VI.

385 24 60
                                    

Üçüncü sınıfın sonuna geldik. O olaydan sonra ne olduğunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim.
Haftasonu Cedric ile pek konuşmadık, ama pazartesi eski halimize döndük.
Bu yüzden haftasonu benim için üzgün geçmişti. Konuşuyorduk konuşmasına ama gidip hoşlandığın çocuğa -özellikle en yakın arkadaşın ise- "hele bi öpüş" derseniz..
Yani anlamışsınızdır içinde bulunduğum durumu.
Ama kendimi tek bir cümleyle avuttum.
"Hele bi sende-"
Ay sen beni mi kıskanıyorsun yakışıklı?
(Kıskan kıskan)

"Yaz tatilinde bize geliyorsunuz değil mi?" diye sordu Maya.
"Anneme sormam gerek dedim ya"
"Izin verir Andromeda teyzem"
Güldüm.
"Ced, sen?"
"Gelirim" dedi Cedric.
Öyleyse bende gelirim.

2 ay Hogwarts'ta yoktuk artık. Gidip kahvaltımızı ettik. "Ay duygulandım" dedi Maya Büyük Salon'a bakıp.
"Görende mezun oluyoruz sanacak" dedik Cedric ile aynı anda. Birbirimize bakıp gülümsedik.
Artık Cedric ve Maya 'midesizlik' konusunda tartışmıyordu. Cedric kabullenmişti Maya'nın damak zevkini.

Hufflepuff masasından kalktık. O sırada Ravenclaw'dan masasından da şu Cedric'in platonikleri kalktı.
"Günaydın" dediler gülümseyerek.
"Günaydın" dedim itici itici. Iki kız bana baktı ve gülümsemeleri kayboldu.

Tam Büyük Salon'dan çıkıyorduk ki Maya birisine çarptı.
"Çok özür dilerim"
"Sorun değil" dedi iri yarı bir çocuk. Bugün son gün olduğundan üstünde cüppesi yoktu. Biraz dikkatli bakınca çıkardım kim olduğunu.
Gryffindor Quidditch Kaptanı Oliver Wood.

"Bilerek çarptın sanki" dedim mutfağa yönelirken. O benim 'çocuklarınız vaftizi' olayına çok gülmüştü.
Şimdi intikam zamanı!
"Ne?" dedi Maya bana bakıp.
"Bildiğin omuz attın çocuğa"
"Yuh Lizzy"
"Yoksa ondan mı hoşlanıyorsun?"
"Ne? Abart daha abart"

"Abartmıyorum" dedim sırıtarak.
"Bir şey mi ima ediyorsun sen?"
"Bilmem"
Maya'ya jeton anca düştü.
"En azından ben en yakın arkadaşımdan bebek yapmayı düşünmüyorum"
"En azından ben arazi gibi kapıdan geçerken gidip bir çocuğa çarpmıyorum"
Cedric kıkırdadı.

"Saçma sapan konuşma" dedi Maya ve önümüze geçti, hızlı hızlı yürümeye başladı.
"Ah utandın mı? En yakın arkadaşlarına mı söylemeyecektin yani?"
Maya gülmeye başladı.
"Ruh hastası ya"
Bende gülmeye başladım ve Maya'ya sarıldım. Cedric'te ikimize sarıldı ve varillere tıklattık.

"Bavullarınız hazır değil mi?" diye sordu Cedric.
"Evet" dedi Maya. Üstümde lacivert bir tişört vardı ve Cedric'in doğum günümde aldığı Turna Kuşu sembollü kolyem belli oluyordu. Bileğimde de papatyalı bilekliğim vardı. Cedric gülümsedi.
Ne de güzel gülümsüyor zalimin oğlu.

Koltuğa oturduk. "Eve gittiğinizde yapacağınız ilk şey ne?" diye sordu Cedric.
"Hakkın rahmetine kavuşmak" dedim.
Kahkaha atmaya başladılar.
"Dora'nın huyuna nasıl gidebilirim?"
"Belki bir hafta kölesi olmanı kabul eder" dedi Maya.
"Mantıklı" dedim.

Öğlen trene doğru ilerledik. Zorda olsa boş yer bulduk. Ben ve Cedric yan yana oturuyorduk. Maya ise karşımızda oturuyordu.
"Seneye daha çok çalışacağım" dedim.
"Bu çalışmadığın halin mi?" diye sordu Cedric.

Buraya yazarken hep özel şeyleri yazdım. Ödevlerimle sizin başınızı şişremezdim.
Birde muggle ödevleri daha zormuş!
Merlin kolaylık versin siz gariplere!
Oo kafiyeli ol- ya biz büyücülerde ne anlasın kafiyeden, öf Lizzy ne boş kızsın ha. Olmadı kafiye falan.

"Daha çok çalışacağım. Kim bilir gözde öğrenci ben olurum"
"Umarım olursun" dedi Cedric ve yanağımı sıktı.
O sırada kompartıman kapısı açıldı ve içeri Ravenclaw'dan şu kızlar girdi.
Cedric'e baktılar.

Elizabeth Andromeda TonksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin