Medya: Arya (Sarah Ellen)
Bukreden
Cafeden çıktıktan sonra biraz yürümeye karar verdim. Daha sonra makyaj malzemeleri satan bir mağazaya girdim. Birkaç bir şey baktıktan sonra full rujla dolu olan reyon bölümüne geldim. Birkaç ruj denerken liseli bir kızın ağlayarak arkadaşlarıyla konuştuğunu fark ettim. İstem dışı kulak misafiri oldum. Ağlayan kızla sevgilisi kavga etmiş bunun üzerine kız sevgilisine tokat atmış. Bir an kendimi tutamayıp kızların yanına gittim. "Merhaba kızlar, şey... İstem dışı konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. -Ağlayan kıza- Bence sonuna kadar sen haklısın canım. Sonuçta herkese layık olduğu değeri vereceksin, öküze kravat takmanın âlemi yok."Ağlayan kız bir anda sarıldı. Bir an şaşırsam da bende kıza sarıldım. "Teşekkür ederim abla ya... Bunları duymaya ihtiyacım vardı"
Kıza gülümseyip "Aman hiç üzülme. Erkekleri bilmiyor musun? Hepsi puding beyinli." dedim. Daha sonra kızlarla biraz daha konuşup vedalaştım. Alışverişim bitince mağazadan çıktım. Telefonuma mesaj gelince cebimden telefonumu çıkardım.
Kimden: Muşmula Surat Aslı
Kerem'e 'Poyraz Bukre'ye karşı neler hissediyor?' dedim. O da 'Kendisine sorsanıza' dedi. Sonra ben bunu biraz sıkıştırdım. O da 'İyi şeyler işte' diye geçiştirdi. Bu arada saat iki de bizim dersimiz bitiyor. Arya ile 'White Cafe'ye gideceğiz sende gel.
Kime: Muşmula surat Aslı
Ne demek iyi şeyler? Of. Neyse tamam iki de oradayım.
Saatine baktım. Daha birdi. 'Her şey yarı fiyatına' yazısını görünce direk mağazaya girdim. Sonuçta nerede ucuzluk orada kızlar. Neredeyse bir saatte zor çıktım. Eve, kendime, Aslıya bir sürü şey aldım. Mağazadan içeri bir poşetle girdim neredeyse beş poşetle zor çıktım. Saatte iki olmuştu. Kızlarla bulaşacağım cafeye doğru yol aldım. Havalar soğuktu ve üşümeye başlamıştım. Kahretsin ki cafenin nerede olduğunu bilmiyordum? Uzun bir çabadan sonra cafeyi bulmuştum. Tam içeri girecekken çöpten kağıt toplayan çocuk dikkatimi çekti. Çocuğu kırmadan ona yardım etmek istedim. Çocuğun yanına gidip "Merhaba" dedim. Yanağını da öperken eline elli lira koydum. Çocuk ilk şaşırsa da "Ben dilenci değilim abla" dedi. En içten gülümsememle "Kağıt toplamıyor musun?" diye sordu.
Çocuk bir şey diyemedi. Alnını öpüp "Bu para da bir kağıt parçası yakışıklı" dedim. Daha sonra çocuğa el sallayıp cafeye girdim. Masalardan birine oturup Aslıları beklemeye başladım. Telefonum çalınca çantamdan çıkardım. Poyraz mı arıyordu yoksa ben mi yanlış görüyordum."Alo?"
"Kırmızı Sütyenli?" Umarım insanların yanında bana Kırmızı Sütyenli demiyordur.
"Lütfen insan içinde olmadığını söyle"
"Yalnızım"
"Hı, iyi. E... Neden aradın?"
"Attığın mesajı daha yeni okudum. O mesajı sen yazdığına emin misin?"
Kahkaha attım. "Eminim."
"Nerdesin?"
"Cafe oturup Aslıları bekliyorum. Sen?"
"Odamdayım. Toplantıdan yeni çıktım, bir de amcan... Amcanın hiç zaafı var mı?"
"Neden sordun?"
"Hiç... Öyle merak ettim"
"Valla ben bildiğim kadarıyla annesi ve karısı çok sever. Hatta çocuklarına pek değer vermez, karısı onun her şeyidir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bay Sapık [Wattys2016 Kazananı]
Comédie#Wattys2016 Koleksiyoncu Edisyonu Kazananlarından birisiyiz! Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi bundan sonra yaşayacaklarıda tesadüf değildi. İzmir onun dönüm noktasıydı. Aşkını, sevdasını, kaybettiklerini bulduğu şehirdi. Hayatı asıl bundan sonra ba...