2- Garip bir sohbet

319 39 64
                                    

(Bu ending'i gördükçe gülesim geliyor. Umarım sizide gülümsetir.)

Yakından daha da yakışıklı olduğu bir gerçekti. Sert yüz ifadeleri yapılı vücuda tam yakışır bir haldeydi. Boyumdan büyük bir işe kalkışmıştım. Şu ana kadar bir erkekle bu anlamda bir ilgim olmamıştı. Bu konuda pek bir deneyimim yoktu. Bir erkeğin nasıl ilgisini çekebilirdim bilmiyordum. Fakat genede bu olaya direk bodoslama dalmıştım.

    O bana bakıyor. Ben ona bakıyordum. Açıkcası bu tuhaftı. Belki 1 dakika bile olmuştu.  Onun konuşmayı ilk başlatmaya niyeti yoktu. Bu belliydi. O zaman çare bendeydi.

    Tüm cesaretimle söyleyeceğim kelimeyi aklımda seçtim. Son birkez daha bir nefes alarak ağzımı açtım.

"Merhaba."

    Gayet mantıklı bir kelimeydi. Sohbet başlatmak için idealdi. Sesim titrememiş ve kekelememiştim. Kesinlikle mükemmel gidiyordum.

    Yüz ifadesi birazcık gevşemiş gibiydi. Anlamsızca bakan ifade yerine suratına belli belirsiz bir sırıtma yerleşmişti. Nedenini pek anlayamamıştım.

"Merhaba."

     Sesi de erkeksi ve toktu. Şu ana kadar bir tane bile eksi yönü yoktu. Çok şanslıydı. Tanrı tarafından özenle yaratılmış gibiydi.  Ya da beynim bana bir oyun oynuyordu ki bana o bu kadar mükemmel geliyordu.

    Evet, artık hızlanmalıydım. Uzunca bir düşünmek yerine hızlıca konuşmalıydım. Aklıma gelen ilk cümle ağzımdan çıkıverdi.

"Sen ah pardon yani siz buralı mısınız?"

     Ah daha ilk baştan yakın bir uslüp kullanmıştım ama çokta büyük bir sorun olacağını zannetmezdim.

"Hayır, değilim."

"Bende öyle düşünmüştüm. Siz nereliydiniz?"

    Yaslandığı yerden doğrularak bana bi adım yaklaştı. "Hanımefendi nereli olduğum pek önemli değil. Sizden asıl konuya gelmenizi rica edebilir miyim?"

    Düşündüğümden daha kibardı. Gerçi öyle olmak zorundaydı. Bir asker olarak özellikle de yabancı bir asker olarak bir kadına saygısız davranması toplum içerisinde kabul edilemezdi.

     Şu suratındaki bitkin ifadeyi silse daha rahat bir sohbet olabilirdi. Yavaşça o heyecanım sönüyordu. Bu iyiydi. Fakat ben ne cevap verecektim ki? Amacım sadece onla konuşmaktı. Sanırım bunu söylemeliydim.

"Sadece konuşmak istemiştim. Başka birşey yok."

     Ağzı alayla kıvrıldığında işte o rezil olacağım anın geldiğini anlamıştım.

"Sadece konuşmak mı? Anladım. Bu kadar konuşmak yeterlidir. Size iyi günler dilerim."

    Birşey bile söylememe izin vermeden arkasını dönüp yürümeye başlamıştı. Tuhaf biriydi. Sanki aklından geçenler ile söyledikleri farklıydı. Yüzü kendi dışındaki herkesi küçümser bir havadaydı fakat sözleri buna zıt olarak saygılı ve kibardı. Onun kafasında neler döndüğünü çok merak ediyordum.

    Şu an önümde yürüyordu ve ben daha ismini bile öğrenememiştim. Belki de onu bir daha asla göremeyecektim. Pişman olmaya niyetim yoktu. Rezil olmayı çoktan göze almıştım.

    Arkasından yürüyüp ani bir hareketle kolundan yakaladım. Sertçe kolunu geri çekip arkasını gördü. Tekrardan beni görmesiyle dışarıya sıkıntıyla geri nefes verdi.

"Benden ne istiyorsunuz?"

"Ben... ben isminizi bilmek istiyorum."

"Sasuke. Uchiha Sasuke. Bu kadar yeterli mi?"

Özgür Ruh -Sasusaku-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin