Bölüm Şarkısı: Ceza - Med cezir.
Gördüklerim karşısında o kadar çok utanmıştım ki karşımda çırılçıplak olup üzerlerindeki çarşafla kendilerini kapamaya çalışan iki insana bakıp salak gibi sırıtmıştım. "Ö-özür dilerim" En son bu kadar çok Poyrazın beni iç çamaşırlarımla gördüğünde utanmıştım. "Ben... Yanlışlıkla oldu. G-gerçekten... İsteyerek olmadı... Ben şey..." İki kelimeyi bir araya getiremiyordum resmen. Ah Allah'ım sana geliyorum!
Orasını burasını kapatmaya çalışan kız bir anda "Çık odadan!" diye bağırınca kendime geldim. Ah cazgıra bak! Ben seni kurtarmak için daldım odaya, gördüğüm şu muameleye bak?! Daha fazla karşımdaki görüntüye dayanamayıp odadan çıktım ve sertçe kapıyı kapadım. Kapının karşınsında öylece kala kalıp şoku üzerimden atmaya çalıştım. Ellerimi yanan yanaklarıma koyup sertçe bastırdım. Şoku atlatmak için birkaç kez kafamı sağa sola çevirdim. Bundan sonra asla bir insanı kurtarmaya çalışmayacağım!
Kendime gelince derin bir iç çekip arkamı döndüm. Dönmemle sert bir vücuda çarpamam bir oldu. Bedenim bir iki adım gerileyip kapıya çarparken başımı kaldırıp çarptığım kişiye baktım. Poyrazı görmemle sinir hücrelerimin atağa geçmesi bir oldu. "Ne yapıyorsun ya?"
Aslında ağlanacak halimize gülüp "Alık seni" dedi. Gülerken gözleri küçücük olmuştu ve gerçekten de çok şirindi. Bir anda o şirin halini kafamdan atıp bana dediğini sindirmeye çalıştım. Alık mı? Sersem herif.
"Düzgün konuş benimle, ayrıca senin benim arkamda ne işin var?"
Soruma cevap vermedi, onun yerine yeniden güldü.
Kaşlarımı çatıp sinirle "Gülme!" diye uyardım.
Beni yeniden umursamadı ve merdivenlere doğru yönelip aşağıya inmeye yeltendi. Gerçekten de ben hayatım boyunca bu kadar umursamaz, egoist, düşüncesiz bir insan görmemiştim. Sersem mi desem yoksa pespaye mi bilemedim.
Peşinden gidip bende merdivenlerden aşağıya indim, dümdüz koridorda ilerledikten sonra birlikte salona girdik. Direk çift kişilik koltuğa sinmiş Aslının yanına gidip oturdum. Poyraz da bize kapıyı açan çocuğun yanına oturup "Arda oğlum ikram etsene kızlara bir şey" deyince Aslı benden önce atlayıp "Yok biz hiçbir şey almayalım, biz arabamızı alıp gidelim değil mi Bukre?" diye sordu.
Sesli bir şekilde oflayıp ciddi bir şekilde "Arabam nerede?" diye sordum.
"Keremle konuştum, yoldaymış. Birazdan burada olur" deyince ufakta olsa bir rahatlama yaşadım.
Koltukta arkama yaslanıp Keremin gelmesini bekledim. Salonda kimseden çıt çıkmaması gerçekte çok acayipti. Dördümüzün de üzerinde ölüm sessizliği vardı. Bir anda üst kattan acayip bir kız çığlığı duyunca gülmemek için kendimi tuttum. Hemen elimle ağzımı kapatıp kendimi tutmaya çalıştım. Benim aksime Poyrazın yanında oturan Arda kendini tutamayıp kahkaha attı. O an Poyrazla göz göze gelince utancım iki katına katlandı hemen kafamı çevirip Aslıya baktım. O da benim gibi haklı olarak utanmış olmalıydı ki kıpkırmızı olmuştu. Ah be Aslı ben daha kötü şeylere maruz kaldım!
"Tövbe tövbe" diye bağırıp rahatsız olduğumu dile getirmek istedim.
Arda ayağa kalkıp "Ben şunları bir uyarıyım" dedi ve salondan çıkıp gitti. Poyraz da o gittikten sonra "Ne o çok mu utandın?" diye sordu. Eğik olan başımı kaldırıp önce Aslıya sonra da Poyraza baktım. Sersem herif bana mı sormuştu o soruyu!
Onun bu gevşek tavırlarının aksine gayet ciddi bir şekilde "Haddini aşma" dedim.
Tam ağzını açıp bir şey demek üzereydi ki zil çaldı. Allah'ım lütfen Kerem olsun ve bir an önce evimize gidebilelim. Kapının açılma sesini duyduktan sonra Ardanın ve Keremin seslerini duydum. Daha sonra da ikisi de birlikte salondan içeriye girdiler. Kerem elindeki anahtarı bana uzatıp "Eskisinden daha iyi" dedi. Her ne kadar nankörlük yapmak istemesem de çeneme hakim olamadım. "Üzgünüm ama çok sağ olun diyemeyeceğim" Oturduğum koltuktan kalkıp tam salondan çıkacaktım ki Poyrazın sesiyle olduğum yerde kaldım.
"Dur" Arkamı dönüp bakınca bana doğru geldiğini gördüm. Önüme durup elini uzatınca bende sıktım. "Tanıştığımıza memnun oldum Bukre, bir daha karşılaşmamak üzere" Sendeki beyni kuşa taksak kuş ters uçar be!
Elini daha da var gücümle sıktım. "Duygularımızın karşılıklı olması ne kadar güzel" Elini sertçe bırakıp arkamı döndüm ve koridorda kapıya doğru yürümeye başladım. Tam kapıdan çıkmak üzereydim ki Aslının yanımda olmadığını gördüm. Bugün niye herkes benim sabrımı sınıyor? Allah'ım ne günah işledim de bana bu günü yaşattın! Salona yeniden geri döndüğümde Kerem ve Aslı'yı konuşurken gördüm. Kerem Aslının gözlerinin içine bakarak "Seninle tanıştığıma çok memnun oldum" deyince bizimki de Kerem'e gülümseyerek "Bende" dedi.
Gözlerimi devirdim. "İnanmayacaksınız ama ben tanıştığımıza hiç memnun olmadım."
Aslıyla birlikte salondan çıkarken Poyrazın bağırışını duydum. "Güle güle kırmızı sütyenli" Şeytan diyor; kır ağzını burnunu, vur fırıncı küreğiyle yüzüne yüzüne aklı başına gelsin!
Evden çıktığımızda arabama yöneldim. Aslıda hemen arabayı incelemeye başladı. "Eskisinden daha iyi, daha sağlam görünüyor" dedi. Haklıydı, eskisinden daha iyi gözüküyordu.
Poyraz'dan
Bukre...
Sabaha karşı. Gecenin sabaha en yakın olan zamanı.
Bugün geçirdiğim sıkıcı toplantılar ve gergin olaylardan sonra o iki kızın bize gelip evin içinde olay çıkarmaları aşırı gülmeme sebep olmuştu. Onlar gittikten sonra çocuklarla dayanamayıp kahkaha atmaya başladık.
Hava kararmaya başlayınca çocukların bana bir şeyler anlatmasını umursamadan odama çekildim. İki gündür uykusuzdum ve acilen iyi bir uykuya ihtiyacım vardı. Yatağa kendimi gelişi güzel attıktan sonra gözlerimi kapadım. O ara odanın kapısı açıldı. Gözlerimi açmadan "Çık odadan" diye bağırdım. Kim bilir kimdi?
Bir anda yatakta sol tarafımda bir çöküntü oldu. "Çıkmak istemiyorum" Ebruydu bu. Şirkette benim gibi varislerden biriydi, aynı zamanda da yakın arkadaştık. Tabi aramızda sadece arkadaşlık olduğu söylenemez. Ailemin isteği üzerine Ebruyla aramı her konuda iyi tutmaya çalışıyordum.
Gözlerimi açtığım sırada Ebru üzerindeki tişörtü çıkarmış, çoktan kucağıma oturmuştu bile.
Bukre'den
Salondan televizyon sesleri gelirken kitap okumaya son verdim ve telefonumu elime alıp saate baktım. Gece yarısı olmak üzereydi. Yatağımdan kalkıp çalışma masama doğru yürüdüm. Kitabımı bırakıp yatağıma doğru yürürken camın orada kaldım. Perdeyi çekip sokağa bakmaya başladım. Rüzgâr yüzümü tokatlarken kendimi çok iyi hissettim. Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp verdim. Sonra gözlerimi açıp karşıya bakınca gördüğüm şeyler karşısında zor yutkundum. Karşımızdaki evde yani Poyrazların evinde bir kız vardı, hem de iç çamaşırlarıyla duruyordu. Bu camda daha önce Poyrazı görmüştüm. Büyük bir ihtimal kızın iç çamaşırlarıyla gezindiği oda Poyrazın odasıydı. Peki, kız iç çamaşırlarıyla Poyrazın odasında ne halt yiyordu? İç sesim fesat fesat şeyler söylemeye başlayınca ona hak verdim. Poyraz büyük ihtimal kızla birlikte olmuştu diye düşünürken oda da birden belinde sadece havluyla olan Poyraz belirdi. Birden bir titreme geldi ve tüylerim diken diken oldu. Kimsenin özeli beni ilgilendirmez diyerek perdeyi sertçe çektim ve yatağıma yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bay Sapık [Wattys2016 Kazananı]
Humor#Wattys2016 Koleksiyoncu Edisyonu Kazananlarından birisiyiz! Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi bundan sonra yaşayacaklarıda tesadüf değildi. İzmir onun dönüm noktasıydı. Aşkını, sevdasını, kaybettiklerini bulduğu şehirdi. Hayatı asıl bundan sonra ba...