Tarih boyunca uluslar sürekli kendi yaşadıkları coğrafyaya özgü bir canlıyı veya hayali bir yaratığı fiziksel özelliklerinden veya davranışlarından dolayı kendilere yakın hissedip sempati beslemişlerdir. Her ırkın kendisini temsil ettiğini düşündüğü bir canlı vardır. Bu Fransızlar için horoz, Çinliler için ejderha, Ruslar için Ayı, İngilizler için aslan, Avustralya için kanguru, Amerikalılar için kartal ve Türkler için ise gökbörüdür.(bozkurt) Bazense bu canlılar, Türk ulusunda olduğu gibi seçilmek yerine kendileri seçim yapabilir. Türk budununun yüzyıllardır sembolü olan Gökbörü, Ergenekon'dan çıkış yolu ararken ilk kez karşımıza çıkıp bize yol gösterdiğinden beri her göçümüzde, savaşımızda, yasımızda, toyumuzda yanımızda oldu. Gökbörü, neredeyse zamanın kendisi kadar uzun olan hayatı boyunca Turan inancı olan Türk sayısı arttıkça gücüne güç kattı. Ancak bu sayı azaldıkça, o da ihtiyarlayıp elden ayaktan düşmeye başlamıştı. Bırakın Turan inancını, Türklük bilincinin bile giderek zorlamalar ve kasti karşı eğitimlerle günden güne solduğu içinde bulunduğumuz son çeyrek asırda o da varoluş mücadelesi vermeye başladı. Ve maalesef bu mücadele her geçen gün onun ve tabi bizlerin aksimize ilerlemekte... Bu kitapta yaklaşık 3.5 metre boyu ve 450 kilo ağırlığı ile dev bir bozkurt olan Gökbörü'nün hayatı, kendisinin bakış açısıyla tüm artı ve eksikleriyle işlenildi.
11 parts