İyi okumalar!✨
Sabahın bu saatinde karşımda Tuğçe'yi görmeyi beklemiyordum. "Sizin amacınız ne, sevgilim ile aramı bozmak mı?" kaşlarım çatılırken kolundan tutup içeri çektim. "Gel şuraya Oğuz duyup üzülmesin."
Arkamı döndüğümde Sera'nın bizi izlediğini fark ettim "ne dediğini kulağın duyuyor mu Tuğçe?" dedi.
Ardından bende "bunlar nasıl sözler ya kendine gel." dedim. Hep birlikte salona ilerlerken "ben seçim yapmasını istedim beni bile seçmedi. Siz kimsinizki sevgilisi varken bu sorumu cevapsız bırakıyor.""Tuğçe bir şey demek istemiyoruz ama farkındaysan ikimizinde sevgilisi var ve Oğuz bizim için kardeşimiz gibi bunu istemen bile saçmalık." ben bunu söylerken Tuğçe elini kaldırdığında Sera hemen atlayarak "sakın deneme bile. Biliyor musun Oğuz'a çok üzülüyorum senin gibi biriyle sevgili diye." dedi. Bu sefer Tuğçe'ye söz hakkı vermeden ben konuştum "bu olanlar aramızda kalacak Oğuz'a söylemeyeceğiz ama bir daha bu sebepten dolayı sakın evimize gelme."
Tuğçe hızlı adımlarla salondan çıkarken sinirlerime hakim olamayıp balkona çıktım. Kapının sesi gelince evden tamamen gittiğini anlamıştım. Hava soğuk olsa bile balkonda duruyordum ardımdan da Sera yanıma gelmişti. "Bu kız kafayı yemiş. Bizimde sevgilimiz var ama kıskanmıyoruz." dedim. "Sorma ya sabah sabah ne yaşadık öyle."
"Ne yaşamışsınız?"
Yan balkondan Atakan'ın sesi gelince birbirimizin yüzüne bakakalmıştık. "Tonks yatağıma işemiş." dedim aniden. Atakan gülerek "inanayım bari." deyince "aramızda bak." dedim emindim çünkü sigara kokusundan bayadır buradaydı. "Ağzım kapalı."
İçeri girip hazırlanmaya başladık.Sera'nın Ağzından
Odama geçip saçlarımı topladım ardından hafif bir makyaj yapıp ardından üstüme açık kot ve beyaz boğazlı kazak giyinip saçımı alttan toplayarak odadan çıktım. İzem'in hazırlanması daha bitmediği için Tonks'un maması ve suyunu ben halletmiştim. İzem'e seslenerek "ben Kaan'ın yanına gidiyorum şimdi dövmelerini kapatmaya falan çalışır." dedim.
Evden çıkıp Kaanların kapısını çaldım. Ege açınca "selam" dedim ardımdan "gelsene bizimki içeride ne giyinsem diye düşünüyor." dedi. Gülerek içeri geçtiğimde direk Kaan'ın odasına girmiştim altında siyah bir pantolon üstü çıplaktı ben duvara yaslanıp onu izlerken onun benim geldiğimden haberi bile yoktu. "Bak o dövme gözükecek." dediğimde bana döndü yanıma ilerlerken "beni mi izliyorsun sen?" kafamı salladım "bence izlemene gerek söylesen yeter."
"Pislik yapma Kaan." dedim onu iterken "sana kıyafet seçmeye geldim." dolabına ilerlerken önünde durdum birkaç dakika sonra "bak bu iyiymiş" diyerek aldığım kazağı Kaan'a fırlattım diğer dövmeleri çok umursamasam bile boynundaki dövme gözükmeliydi.
Bunları yapmasına karşılık ona "seni seviyorum." dedim. "Başımıza taş mı düşecek acaba." Kaan bunu söyleyince kaşlarımı çatıp "senin de bana seni seviyorum demen gerekirdi. Bir daha zor duyarsın." dedim. "Bunu dile getirmeme gerek var mı?" diye bana yaklaşınca odaya dalan Oğuz yüzünden Kaan'ı itelemiş yatağa düşmesine sebep olmuştum. "Senden hızlısı nerede acaba Sera. Bizim evde böyle şeyler yapılmıyor. Gidin sizin evde cilveleşin." diyerek güldüğünde Oğuz'un peşine çoktan düşmüştüm. "Ya Oğuz gel buraya."
Salona girdiğimde izem'in geldiğini yeni fark etmiştim. Oğuz, İzem'in arkasına geçtiğinde zil çalmıştı. Ege "ben bakarım" deyince ben İzem'in arkasında duran Oğuz'un saçlarına yapışmıştım "ama böyle olmaz ben arada kaldım." İzem ikimiz arasından çekilmiş "sarılın, barışın hadi!" diyerek ikimizin omzunu koluyla sarmış üçlü sarılmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYMENALOUS
Teen FictionYa hayatın bize verdikleri ile geçinmeliydik ya da bize veremediklerinin peşine düşmemiz gerekiyordu. İki yakın arkadaş ve onları bekleyen yeni bir hayat. Peki, bu yeni hayata ayak uydurabilecekler mi?