BÖLÜM 4

4.6K 348 106
                                    

Gözlerimi yatağımda açtım.

Kalbimde bir sızı hissettim. Dün yaşadıklarım rüya olamazdı değil mi?

Korkuyla yerimden kalkıp salona koştum. Atilla yoktu.

Mutfağa girdim, yoktu.

Ağlamaklı bir şekilde mutfaktan çıkacakken buzdolabındaki notu fark ettim.

Seni seviyorum.
Atilla.

Rahat bir nefes verdim. Hayal olmasından öyle korkmuştum ki.

Notu tekrar buzdolabına asarak masada kalan birkaç bisküviyi attım ağzıma.

Kahvaltımı yapmıştım.

Odama girip saate baktım. Dersimin başlamasına bir buçuk saat vardı. Hava çok soğuk olduğu için duş almadan giyindim. Montumu da üzerime geçirdikten sonra kulaklığımı takıp evden çıktım.

Dünyanın en mutlu insanıydım bu sabah. Otobüsteki herkese gülücükler dağıtıyordum. Hoplaya zıplaya yürümek istiyordum.

Aklıma birden Atilla'ya nasıl ulaşacağım sorusu geldi. Sahiden, bir numara vereceğini söylemişti ama sonrasında vermemişti.

Kişiler listemi açtım. Eski numarasını kullanıyor olabilir miydi?

Listenin başında son eklenenler kısmında biri vardı.

Adamım

Atilla...

İçim kıpır kıpır olmuştu yine. Telefonu cebime atıp otobüsten indim. Kasvetli havanın aksine baharı yaşıyordum bugün. Okula girdim. Sınıfımın önünde Faruk'u görmeseydim daha mutlu devam edebilirdim aslında günüme.

Ondan bir atak, bir tehdit veya rezalet bekliyordum ama hiçbir şey olmadı. Yanından geçip öylece sınıfa girdim.

Tepki vermeyi bırakın, bana bakmıyordu bile. Birazdan damlar herhâlde yanıma diye düşündüm. Ders başladı ama bu da olmadı. Bana en uzak noktayı seçmişti oturmak için.

Güldüm hafifçe.

Ders bitti, etrafta arkadaşım Fatma'yı arıyordum. Ya da şöyle diyeyim, üniversitedeki tek arkadaşım Fatma'yı arıyordum.

Sanırım bugün yoktu. Çantamı toparlayıp fakültemizin hemen bitişiğindeki kafeye girdim ve bir su alıp masalardan birine kuruldum.

Bir saatlik arada ödev yapacaktım. Açıkçası, Atilla'yı aramamak için kendimi oyalıyordum.

Defterlerimi çıkarırken oturduğum masanın yanından geçen bir kız masama katlanmış bir kağıt bıraktı.

Arkasından birkaç kez baktım ama hiç oralı değildi. Kağıdı açtım.

Beni kimse korkutamaz Umay. Okulun içindeyken güvende olabilirsin ama illaki baş başa kalacağız bir yerlerde. İnan sabırsızlıkla bekliyorum o anı.

Faruk'tu bu. Ve anlaşılan iyice hırslanmıştı bana. Etrafa göz attım. Birkaç masa ileride arkadaşlarıyla oturuyordu. Bakmıyordu yine bana. Atilla Faruk'u iyice haşlamıştı anlaşılan.

Keyifle ödevimi yapmaya devam ettim. Gönderdiği notun hiçbir ehemmiyeti yoktu benim için. Cesaret edemezdi artık hiçbir şeye, Atilla vardı.

Hayattaydı.

Hâlâ ara ara birkaç dakikalık şoklar geçiriyordum kendimce ama alışmaya başlamıştım sanırım. Doğal geliyordu mesela şu an. Sanki yanımdan hiç ayrılmamış gibi...

UMAY 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin