27.BÖLÜM

15 0 0
                                    

İyi Okumalar Dilerim !

Zaman hızlı geçiyordu, dersler her zaman yoğun olduğu için zaman durmuş gibi hissettiriyordu insana ama bugün farklıydı. Kaan'ın üzerime verdiği kapüşonlusundan gelen kokular yüzünden sürekli omuz kısmını koklayıp duruyordum. "Evet arkadaşlar, dersimiz burada bitmiştir." dedi, hoca kucağına aldığı kitaplar ile çıkarken. Arka tarafta oturuyorduk bu yüzden sadece ikimiz ve hemen önümüzde oturan sevgililer vardı. Kaan'a döndüm "ne kullanıyorsun sen? Çözemedim."

Ani sorumla şaşırmıştı. "Kendin öğren." dedi, omuz silkti ardından. Eşyalarımızı toplayıp sınıftan çıkarken kolunu omuzuma atmıştı. Birkaç kız buraya bakarken yüzümü Kaan'a doğru çevirdim, elinde duran telefonundaydı dikkati. Fakülteden çıkıp her zaman takıldığımız kafeye gidiyorduk. Hepimizin fakültesi birbirine yakın değildi ama ortak yer olarak burayı belirlemiştik ve sürekli burada takılıyorduk. Kafeye adım atar atmaz köşede duran masaya baktık; Ege, İzem, Oğuz ve Atakan birde tanımadığım kızılımsı bir kız masada oturuyordu.

"Hah! Bizimkiler de geldi." diyerek hepsinin bize dönmesini sağladı Oğuz. Hemen İzem'in yanında duran boş sandalyeye oturdum. "Naber?" diye sordu. "Yorgun, bu kız kim?" eğilerek fısıldadım kulağına. "Oğuz'un arkadaşıymış ama niye burada bir fikrim yok." cevap verdiğinde kıza döndüm, bize bakıyordu "merhaba, ben Naz." yüzüne gülümseme yerleştirdi.

"Sera."

"Naz benim küçüklük arkadaşım. Normalde Muğla'da okuyor, ziyaret etmek istemiş beni." şimdi aydınlanmıştık hepimiz. Dakikaların ardından siparişlerimizi vermiş sohbet etmeye başlamıştık. "Hangi bölümü okuyorsun, hiç soramadık." dedi Ege. İzem onun yüzüne bakıp kafasını salladı ardından kızı dinledi. "Okul öncesi öğretmenliği." İzem hemen yüzüme bakıp "Sera'nın lisede okuduğu bölüm." demişti. "Neden bölümden devam etmedin?" gözlerim kızı bulduğunda cevapladım. "Çocuk eğitmek, temelini oluşturmak güzel şeyler ama pek bana göre değil gibi."

"Lisede staj yaparken bu bölümden gitmek istediğimi anlamıştım bende." gelen bildirim ile dikkatim dağıldığında masada duran telefonumu elime aldım. Kaan atmıştı, bakışlarımı ona çevirdiğimde çoktan bana baktığını anladım. Kaşlarını kaldırdığında kafamı salladım. "Bizim işimiz var." diyerek kalktı Kaan ardından ben kalkarak montumu giyindim. "Ne işiniz var?" Oğuz kaşlarını kaldırarak sorduğunda "sana ne Oğuz!" demiştim dalga geçercesine. Kaan'ın uzattığı elini tutttum."Görüşürüz." dedikten sonra kafeden çıkmıştık. "Gerçekten ya, ne işimiz var?" sordum Kaan'a. Bana doğru eğildiğinde "baş başa kalacağız biraz." demişti. Haklıydı çünkü hiç tek kalamıyorduk dersler haricinde. "Tamam."

Dakikalar sonunda benim isteğim ile eve geldiğimizde Kaan'ın anahtarlarını çıkarmasını bekliyorduk. "Yalnız kalalım dedim ama sen bizi eve getiriyorsun Sera." sırtını sıvazladım. "Seni eve atıyorum işte fena mı?" diye sordum. "Dalga geçiyor birde benimle." eve girdiğimizde hemen odasına çekilmiştik. Montumu çıkardığımda hafiflemiş gibi hissediyordum. Kaan çoktan yatağına oturduğunda bende yanına oturdum. "Ne yapmak istersin?" diye sordu.

"Öylece sarılıp sohbet bile edebiliriz." dedim sakince. "Bana uyar." deyip bacaklarıma uzandı. Odası sıcak olduğundan onun verdiği kapüşonluyu çıkarıp kenara koydum. "İkinci dövmen nerede?" diye sordum bir taraftan parmaklarım yüzünde geziniyordu. "Göstermemi ister misin?" kafamı salladım. Kafasını bacaklarımdan kaldırdı. Üstünde bulunan kazağını çıkardığında görmüştüm dövmesini. Dokundum, sanki dokunsam hissedecekmiş gibi.

Gözlerim bu sefer yüzüne baktığında "çok güzel." demekle yetinmiştim. Elindeki telefondan gösterdiği resme baktım. Omuzunda kendisi gibi açık kumral saçlara sahip gri gözlü bir çocuk duruyordu, ellerini kanat yapıyormuş gibi açmıştı. Hemen vücudundaki dövmeye baktım bu resmin sadece çizgilerle yapılmış, anımsatan bir dövmeydi. "Küçük kardeşim vardı ama bir kaza sonucu vefat etti." dedi.

HYMENALOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin