Dabi
Ara sokağa girdiğimizde Kurogirinin oluşturduğu portal oluşmaya başladı. Tam içeri adımımızı atıcaktik ki keskin kırmızı bir tüy yanağımdan teyip geçerek yere saplandı. Hızla alevlerimi ortaya çıkarıp karanlık sokakta biraz ışık saçtığımsa Irenede temkinli bir şekilde o garip şeytan kankası sayesinde karabasanı ortaya çıkardı.
Hızla birden fazla üstüme gelen tüy bıçaklarını yakmak için elimi uzattığımda Irene hızla önüme geçti ve kılıcı ile her birini bana ulaşmasını engelledi. Ancak bu tüy bıçak saldırıları durmadı ve bu sefer her taraftan gelmeye başladı. Irene soğuk kanlılıkla hepsini durdururken katanasını ustalıkla kullanıyordu. Bu zifiri karanlıkta tek bir ışığa gerek duymadan hepsinin yerini zaten biliyormuşçasına engelliyordu.
Bir süre sonra saldırılar kesildiğinde sokağın girişinde bir silüet belirdi. Yavaşça bize yaklaşan kişi sinirlerimi parti boyunca bozan tavuktan başkası değildi. "Ireneden beklediğim gibi." Dedi ve alkışladı. "Gerçekten hepsini durdurabildiğine inanmıyorum!" dediğinde Irenenin kaşları çatıldı.
"Ah doğru ya kolunu keseni durduramadın." diyip katanasını tuttuğu kolunu işaret etti. Hızla arkamda kalan Ireneye baktığımda kolunda açılan yaradan biraz kan aktığını gördüm. Anlık gelen öfke ile mavi alevlerimi ona doğrulttuğumda havaya uçtu ve bir kaç tane daha tüylerinden gönderdi. Onları yakarak engelledikten sonra "Ah evet sen vardın. Irenenin yanında köpek gibi dolaşan çocuk" diyip bakışlarını üstüme dikti.
"Neden onun yanındasın Irene? Yada soruyu düzeltmeme izin ver" dedikten sonra karanlıkta parlayan sarı gözlerini görmemek mümkün değildi. "Neden onların yanındasın? Daha doğru olur." dedi. Sinirimi bozan tavuk yere indi ve kanatlarından gerçekten büyük bir tüy çıkarttı.
"Irene bunları yapmak zorunda değilsin! Hala bir şansın var. Geri dön! Kötülüğün yanında olman sana bir şey kazandırmayacak!" Diye konuştuğunda Irene elbisenin eteklerini kesti ve daha rahat hareket edebilicek bir konuma getirdi. Ardından hızla Hawksa koşmaya başladı.
Katanasını kaldırıp ona savurduğunda elinde tuttuğu o koca tüyle ona karşılık verdi. Ona yardım etmek için tam alevlerimi tekrar ortaya çıkarmıştım ki "Geri dönmek mi?" diye konuşmaya başladı. Kılıcını agresifçe savuruyor ve her durduruluşunda tekrwr deniyordu. "Bana bunları yapan tarafa dönmemi mi istiyorsun?!" Diyip daha güçlü bir şekilde vurdu. Hawks geriye giderken Irene beklemedi ve tekrar saldırdı.
"Bana yapılan herseyi bilmene rağmen hala geri dön mü diyorsun?" Dediğinde birden zihnimde bir ses duydum. "Eğer Ireneyi kaybetmek istemiyorsan onu şimdi durdurmalısın. Şuanda yaşadığı duygu patlaması onun sonu olabilir" diyen tanıdık sesin Rene ait olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ireneye odaklandığımda teninde ortaya çıkan siyah şekilleri fark ettim.
Hızla ayrılmaları için aralarına benliğimi kullanaeak alevlerdem bir duvar çektim ve Ireneyi yakalayıp kollarıma hapsettim. Tüm gücüyle onu bırakmam in çırpınırken dengesizleştiğini gerçekten anladım. Hawks "Gerçekten onu bana mı tercih ediceksin?" dediğinde Irene "Ne demek istiyosun?!" Diye bağırdı.
"Belkide sana olan aşkımı fark edersin ve aşkım sana doğru yolu gösterir!" diye bağırdı. Irene birden durdu ancak tekrar tepinmeye etmeye başladı. "Şimdide daha yeni kavuştuğum duygularımı mı kullanmaya çalışıyorsun? Seni geberticeğim!" diyip daha güçlü bir şekilde kollarından kaçınmaya başladım. Tanrım bu kadın gerektiğinden fazla güçlüydü.
"Seni o adamla gördüğümde kıskanıyorum." dedi birden. Irene aynı anda Hawksa anlamsız bakışlar atmaya başladık. Ah bu itiraf oyunu fazla sürmüştü. Aralarında dalıp "Senin bu aşk itirafın biraz uzadı ve bilirsin." diyip güldüm.
"Hey. Benim kadınıma söylenen bu sözler canımı sıkmaya başladı." dediğimde Irene birden durdu. Tavukta birden dona kaldığında portal açıldı ve içimden Sonunda! diye bağırdım. Ireneyi sürükleyip portala girerken "Adios!" Diyip el salladım.
Portaldan geçip geri döndüğümüzde Ireneyi bıraktım. Bir süre yere baktı ardından yüzünü kaldırdı. "Benim kadınımda ne demek ha?!Diyip üstüme atladı. "Tamam tamam bunu hakettim!" diyerek ellerimi teslim olduğumu belirten bir şekilde havaya kaldırdım. Yakalarımı tutan benden kısa olan kıza bakarken "Gerçekten uğraşılmazsın" dedi ve yakalarımı bıraktı.
"Böyle bir şey demesem o tavuk konuşmayı bırakmayacaktı." dedim ama içimden söylediklerimin gerçek olmasını diliyordum. Irene derin bir nefes alıp kollarını göğsünde birleştirdi. Ona yaklaşıp kolumu attım ve yüzümü yüzüne yaklaştırdım.
Yüzümde bir sırıtışla ona doğru baktım ve "Yoksa benim kadınım olma fikri hoşuna gitmedi mi?" dedim. Irenenin yüzü kızarmaya başladığında "Sapık" diyip geri çekildi. Bu tepkisine gülerken Irenenin kolundan damlayan kanları fark ettim. Yüzüm ciddi bir ifadeye büründü ve "Hadi kolunun icabına bakalım" dedim.
Irene kolunu kaldırıp kısa bir süre yarasına baktı. "Ben halledirim" dediğine diğer kolunu tutup onu çekiştirmeye başladım. Onu odama doğru sürükledim ve odama vardığımızda onu yatağıma oturttum. Ardından masamın çekmecesinde duran bandajları çıkardım.
"Neden odanda bandajlara sahipsin?" diye sorduğunda çekmeceden bir kaç mermeği aramaya devam ettim ve ona yüzümü çevirmeden "Yanıklarımın arasından bazen kan geldiği oluyor. Ne olur ne olmaz odamda bulunduruyorum" diyip ilaçlarla ve bandajlarla ona doğru döndüm.
Yanına gittiğimde yüzünde karamsar bir ifade vardı. "Daha öncede söyledim. Artık acımıyorlar" diyip gülümsedim. Tam ilacı açıp sürecekken birden Irene bana sarıldı. Şokla napıcağımı bilemeden öylece dururken "Bu dünya gerçekten adaletsiz" diye sessizce konuştu.
Bir elimi beline koyarak sarılışına cevap verirken diğer elimi buraya geldiğinden beri epey uzayan saçlarına koydum. Yavaşça saçlarını severken yağmur başladı. Yağmurun eşliğinde Irenenin kulağına fısıldadım. "Bu dünya hem senin hem benim için çok adaletsiz"
Bir süre sonra Irene geri çekildi. Gözlerinin dolduğunu fark ettim. Irene ellerini yüzünü gizlemek için kapattı ve "Hala şu ağlama işine alışamadım. Üstelik çok çirkin oluyorum" dediğinde gülümsedim. Ellerini yüzünden çektim ve yanağıma koydum. "Hmm. O kadar da çirkin değilsin bence" dediğimde Irenenin yüzü kızarmaya başladı.
Irenenin yarası iltihap kapmasın diye istemesemde bu ortamı bozdum ve koluna ilaç sürmeye başladım. İlaçlarla işim bittiğinde kolunu sargı ile sarmaya başladım. Bu sırada ise Irene yakından yüzümü izliyordu. Hatta o kadar yakındı ki heyecandan altıma edeceğimi düşünüyordum.
Koluyla işim bittiğinde yüzümü Irenenin yüzüne doğru kaldırdım. Bir süre öylece bakıştık. Yavaşça yağan yağmurun çıkardığı ses ile dakikalarca öylece bir birimize baktık. Kalbimin gerektiğinden fazla ses çıkardığını ben bile duyuyordum.
Irene "Kalbinde bir sorun var sanırım" dedi ve kıkırdadı ama bakışlarını benden çekmedi. Ne yapacağımı bilemeyerek sırıttım ve elimi yüzüne koydum. "Irene." dedim sessizce. "Seni öpebilir miyim?"
Gözlerini anında kaçırdı ve yüzü dahada kızarmaya başladı. Bir bana birde sağa sola bakıyordu. Ne yapacağını bilemeden kıpırdandı. Ardından kafasını salladı. Daha yarım saat önce birini öldürmek üzere olan bu kadının karşımda bir kediye dönülmesi yüzüme bir gülücük kondurdu.
Ardından dudaklarımı onun küçük dudaklarına bastırdım. Diğer elimide beline yerleştirip onu kendime çektim. Heyecanla gözlerini kapamış Ireneye bir süre baktıktan sonra bende gözlerimi kapadım ve tüm vücudumu saran heyecan ile sevdiğim kızın kendi isteği ile onu öpmeme izin verdiği gerçeği ile mutlu oldum.
Dabiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii. Neler oluyor Dabiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii! Bize açıklar mısınız lütfen! Ah neyse kendi yazdığım bölüme heyecanlandım fjskfjşwflrfnkw. Yorum ve oy atmayı unutmayın!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DABİ X HAWKS X READER |Ateş O Kadar da Korkutucu değil |
FanficDabi x Reader x Hawks (Tamamlandı!) Hiçbir kullanılan resmi yada karakteri kendi yarattıklarım dışında sahiplenmiyorum. Tüm itibar sahiplerinindir. #1 villian #1 quirk #1 himiko