G|34

2.3K 188 67
                                    


"Beste, ikili mi oynuyorsun sen, ne yapıyorsun? Hani sen söylemekten kaçınıyordun ona?"

"Otumamı bekleseydin keşke. Ne oldu Erdem? Ne bu sinir? Ne ikili oynaması?"

"Emre'ye gidip de ben iki yıldır Erdem'i seviyorum demenin amacını öğrenebilir miyim acaba?"

"Ne? Gelip sana mı söyledi? Yemin etmişti bana?"

"O söylemedi zaten. Gece söyledi."

Beste'nin gözleri dolduğunda susup bakışlarımı kaçırdım. Niye herkes birbirine aşıktı?

Cidden ne boktan bir duyguydu bu be.

"Ona ne oluyormuş? Üstelik nasıl öğrenmiş?"

"Konumuz bu mu Beste?" Derin bir nefes alıp bakışlarını kaçırdı.

Sıkıntıyla aldığım nefesi sesli bir şekilde verirken bir elimle saçlarımı çekiştirdim.

"Kız gelip bana söylediğinde şoka girdim. Ne tepki vereceğimi bilemedim öyle kaldım mal gibi."

Kaşlarını çatarak, "Neden?" diye sordu.

Sinir bozukluğuyla gülümsedim.

"Ne deseydim Beste? Ya Gece o Emre'yi seviyor sen yanlış anlamışsın, falan mı? Ki kız size yakın iki arkadaş dedi. Zaten güven problemi yaşayan biri, bir de bu şekilde kızın içine şüphe düşürüp, onu üzse miydim?"

"Bana ne? Katlanmak zorunda değildin. Hem o kim ki? Ona ne ki benim hayatımdan? Üzülürse de üzülsün, umurumda değil. Eğer Emre'ye söyleyeceğini düşünmesem kendim gider derdim ona. Ama biz Emre'yle şimdilik böyle iyiyiz."

"Saçma saçma konuşup sinirlerimle oynama benim. Ne değişik birisin sen ya? Vicdanını yolda gelirken falan mı düşürdün, yoksa hiç olmadı mı? Bu nasıl bir bencilliktir?"

Sinirle ellerini sıkarken ona boş gözlerle bakıyordum. İşte insanlar böyleydi. Bencil, çıkarcı, kibirli.. Bir de böyle birilerine aşık olmak mı?

Allah korusun.

"Bak Erdem. Ne ben senden haz ediyorum ne de sen benden. Arkadaş bile değiliz ve sen, bana bu sözleri sarf edebilecek son insan bile değilsin. Yerini bil."

Ukalalıkta sınır tanımıyordu bu kız. Gerçekten.

"Doğru, tek amacı çıkarları olan bir insanla arkadaş olmayı kabul etmediğim için çok şanslıyım. Zekâmı konuşturmuşum desene."

Bana sırf Emre ile aralarını yapmam için yakın davranmış, arkadaş, dost, sırdaş olmak istediğini söylemişti. Tabii başlarda amacının yalnızca bir iki arkadaş edinmek olduğunu sanmıştım. Beni Emre için kullanmaya çalıştığını fark ettiğimde ondan tamamıyla uzaklaşmış, selam bile vermez olmuştum. Bugüne kadar. Ama görünen o ki o beni kullanmaktan yine vazgeçmemişti.

"Açık sözlü olman çok güzel Erdem. Ama umarım bu başına bir dert açmaz."

Sinir bozucu olduğunu düşündüğüm bir tatlılıkla sırıttım.

"Bu yaşıma kadar çoğu insanla sırf açık sözlü olduğum için arkadaşlık kurmadım, pişman da değilim. Bende böyle, hak edene hak ettiği gibi, sadece ve sadece gerçeklerle."

Yüzünü buruşturup bakışlarını kaçırdığında bu kızın hayattaki asıl amacını merak ettim. Ne için yaşıyordu? İdealleri nelerdi mesela?

Hiçbir şey, diye kendi kendime cevap verdiğimde aniden esen rüzgarla titremiştim. Hava buz gibiydi. Ve ben buna rağmen bu kızla kapalı bir yerde oturmayı değil, bir parkta buluşmayı seçmiştim. Onunla aynı ortamda nefesim kesiliyordu.

Olumlu değil, olumsuz manada.

Bakışlarımı etrafta dolaştırırken burada daha fazla oturmamın bir anlamı olmadığını fark ettim. Tam ayaklanmış gidiyordum ki gözüme çarpan kişilerle olduğum yerde durup yandan Beste'ye baktım.

Tam da tahmin ettiğim gibi o da gördüklerimi görmüş ve hemen hazırda bekliyormuş gibi göz yaşlarını akıtmaya başlamıştı.

Caddedeki kafelerden birine, yanında sevdiği kızla giren sevdiği çocuğu gördüğünde, ağlaması normal sayılabilirdi tabii.

Olaya bak anasını. İki bilinmeyenli denklem gibi.

"Benim yanımdan kalkıp onunla buluşmaya gitmiş resmen.. O saatlerdir benim yanımdayken, şimdi onun yanında.."

Kaşlarımı çatıp hızla ona döndüm.

"Ne?"

"Ona onu nasıl sevdiğimi anlatıyordum. Oysa seni nasıl sevdiğimi anlattığımı sanıyor, seni nasıl sevdiğimi dinliyordu. Ve.."

"Ve?"

"İmreniyordu. Bilmiyordu ki asıl sevilen o..."

Gerçekten beynim karman çorman olmuştu. Bu kız kalkıp da bir gün Emre'ye asıl onu sevdiğini söylerse ne olurdu?

Mert'in kaldığı eve doğru yürümeye başladığımda ne kadar da basit soruları kendime sorduğumu fark ettim.

Ne olurdu öyle mi?

Yine birileri üzülürdü. Yine birileri kırılırdı. Yine birileri ağlardı.

Asıl soru şu olmalıydı, kim üzülür, kim kırılırdı?

İşte aşk dedikleri o saplantılı duygu böyle boktandı.

-

erdemakay_: nerde o güzel günlerim nerdee

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

erdemakay_: nerde o güzel günlerim nerdee...

@mertesen: bi gülüşün vardı yaa devaydı her derde hsbzhzbs @erdemakay_

..

mai passato e non passerà mai.

🌠

GEÇMEMİŞ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin