Sokaktan çıkıp bir kenara park edilmiş olan siyah araca bindik. Titriyordum hâlâ. Hem soğuktan hem de tarif edemediğim duygulardan ötürü...
Kafamı ona doğru çevirmeye korkuyordum.
Arabayı çalıştırıp klimayı açtı. Sıcak hava yüzüme doğru vurmaya başladı. Arkasına yaslandı. Derin bir nefes aldı.
Bir şeyler demek istiyordum. O da benim gibiydi eminim. Şoku üzerimden atmam gerekiyordu. Bunun için de konuşması gerekiyordu.
"Atilla."
Sesimin hiç bu kadar titrek çıktığına şahit olmamıştım hayatım boyunca. Kafasını bana doğru çevirdi.
Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu.
"Şu an burada ne oluyor? Anlayamıyorum ben."
"Haklısın. Önce evine gidelim. Hastalanmadan değiştir üstünü. Konuşuruz bunları. Sırılsıklamsın."
Kendisinin de benden farkı yoktu. Damlalar düşüyordu saç uçlarından.
Tek kelime etmeden kafamı geriye yasladım. Vücudum hâlâ titriyordu.
Bu dikkatinden kaçmamıştı, elini bacağıma koydu.
"Sakin ol."
Daha sonra elini hızla çekip direksiyonu tuttu. İlerlemeye başladık. Olabildiğince kısa sürede evime vardık. Nereden bildiğini ben de anlamamıştım açıkçası.
Arabadan indim. Yağmur biraz da olsa azalmıştı.
Hızlıca girdik oturduğum bloga. Merdivenleri yavaşça çıktık. Adım atmaya mecalim yoktu. Kapımın önüne gelince anahtarlarımı bulmak için uzun süre karıştırdım çantamı. Bulamayınca yere çöküp ağlamaya başladım. Ben nasıl bir durumdaydım? Delirecektim.
Çantamı benden alıp birkaç saniye içerisinde buldu anahtarı. Kapıyı açtı ve kolumdan tutarak kaldırdı beni. İçeri girdik.
"Hemen değiş üstünü."
Onu dinleyip dengesiz adımlarla odama girdim. Her yer darmadağınıktı. Üzerimden damlalar akıyordu parkelere. Üzerime bir eşofman ve kazak geçirip yatağa oturdum. Kapının kapanma sesi geldi. Gitmiş miydi?
Neden?
Aceleyle ayağa kalkıp salona baktım. Yoktu.
Kapıyı açıp çıplak ayaklarımla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Oradaydı.
"Atilla!"
Arkasını döndü.
"Arabadan kıyafet alıp geleceğim. Evde bekle. Üşüteceksin."
Israrla gitmemi bekliyordu.
Koşarak indiğim merdivenleri ağır ağır çıktım ve evime girdim. Koltuğa oturdum. Kapıyı aralık bırakmıştım. Ev kısa sürede buz gibi olmuştu.
Tüylerim diken diken oldu soğuktan.
Atilla sahiden buradaydı. Ama nasıl?
Bir filmde gibi hissediyordum. Nasıl mümkün olabilirdi yaşananlar?
Kapı açıldı. Sırılsıklam bir Atilla girdi içeri.
Bir şey demeden kapıyı kapattı ve odama girdi. Kısa süre içinde üzerinde kuru kıyafetleri ve elinde battaniyem ile salona geldi.
Battaniyeyi üzerime örtüp karşıma oturdu. Onu yalnızca izliyor, bir tepki veremiyordum. Ağzını açacağı sırada vazgeçip ayağa kalktı. Doğalgazları kontrol etti. Sonuna kadar açık olduğunu fark edince odama girip bir battaniye daha getirdi ve onu da bıraktı üzerime.