18.Bölüm

636 81 16
                                    

Masaya oturduklarından beri kendini sokmaktan yorgun düşmüştü adeta. Ona imalı imalı bakması her durumda Erkam anlamasa da ona laf atmasından da yorulmuştu.
Etrafa göz attığında herkesin eğlendiğini görmüştü. Masalarda dolaşan kaybedilen veya kazanılan bir sürü para burada sadece kendi diken üstündeydi. Erkam ise Timur'u burada görmekten hoşlanmamıştı.  O adamdan nefret ediyordu. Ama yanında ki Gamze'ye ve kendine olan kıskanç bakışları hoşuna da gitmemiş değildi. Ona hem kumarda hemde aşkta kazandığını göstermek istemişti.

"Ben bir lavaboya gideceğim" diyerek gürültü yüzünden kulağına doğru eğilmişti.

"Dikkatli ol." dedi ona dönüp dudağına bir öpücük bırakarak.

"Korkma kaçmam." diye gülerek kalktı. Lavaboların olduğu yere ilerledi.

Erkam'dan uzak kalmak korkutuyordu onu. Hele ki Timur buradayken. Vücudunun titrediğini hissetti. O adam kendisini fazlası ile korkutuyordu. Kolunun tutulması ile korkuyla birkez daha titredi. Kendini hızla geri çektiğinde karşısında gördüğü yüz ile Korkuda gümbürdeyen kalbi bu sefer heyecandan atmıştı.

"Sen iyimisin?" dedi korku ile gerileyen kadına bakarak. Buraya geldiklerinden beri gergin ve endişeli bir hali olduğu gözünden kaçmamıştı.

"İ-iyiyim. Ben sadece birden yaklaşınca korktum biraz." dedi kekelemesine mani olamamıştı. Ama onu gördüğü an rahatlamıştı.

"Korkutmak istemedim seni güzelim. Gidelim mi? Çok yorgun görünüyorsun."

"Evet yorgunum. Aslında kaç saattir otur otur yoruldum sadece."

"Üzgünüm seni sıkmak istememiştim. Hadi gidelim." dedi onu belinden tutup yavaşca çıkışa ilerletirken.

Arabaya bindiklerinde kemerini taktı. Erkam'da yanına bindiğinde araba yola koyulmuştu. Buraya geldiklerinde kiralamışlardı bu arabayı. Radyoya uzandı. Güzel bir müziğe ihtiyacı vardı.

Çalan müzik ile kafasını pencereye doğru çevirdi. Karanlıkta ilerleyen arabada cama vuran Erkam'ın yüzünü inceledi.  Aslında o kadar mukemmel ve masum görünüyordu. Gerçekten babasının ölümüne nasıl sebep olmuştu? Tek derdi gerçekten para mıydı? Annesinin dediğinin ne kadarı doğruydu? Yoksa altında yatan başka bir neden mi vardı?

Bu soruları sormak için biraz geç kalmadın mı Cemre? Ya da şimdi ne değişti? Avcıyken av mı oldun?Birşey söyleyeyim mi? Aşık oldun sen CEMRE!!!!

Kapa çeneni iç ses! Ben ona aşık falan değilim!!!!

İç sesine çenesini kapatmasını söylesede biliyorduki o her zaman haklıydı. Ona aşık olmaya başlamıştı. Nasıl yada ne zaman olduğunu da bilmiyordu.
Değişen müzik ilişti kulaklarına..

Aa...
Seninle benim , benimle senin aşk hikayemiz çok zorlu,
İki lafla tarif edilmeyen...
Seninle benim , benimle senin aşk hikayemiz çok zorlu,
İki lafla tarif edilmeyen...
Birbirimiz için yaratıldık am aramızda olan koca bir ayrılık

Seninle benim , benimle senin aşk hikayemiz çok zorlu,
İki lafla tarif edilmeyen...

Aaa...
Sana kalbimi verdiğimde, dünyaları aldım sanki
Gölgelerden bile milyonlarca mil uzakta olacağımı bilmeden...
Neden Hüda?* neden gösterdin böyle bir rüyayı bana?
(mutimedyada)

Şarkıda da söylediği gibi onların hikayeleri zorluydu. Yanında çalışan Kenan'ın herkesin yanında Erkam Bey tek kaldıklarında ise ağabay demesi  gibi... Şimdi ona çok yakındı belki ama bir hafta sonra yıldızlardan bile uzak olacaklardı birbirlerine. Bedenen değilse bile ruhen öyle olacaklardı. Ne o Erkam'ı affedecekti ne de Erkam onu affedecekti. O zaman ne yapacaktı? Onunla geçirdiği zamanlar elinde kalan en güzel anılar olacaktı şüphesiz.

Otele geldiklerinden sessizliğini koruyarak kendini banyoya atıp rahatlamaya çalıştı. Bedenini de yorması gerekiyordu ama ruhu yorulmuştu. Daha fazla kalmak istese de banyoda  kendini iyi olmaya zorlayarak yanına aldığı geceliği giyindi. Banyodan çıktığında valizleri toplayan Erkam'a kaşlarını çatarak baktı.

"Neden topluyorsun onları?" dedi merakla. Bir şey mi olmuştu? Korku ile irkildi. Bir şey öğrenmesinden deli gibi korkmuştu.

"Bir hafta sonra önemli bir ihale var. Hazırladığımız dosyada birkaç pürüz çıkmış acilen çıkmamız gerek." dedi cididyetle.

"Tabi işin daha önemli, unutmuşum." dedi üzgünce onunla ne kadar zamanı kalmıştı ki.

"Hayatım" dedi kendi valizine elinde ki son eşyalarını yerleştirtikten sonra Gamze!ye yöneldi. Narin bedenini kendine çekip mahsun yüzünü elleri arasına alıp dudaklarına yavaş ama istekli bir öpücük bıraktı.

"Beni böyle mi kandıracaksın. O etkileyici öpüşlerinle." dedi aslında daha bedenine değen ellerle etkisi altına almıştı.

"Aslında seni kandırdım bile." dedi çapkın bir gülüş atıp geceliğinin açıkta bıraktığı bacağını okşayıp yukarıya doğru yol aldırırken. " Ama sen daha bunu farkında değilsin. dedi muzurca bir gülümseme bahşederken. Bunun genç kadını ne kadar etkilediğini fark edince çapkın gülüşü genişlemişti. "Sana kısaca açıklamam gerekirse. O ihaleyi bugün gördüğün adam alırsa oraya otel yapacak ve tüm o yerdeki insanlar bu soğuk günlerde kapıda kalacak. Eğer ki ben kazanırsam oraya güzel ve mimarisi tamamen sana ait binalar dikeceğim. Hem güzel bir ev yapıp onların dışarda kalmasını engellemiş olacağım Hemde vicdanımı rahatlata bilmeyi umacağım."

"Vicdanın mı?" dedi merakla havalanan kaşları ile.

"Evet güzelim. Bunu sana Türkiye'ye dönünce anlatmak istiyorum. Şimdi " dedi elini daha yukarı çıkartıp onu tekrar okşamaya başlarken.

Üzerindeki gecelik yine yerle bir olurken Onunda elleri Erkam'ın gömleğinin düğmelerine gitmişti. Yavaşca düğmeleri çözerken dudakları hırsla birleşmişti. O andan itibaren Aklındaki Herşey gitmiş yerini şehvete ve arzuya bırakmıştı. Yatağa uzanırken bu sefer üste kendisi geçip bütün hakimiyeti ele almıştı.

Hep o kendisinin üzerinde hakimiyet kuracak değildi değil mi?

....

Erkam ile geldikleri eve baktı. Yutkunması gerekiyordu ama bir türlü bunu başaramıyordu. Boğazında ki yumru yok olamıyordu. Gözleri dolmuş kendini yere bırakıp ağlamak veya yanında ki adamın göğüsünü yumruklayarak bağır çağır ağlamak istiyordu.

Hayat ne garipti. Yıllar önce bir gece yarısı yanındaki adam yüzünden ağlayarak ayrıldığı bu eve şimdi yine bu adam sayesinde geliyordu. Kendine iyi olamaya yönelik teskinlerde bulundu. Elleri titremeye başlarken dudaklarının içini dişlerinin arasına alarak kemirmeye başladı. Ellerinin titremesini durdurmak için elindeki çantanın kurpunu sıkı sıkıya kavramıştı.
Bahçeye çevirdiğinde gözlerini anılar bir bir uçuşmuştu etrafında.

Babası küçük bedenini havalandırıp etrafında birkaç tur atarken küçük kız kahkahalarla gülüyordu. Babasına daha hızlı diye bağırırken kollarını iki yana açıp kendini rüzgarın kollarına bırakmıştı adeta.

Babası onu yere bıraktığında hızla koşmaya başlamıştı. Gülerek koşan kıza baktı genç kadın. İşte o Cemre'ydi.

"Hızlı koşma Cemre düşeceksin.' diye bağıran babasına bakmadan koşarken bağırarak cevap verdi küçük Cemre.

"Eğer düşmekten korkarsam. Nasıl özgürce koşabilirim baba! "

Küçük kızına gururla baktı babası. O büyüyünce öyle bir kız olacaktı ki. Tüm herkesi kendine hayran bırakacaktı.

Bazen düşmekten korkarız. Küçük Cemre'ninde dediği gibi eğer düşmekten korkarsak nasıl özgürce koşarız.

Hayat her an bize çelme takmak için an kollar. Düşmekten korkarsan korkak olursun. Düşmek bizi güçsüz kılmaz. Aksine düşmek bizi hayatta tutar. Sen düştüğünde yeniden ayağa kalkabiliyorsan hayat her zaman kaybeder senin karşında. Bir sonraki adımını daha sağlam atmanı sağlar.

Düşmekten korkma düşmek için koş... Bırak yara olsun dizlerin.... Yaraların seni sen yapar. Bırak yanlışların olsun. O yanlışlar aslında seni doğruya götürecek altın anahtardır...

...

Sen Kırıkları (Kırık Kalpler Serisi )  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin