~12~

3 1 0
                                    


Keyifli okumalar...




Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar hep. Şu zamana kadar hiç düşünmemiştim neden diye. Fakat şimdi anlıyorum. Aşktan bahsediliyormuş hep. Aşk bir var, bir yok. Bir gün deli divane aşık olduğun insandan gün geliyor iliklerine kadar nefret ediyorsun. Belki içinde bir yerlerde hâlâ onu seven bir parça var ama istemiyorsun onu. İçindeki nefret yüzünden onu kalbinden söküp atmak istiyorsun. Ben de işte tam olarak bu noktadayım.

Rüzgar'ı çok seviyorum ancak içimde hiç heves kalmadı. Her ne kadar seversem seveyim çocuğumun ölümüne sebep olan adamın yüzüne bakamıyorum.

...

"Yazdığım ilacı sabah akşam tok karnına için. Öksürüğünüze iyi gelecektir."

Hastanın odadan çıkması ile birlikte telefonumun çalması bir oldu. Ekrana baktığımda Rüzgar'ın aradığını gördüm. Telefonu meşgule atıp sessize aldım. Bitmişti her şey. Boşanmıştık ve 4 ay geçmişti. Ancak her gün beni aramaya devam ediyordu. İkimiz için de zor bir süreçti ama Rüzgar bittiğini kabullenmiyordu. Kabullenmek istemiyordu.

Ben ise yeni bir sayfa açmıştım hayatımda. Mesleğime geri dönmüştüm. Aynı zamanda da çocuğumu kaybettiğim gün gördüğüm adamı araştırıyordum. İçimde onun Burak olduğuna dair çok güçlü bir his var ve bunu herkese kanıtlayacağım.

Odamın kapısının açılması ile gözlerim kapıya döndü. Gelen Defneydi. Gözlerim onu bulduğunda hoş geldin dercesine gülümsedim. O da bana karşılık olarak gülümseyip karşımdaki koltuğa oturdu.

"Ee gün nasıl geçiyor?"

Sorduğu soruya karşılık sıkıldığımı oldukça belli eden bir nefes verdim.

"Sıkıcı. Tek bir vaka bile yok. Ameliyat yok. Boş bir gün. Sen nasılsın? Sende var mı bir aksiyon?"

O da benimle aynı durumda olduğunu belli edercesine kafasını iki yana salladı. Bir şeyler söylemek istiyor ancak söyleyemiyor gibi rahatsızdı.

"Ne oldu Defne söyle. Kıvranıp duruyorsun."

Benim onu anlamam ile bana dönüp minnetle gözlerime baktı.

"Ya bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama..."

Duraksadı ve derin bir nefes aldı. Ben ise kaşlarımı çatmış söyleyeceği şeyi dinliyordum.

"Gizem ben dün Rüzgar'ı gördüm. Efe ile Rüzgarın yanına uğradık. Gizem, koskoca adam erimiş bitmiş resmen. Kilo vermiş, dağılmış, perişan halde. Sürekli seni arıyor konuşmak istiyor. Bak sana kesinlikle onunla tekrar birlikte ol demiyorum ama en azından arkadaş olarak bir şans versen veya bir kere dinles-"

İstemiyordum. Kesinlikle daha fazla bu saçmalıkları dinlemek istemiyordum.

"Hayır! Defne o adam yüzünden benim çocuğum öldü. Benim çocuğum sırf onun saçma sapan kıskançlığı yüzünden öldü farkında mısın? Ne şansından bahsediyorsun sen?"

Benim gözlerim hafiften dolmaya başlarken o da çekingen bir şekilde konuşmaya başladı.

"Gizem haklısın. Sonuna kadar haklısın ama ben artık Rüzgar'ın sağlığından endişe ediyorum. Psikolojik olarak çökmüş durumda. Eve kapattı kendini aylardır. Şirketteki işlerini Efe halletmeye çalışıyor. Nereye kadar peki? Bana anlatmıştın ya hani lise bittiğinde Rüzgar senden ayrılınca defalarca intihar etmeye çalıştığını. Onu çok sevdiğin içindi değil mi?"

Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamazken hafifçe başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladım.

"Gizem, benim sana söylemek istediğim şu; Rüzgar seni, senin onu o zamanlar sevdiğinden daha az sevmiyor. Dikkat et aynı şeyleri o yaşamaya kalkmasın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Varmış Bir YokmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin