Bukreden
Egeyle özellikle bir haftadır aramız daha iyiydi. Poyrazla aramıza mesafe koyalı tam iki ay olmuştu. Nedenini bilmediği bir şekilde işkence çekmiştim. Çekmiştim çekmesine ama iyi olmuştu. Arkadaşlarımla, okulumla, ailemle ilgilenmişti. İlk bir hafta Aslının dırdırından kurtulamamıştım. Pişmanlık duygusunu iliklerime kadar yaşadım. İlk iki hafta o evden sadece Arda ve Keremden başka kimseyi görmedim. Ardayla kapıda karşılaşmıştık. Keremle ile ise Aslı yüzünden karşılaşmıştım. Kerem pek bakmamıştı yüzüme ama olsun.
Üniversite bizim için artık daha verimliydi. Her gün kesintisiz gelir olmuştum okula. Bu sefer Aslı okulu aksatıyordu. Annemle daha çok görüşüyordum. Arya ve Ada ile de aramız çok iyiydi. Alışverişe, sinemaya evde toplanmalar falan gayet iyiydi. Can, Batu ve Egeyle de aramız iyiydi. Özellikle Egeyle! Bir keresinde yemeğe çıkmıştık. Onun dışında da hep okulda yanımdaydı.
Ege ve Arya ile okulun koridorlarında yürürken karşıdan gelen Aslıyla yüzüm güldü. Selamlaştıktan sonra Aslı, bana çaktırmadan eğildi. "Hemen eve gitmemiz gerek" Ne olduğunu hiç anlamamıştım.
Egenin sorusuyla ona döndüm. "Kızlar bir işiniz var mı?"
Yutkundum. "Biz Aslıyla eve gidelim. Saatte iki olmuş, bugün eve gidip adam akıllı temizlik yapalım". Bir şey demelerine izin vermeden Aslıyı da kolundan çekiştirip okuldan çıktım. Arabaya doğru yürürken Aslıya "Neler oluyor anlatacak mısın?" diye sordum.
Arabaya bindiğimizde Aslı hala ağzını açmamıştı. Üniversitenin bahçesinden çıkmıştık. Trafiğe karıştığımızda hala sorumun cevabını bekliyordum.
"Bu gece yemeğe Keremleri çağırdım!"
Arabayı aniden durdurdum. Aslı cama kafasını vururken son anda tutundu. Direksiyonu sıkıyordum bende. Yutkundum. "İyi o-olmuş... Keremler derken sadece... Kerem mi?"
"Hepsi yani... Arda, Anıl, Sinan, Kerem... P-Poyraz... Bukre valla gaza geldim ya" deyip özürler dilemeye başladı.
Direksiyonu sıkan elimi gevşettim. Arkamızdaki arabaların korno sesini duyunca arabayı sürmeye devam ettim. "Tamam Aslı... Hem onlar bizim düşmanımız değil ya... Ne zaman gelecekler?"
"Saat sekizde bizde olurlar... Bukre istemiyorsan iptal edelim"
"Sorun değil Aslı... Markete gidip ihtiyaç birkaç şey alalım. Biz yapalım yemekleri. Ne yapsak acaba?"
Poyrazdan
Karşımda oturan Baran Keskin'e dik dik baktım. Bu adam Bukreden sonra artık iyiden sinirlerimi bozuyordu. "Baran Bey avukatlarınızın da dediği gibi olacak! Bence fazla uzatmayalım"
Kerem de cümleme ekleme yaptı. "Aramızda ki bu dostluğu zedelemek istemeyiz değil mi beyler?"
Baran Bey kısa bir süreliğine hem bana hem de Kereme baktı. "Tabi ki de zedelemek istemeyiz. O zaman aynı fiyatla devam ediyoruz"
Bir anlığına Kereme baktım. "O zaman toplantı bitmiştir!"
Aniden yerimden kalkıp toplantı odasından çıktım. Kendi odama gelirken arkamda ki Keremi fark ettim. Masasının önünde ki tekli koltuklardan birine attım kendimi. Hemen kravatımı çıkardım. Sevmiyordum bu kravatları ama takmak zorundaydım işte. Keremde karşımda ki tekli koltuğa oturdu. "Poyraz akşama yemeğe davetliyiz"
Elimdeki kravatı masaya attım. Yine mi diye düşündüm. Homurdanarak "Hangi şirketle?" diye sordum.
"Şirketle falan değil... Aslılara... Bütün çete"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bay Sapık [Wattys2016 Kazananı]
Humor#Wattys2016 Koleksiyoncu Edisyonu Kazananlarından birisiyiz! Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi bundan sonra yaşayacaklarıda tesadüf değildi. İzmir onun dönüm noktasıydı. Aşkını, sevdasını, kaybettiklerini bulduğu şehirdi. Hayatı asıl bundan sonra ba...