⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 16/1

35.7K 1.8K 330
                                    

-16/1-

❝Lâl

Boynumdaki kısmi uyuşmanın verdiği savunmasız hissettiren bir acıyla yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım. Kendime geldiğimde karanlık sayılabilecek loş bir odadaydım. Hiçbir eşya, hiçbir şey yoktu. Duvarları bile kapkaraydı. Canım yanarken duvara tutunup usulca ayağa kalktım ve büyük odada ilerledim. Kapıya uzandığımde kilitli olduğunu görmem şaşırtmamıştı.

Kaçırılmıştım.

Normal bir insanın panikleyip delirebileceği bir durumdaydım ama benim üstümde inanılmaz bir sakinlik vardı. Bu önermeye göre ya normal değildim ya da insan. Ya da belki beni şaşırtan bir şey yoktu ortada. Kapıyı tıklattım sakince. "Kimsiniz siz? Cevap verin!" Kapının ardında biri olduğuna emindim ama bir yanıt alamıyordum. "Kimsiniz diyorum? Cevap versenize!"

Kalın bir erkek sesi saniyeler sonra karşılık verdi. "Lâl Hanım, endişelenmeyin. Başkan birazdan sizi görecek."

Sağ elimi alnıma dayadım ve ofladım. Valentino'ya ulaşmam gerekiyordu. Yokluğumu fark edip endişelenmesini istemiyordum. Kilidin açılma sesiyle geriledim ve kapının açılmasını bekledim. Kısa bir süre sonra adamlarının içeri buyur ettiği adam tüm azametiyle karşımdaydı. Uzun boylu, yapılı ve kır saçlı bu adama dümdüz baktım. O benden daha şaşkın görünüyordu. Hâl ve tavırlarımdan burada bulunduğum için rahatsızlık duyduğum açıktı. "Benim burada ne işim var?"

İmalı bakışları beni süzerken "Sence?" sözüyle sorumun yanıtını tahmin gücüme bıraktı.

"Neden peşimdesin?"

"Bunun sebebini biliyorsun."

Gözlerimi kesintisiz bir biçimde ona dikmiştim. Bu bir meydan okumaydı. Sanki ilk gözlerini kaçıran kaybedecekmiş gibi bir gerilim vardı. "Beni serbest bırak."

"Benim kim olduğumu biliyor musun?"

İğneleyici bir ses tonuyla tükürürcesine cevap verdim. "Başkan."

Onaylarcasına başını sallarken beni tebrik eder gibi bakışları kibirliydi. "Doğru. Ben ne kadar istersem o kadar kalır, ne zaman istersem o zaman gidersin."

Etrafı aşağılarcasına incelerken bakışlarım odayı arşınladı. "Neresi burası? Sağır odalarından biri mi?"

"Bizi kimsenin bulamayacağı yerlerimden sadece biri." Şimdi meydan okuma sırası onda gibiydi.

Bana bir adım daha geldiğinde "Yaklaşma bana." dedim. Bağırmaktan çok uzak ama son derece gergin bir ses tonuyla söylemiştim bunu. "Bir adım daha yaklaşma. Herkesin başkanı olabilirsin ama benim için hiçbir şey değilsin, benim sahibim değilsin anlıyor musun?" Arkama dönüp onunla göz temasından kaçındım. "Uzak dur benden."

"Ben senin babanım."

Tıksırırcasına alayla gülmeye yakın bir ses çıkardım. "Komik olma. Sen hiçbir zaman benim babam olmadın, bunu ikimiz de biliyoruz. En azından burada baş başayken birbirimize oynamayalım. Herkesin içinde yeterince oynamış Ken hem de."

"Ne işin var burada Lâl? Evde olman gerekirken-"

"Orası benim evim değil, dolayısıyla orada olmam gerekmiyor." Bakışlarımı nefretle ona diktim. "Peşime adamlarını takıp beni bulman hiçbir işe yaramayacak. Eve dönmeyeceğim."

Alayla güldü karşımdaki adam. "Seni aramak mı?" dedi yalnızca. Başını iki yana sallarken kibirli gözleri yine beni buldu. "Eğer seni bulmak isteseydim sen daha kaçmadan bulurdum. Seni arattığım falan yok, nasılsa eve döneceksin. Benden tavsiye, süreci daha fazla geciktirmeden eve dönmen. Vural daha fazla öfkelenmeden geri dönersen kendine en büyük iyiliği yaparsın." Sözlerinde müdahale etmeyeceğini bildiğim hâlde gizli bir tehdit sezmiştim. Hani şu uyarı maiyetindeki tehditlerden. Madem benim peşimde değildi, burada ne işi vardı ve beni neden ayağına kadar getirmişti? Anlamıyordum. Sanki bu soruların yanıtını aradığımı fark etmiş gibi ekledi. "Buraya senin için değil, tehlikeli bir uyuşturucu kartelinin izini sürmek için geldim. Burada olduğuna dair bir istihbarat ulaştı, onu ararken karşıma sen çıktın. Bu yüzden gelişime fazla bir anlam yükleme."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღKİTAP OLDU!ღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin