İyi okumalar!
Duyduğumuz cümleler ile şaşkınlığımızı gizleyemiyorduk. Aynı anda ses çıkarmayalım diye elimizi ağzımıza kapatmıştık. Konuşmalar hala devam ediyor biz ise ses çıkarmamaya çalışarak onları dinliyorduk. Ege lafa atlayıp "Kimden bahsediyorsun sabahtan beri, söyle ona göre davranalım." dedi.
Oğuz ise "mühendislik okuyorum ya ben. Bir kız var içim içimi yiyor." dedi. O an Oğuz'un bir kızdan hoşlandığını öğrenmiştik. "Ay bizim ki aşık mı olmuş?" dedi Kaan ardından "öyle birini ben de çok iyi tanıyorum." diye söylendi.
Daha fazla dayanamayarak "kimi tanıyormuşsun sen?" dedim. Oğuz hemen atlayarak "her şeyi duydunuz mu?" dedi merakla.
"Hayır, neyi duymamız gerekiyormuş?" şaşkınlıkla hemen İzem'e baktım. Sonuçta bizi ilgilendirmeyen bir şeyi duymuştuk ve bunu belli edemezdik.
"Kızlar, bize gelir misiniz? Bunlar bana yardımcı olamıyor hem siz bu işerden daha iyi anlarsınız"
İzem bana baktı, kafamı sallayınca ikimizde balkondan çıkıp Kaanlara gittik. Kapıyı çalmak üzereyken Ege kapıyı açtı. "Selam" dedi pek üzerime alamadım çünkü sadece İzem'e bakıyordu. Ege kenara çekilirken içeri girdik. "Balkondalar." dedi Atakan.
Balkona vardığımızda Oğuz sigarasını yakmış kederli bir şekilde oturuyordu. Ağzından sigarasını alıp küllüğe bastırdım "Oğuz ne bu keder birde ağzına sigara koymuş. Hayır yani 'batsın bu dünya' şarkısını aç tam olsun." dedim.
"Kızlar, ben aşk acısı çekiyorum galiba. Nasıl anlayabilirim, ne hissettiğimi bilmiyorum."
"Bana hiç bakma, ben bu işlerden hiç anlamam. Uzağım bu konulara üzgünüm." dedim dudağımı büzerek. "Ben bu konuda iyi değilim ama İzem yardımcı olmayı seviyor." diye ekledim sonra bakışlarını yanımda duran İzem'e çevirdi.
"Tam olarak ne oldu, niye bu haldesin Oğuz?"
İzem'in sorusu ile Oğuz konuşmaya başladı. "Aynı sınıftayız adı Tuğçe. İlk gördüğüm an kalbim atmaya başladı." araya girmiş bulunarak "bu ilk görüşte aşk mı?" dedim. Oğuz kafasını sallayıp devam etti. "Sonra işte onu her gördüğümde beni heyecan bastı ama kız aşkla falan uğraşmıyor gibi." dedi.
Hem dinliyor hem de Oğuz'un böyle hissetmesine üzülüyordum. İzem konuşmaya başladığında hepimiz ona dikkat kesildik. "Oğuz anlattıklarını çok iyi dinledim ve buradan çıkardığım sadece senin düşüncenin böyle olması yani kızla bir muhabbete girmemişsin bile sadece dışarıdan öyle durduğu için böyle düşünüyorsun. Mesela en yakınımızdan örnek vermem gerekirse Sera da öyle. Dışarıdan çok sert, aşk ile ilgilenmiyor ama kalbi yumuşacık. İnsanları dışarıdan yargılamaman gerek. Sana tavsiyem Tuğçe ile sohbet etmeye çalış daha iyi anlarsın ne düşündüğünü ve ona göre davranırsın."
Kafamı sallayıp İzem'i onaylayarak "haklı şu haline bak ortada bir şey yok aşk acısı çekiyorsun Oğuz." dedim.
"Hadi dışarı çıkalım. Kafasını dağıtalım şunun." dedi Ege.
İzem onaylayınca bende ayak uydurdum. Zaten üzerimizde eşofman ve tişört olduğu için değiştirme gereği duymamıştık.
Hepimiz evden çıkarken "Gizem nerede?" diye sordum. Ege cevap vererek "bölümden arkadaşları ile birlikte." dedi.
Evden çıkıp yola koyulmuştuk. Hafif rüzgar yüzümüze çarpıyordu biz ise insanları takmadan kahkaha atarak yürüyorduk. Ortada bir şey olmasa bile Oğuz bizi güldürüp duruyordu. Daha deminki Oğuz yoktu ortalıkta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYMENALOUS
Teen FictionYa hayatın bize verdikleri ile geçinmeliydik ya da bize veremediklerinin peşine düşmemiz gerekiyordu. İki yakın arkadaş ve onları bekleyen yeni bir hayat. Peki, bu yeni hayata ayak uydurabilecekler mi?