İyi okumalar!
"Hey benim bırak."
Hızlıca bileğimi bırakıp oturarak konuşmaya başladı."Çok pardon bir anlık refleksle oldu çok acıttım mı?"
Sırf hep beraber kahvaltı edelim diye kaldırmak istemiştim ama zararlı yine ben çıkmıştım.Bilerek yapmadığını anlayınca bileğimi ovuşturarak "Tamam önemli değil geçti gitti bile hadi bizi bekliyorlar mutfakta."dedim ve hızlıca kapıdan çıktım. Mutfağa girip Ege'nin yanındaki sandalyeye oturdum.Arkamdan Atakan'da gelince kahvaltı yapmaya başladık.Sonunda kendi evimize gelince yavaşça duşumu alıp yine rahat pijamalarımı giydim.Salondaki koltuğa kendimi bırakıp ailemle bir süre görüntülü konuştum.Sera'da duştan çıkınca koltuğun diğer tarafına oturdu.Bir süre televizyon izledikten sonra sıkılınca Sera'ya döndüm.
"Hadi kek yapalım."
İlk başta üşense de sonunda o da kabul edince mutfağa gittik ve malzemeleri hazırlamaya başladık.Sera kekin harcını çırparken salonda kalan telefonumun çaldığını duyunca koşarak içeri girdim."Efendim Gizem."
"Evde misiniz size geliyorum bir şey anlatmam lazım."
"Evdeyiz gel."
Haber vermek için mutfağa girdiğimde Sera etrafa dökmeden kek harcını kaba dökmek için savaş veriyordu.Ona gülerken kalan kek harcını da kaşıkla sıyırarak konuşmaya başladım."Gizem geliyormuş bize bir şey anlatacakmış.Bir süredir yanımıza gelmiyor sadece bir dersimiz ortak orada yanıma geliyor o kadar.Ne anlatacak acaba."
"Evet belki neden uzaklaştığını anlatmaya geliyordur."
Keki fırına koyduktan sonra salonda Gizem'i beklemeye başladık.Yaklaşık on on beş dakika sonrada kapı çalındı.Gizem elindeki poşeti kaldırarak aldığı çikolataları gösterdi. "Siz balkona geçin bende kahve yapıp geleyim."dedim.İkisi birlikte mutfaktan balkona çıkınca bende hızla fincanları çıkardım.Su kaynayınca kahvelerimizi doldurup kızların yanına gittim.Fincanları önlerine bırakırken Gizem'e "Ne anlatman lazımdı başla artık."dedim.
" Tamam başlıyorum o zaman."
Sera kahvesini yudumlarken "başla hadi."diye söylendi."Tamam bakın ben bir süredir yanınıza gelemiyorum çünkü bir çocukla sürekli beraberiz ve doğum günü geliyor ona ne hediye alacağımı bilmiyorum."
"Kim? Kim olduğunu söyle ona göre bir şeylerle bulalım."
"İkinizde tanımıyorsunuz.Kütüphanede ders çalışırken tanıştık.Sonra da fazlasıyla yakınlaştık."
Sera'yla birlikte Gizem'e bir kaç tavsiye verdikten sonra çocuktan gelen telefonla birlikte gitti.
"Anlaşıldı Gizem'in derdi." dedi Sera koltuğa giderken.
Sera'yla günün geri kalanında koltuğumuzdan hiç kalkmayıp dizi izledik.Saat bire gelirken Sera uyumak için odasına gidince bende televizyonu kapatıp odama gittim.Masamda duran sudan birkaç yudum aldıktan sonra bir şarkı açıp baş ucuma koydum.Şarkının hoş tınısı hatırladığım son şey oldu.
Sabahın bir köründe kapının hızla vurulmasıyla yatağımdan fırlayıp odadan çıkarken aynı anda Sera'nında çıktığını gördüm.Kapıyı açtıktan sonra kim olduğuna bile bakmadan
"Oğuz sana bir türlü öğretemedik şu kapıya yavaş vurman gerektiğini!"diyerek sesimi yükselttim."İstediğiniz kadar kızın bana dün bütün gece telefonda Tuğçe'yle konuştum."diyerek bir anda bir koluyla Sera'ya bir koluyla bana sarıldı.
Sera "Yeter boğuluyoruz."dedi nefesini içeri çekerek konuşmuştu.Ve haklıydı da "bizi boğuyorsun."dedim bende.Sonra Oğuz geri çekilerek "Ne de çok dırdır ettiniz ama biz yani ben buna rağmen sizin için bir şey hazırladım."
Sera ile şaşkın gözlerle önce birbirimize bakıp sonra tekrar Oğuz'a döndük.
"Pikniiiiikk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYMENALOUS
Teen FictionYa hayatın bize verdikleri ile geçinmeliydik ya da bize veremediklerinin peşine düşmemiz gerekiyordu. İki yakın arkadaş ve onları bekleyen yeni bir hayat. Peki, bu yeni hayata ayak uydurabilecekler mi?