştı. Yüzünde buruk bir gülümseme peyda oldu.
Doğru düzgün düşünemeyecek kadar sarhoştu.
Şimdi yapacağı şey, arkasında yetim iki çocuk bırakacaktı.
Burnunun sızladığını hissetti, geniş omuzları hıçkırığıyla sarsılarak adamı savunmasız bıraktı.
Kendini yaşamaya değmeyecek kadar aciz hissediyordu.
"Cihat?" Karısının uykuyla harmanlanmış sesini duyduğunda buruk bir şekilde gülümsedi.
"Benim." Ağladığını hissettirmemek için sesi fısıltı halinde çıkmıştı.
Karısı ince parmaklı nazik elleriyle kocasının yakışıklı yüzünü kavradı, parmaklarıyla yüzünü okşarken eline gelen ıslaklıkla duraksayarak kahverengi gözlerini hafifçe irileştirdi.
"Neden ağlıyorsun sevgilim?" Kadının ince sesiyle ağlaması harlandı. Yüzünü saran elin içine bir öpücük kondurdu.
O sırada kapının kenarından onları izleyen küçük kızdan ikiside habersizdi.
Adam burnunu çekerken gülümsedi.
"Hiç." Kadının gözleri ister istemez dolmuştu. Hamilelik hormonları yüzünden sık sık ağlıyordu.
Çoğu zaman aşerdiği şeyleri maddi durumları yüzünden alamıyorlardı. Kadın kocasından gizli ağlıyordu. Adam bunların farkındaydı.
Ellerini karısının karnına götürerek okşadı, bebeği sekiz ayı doldurmuştu. Çok az bir zaman sonra kucaklarına alacaklardı.
İlk çocuklarını zorlukla büyütmüşlerdi, fakat karısının ikinci kez hamile olduğunu öğrendiğinde adam yine büyük bir coşku yaşamıştı.
Ellerinin arasında hissettiği tekmeyle yüzündeki buruk gülümseme yerini heyecanlı bir gülümsemeye bıraktı.
"Sizi çok seviyorum." Kadın adamın böyle konuşmasına bir anlam verememişti. Kaşları çatılırken elini karnının üzerinde duran elin üzerine koydu.
"Bende seni seviyorum, neden böyle konuşuyorsun."
"Çok özür dilerim. Böyle bir hayat yaşamanı istemezdim." Mavi gözlerinden yaşlar dökülmeye devam etti. Ardından ellerini yavaşça kadından uzaklaştırdı.
Belinden çıkardığı silahı gören kadının ağzı şokla aralandı. Karanlıkta gözü seçemese bile bunun bir silah olduğunu anlamıştı.
"Cihat! Ne yapıyorsun?" Kapının arkasından onları izleyen küçük kızın nefes alış verişleri hızlandı ve babasının kopyası olan mavi gözleri irileşti.
"Çok özür dilerim." Adam sürekli aynı şeyleri tekrar ederken sarhoşluğu yüzünden titreyen eliyle silahı şakak kemiğine dayadı.
Karısının haykırışlarını bütün apartman duymuştu, fakat adam o gece bütün seslere sağır olmuştu.
Adam buruk gülümsemesiyle silahın tetiğine bastı.
Karısı kalbinde ve karnında hissettiği yabancı sancının şokuyla çığlık atarken kapının arkasında onları izleyen çocuk ellerini kulaklarına bastırmış ağlıyordu.
Bütün komşular eve doluşana kadar kadın karnındaki sancı, adam beynine yediği kurşunla yerdeydi.
Hastane için geç kalan üç beden toprağın soğukluğu altında yatıyordu.
O gece genç adamın yaptığı şey kapının arkasında onları izleyen küçük kızı hem öksüz hem yetim bırakmıştı.
Küçük kız bir daha hiçbir gök gürültüsünde uyuyamayacaktı.
Beğendiyseniz oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolu Hayallerin Eflâhı (+18)
RomanceGenç kadın gözyaşları arasından burnunu çekerek, ağlamaktan kıpkırmızı kesilen gözlerini karşısındaki adamın yürek hoplatan suratına çevirdi. Bu yüzü iyi tanıyordu. Kalbinin aynası olduğunu düşündüğü yüzde birçok şey görmüştü. "Yerin yedi kat altına...