eight

369 64 16
                                    

Kaç ay olmuş :') sonunda tamalayabildim bir şekilde. Yb bekleyenler varsa hala hepsine kocaman kalp. Bir sonraki bölüm final. Öpüldünüz.

O günün akşamı, Yoongi ve Jimin aralarında bir sessizlik yemini etmişçesine susarken, çalan kapıyla irkilmişlerdi. Yoongi acele ile oturduğu yerde doğruldu ve bu Jimin'i daha fazla tedirgin etti.

"Dikkatli ol." dedi sarışın çocuk titrek bir sesle, Yoongi'nin adım seslerini işitir işitmez. Kendisi göremese de Yoongi'yi tebessüm ettirmişti bu hali. Yoongi de en az onun kadar korkuyordu olacaklardan. İçinde tarifsiz bir endişe vardı. Kendisi her daim aşağılanmaya, hor görülmeye alışkındı lakin Jimin'in kalbinin kırılacak olması yahut ona bir zarar gelmesi düşüncesi içini yiyordu. Yine de güçlü kalmak zorunda olduğunu biliyordu. En azından Jimin için...

"Kim o?" diye seslendi kendinden emin bir sesle. Onay almadan kapıyı açmak istemiyordu.

"Benim." dedi kapının ardındaki tanıdık ses. "Ji Sub." Yoongi anında kapıyı açarak buyur etmişti adamı. Ji Sub içeri adımlayarak kapı yanında bekledi. "Hazırsanız hemen çıkalım." diye devam etti karşısındaki gence bakarken. Adam nefes nefese kalmıştı. Buraya gelirken acele ettiği anlaşılıyordu.

"Hazırız." diyerek onayladı Yoongi mahcup bir sesle. Daha sonra Jimin'in yanına döndü ve kendisinin dışarı çıkarken giydiği pelerinlerden birini çocuğa giyinmesi için verirken yardımcı oldu. Ji Sub sabah yanlarından ayrıldığında konuşmuşlardı bunları. Ne kadar gizlenebilirlerse o kadar iyiydi onlar için. Jimin sessizce Yoongi'nin kendisine yardım etmesine müsaade etti. Giyindiğinde Yoongi onu kolundan tutarak Ji Sub'un yanına getirdi ve sabahtan hazırladığı çantayı omzuna atarken, içeride yanan mumları söndürdü. Artık yolculuk için tamamen hazırlardı.

Evden çıkıp sokağa adımladıklarında üç beden de oldukça dikkatliydi ve birbirlerinden güç almaya çalışıyorlardı. Ji Sub onları meydandan uzak orman yoluna sokarken, Jimin belki de ilk kez evinden bu denli uzak ve bilmediği yollara sapıyordu. Onları bir an için kaybetse yapacak hiçbir şeyi yoktu. Bu sebeple hemen yanında yürüyen Yoongi'nin önce bileğine, ardından eline kayarak işaret parmağını sıkıca tutmuştu. Elini tutarsa ne tepki vereceğini bilemiyordu. Gerçi Yoongi ile daha ileri gittiklerinin de bilincindeydi ancak sabahtan beri düşüncelerle meşgul olan kafasının içi o denli yoğundu ki, bunu akıl edememişti.

Tüm el parmaklarının Yoongi'nin ancak işaret parmağını kavrayacak kadar olması onu başta şaşırtsa da daha sonrasında kalbini sıcak duyguların ele geçirmesine neden olmuştu. Yoongi'nin karşısında böylesine küçük kalıyor olmayı seviyordu. Bu yüzden kendini şimdi çok daha güvende hissediyordu.

Ormana girdiklerinde ağaçlar iyiden iyiye sıklamış, yürüyüş yolunu engebeli bir hale getirmişti. Jimin'in birkaç kez düşme tehlikesi yaşamasından dolayı Yoongi onun parmağını tutan elinden kurtularak, iki elini gencin omuzlarına koymuş ve yürürken yön vermişti. Bir an önce yolun bitmesini diliyordu çünkü duruş bozukluğundan sırtındaki kamburu iyiden iyiye ağrımaya başlamıştı.

"Biraz daha dayanın, az kaldı." diye açıkladı Ji Sub onlara döndüğünde. İçlerinden geçeni bilir gibi konuşması iki genci de memnun etmişti. Zira hayıflanır gibi soru sormak istememişti ikisi de. Adam onlar için fazlasıyla şey yapmıştı. Kısa bir zaman sonra Ji Sub'un dediği gibi yol bitmiş, ağaçların arasında kalan kulübe ev görüş açılarına girmişti.

"Burası, hadi içeri geçelim." dedi Ji Sub hızlanıp önden giderken. Arkadaki iki gençte hemen arkasından gidiyordu.

Ji Sub kulübeye varınca kapıyı açtı ve önce misafirlerini buyur etti. Yoongi önden geçerek  arkasından Jimin'i götürüyordu. Ji Sub ise dışarıya son kez bakıp gerekli kontrolü yapar yapmaz içeri girmiş ve kapattığı kapıyı kitleyip arkasına destek koymuştu.

beauty and the beast | ymHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin