XV.

280 20 66
                                    

Büyük gün!

Ama öncesinde ev yaşantımızdan çok kısa bir söz edeceğim. İda hala bizimle kalıyor ve annem onunla aynı Remus'un Profesör Snape ile konuştuğu gibi konuşuyordu.

Ablam kendine Bitki Çayı yerine Pembe Kafa demem için ısrar etmeye başladı derken büyük bir kavgaya girdik. Sonracığıma ablam -duysa beni öldürecek ama neyse- ağlamaya başladı. O ağladıktan iki saniye sonra sevgi çukuru oluşturduk ve o hala benim Bitki Çayım olarak kaldı.

Regulus Dayım İda'nın bizde olduğunu öğrendiğinde soluğu bizim evde aldı. Regulus Dayım İda'yı ablası olarak görüyormuş ve neden ona haber vermediği için ona kızdı. Sonra bir şeyler konuştular ama ben dinlemedim. Cedric'i düşünmekle meşgüldüm.

Ablam Sirius Dayımlara kalmaya gitti. Aries bize gelmek istemişti ama ben Cedric ve Maya ile Quidditch Dünya Kupasına gidecektim. Onu ve miniğim Capella'mı almak çok isterdim ama maalesef ki başka bilet yoktu.

Bir gün öncesinde Cedriclere gittim. Babam sanki savaşa gidiyormuşum gibi vedalaştı benimle ve Bilgecan dedenin Keloğlana verdiği gibi öğütler vermeye başladı. Malum sevgilimin evinde kalacağım ya hani. Merak etme baba, seni bu yaşta büyükbaba yapmam.

Maya benden bir gece önce gelmişti Cedriclere. Haber vermiyor pislik. Yürü git lan sen Oliver'ına! Ablam beni Diggorylerin bahçeye cisimlediğinde Sydney Diggory beni görmüş olmalı ki kapıya çıktı. Mrs. Diggory'den utanıyordum çünkü Cedric onun yanında durmadan bana sarılıyordu. Tabii bundan şikayetçi değilim ama yine de, ne bileyim...

"Hoşgeldin Eliza tatlım" dedi Sydney Diggory ve bana sarıldı. Halini hatrını sordum. Kadın ablamı içeriye davet etti ama ablam işe gideceğinden kabul etmedi. Yanağıma öpücük kondurup cisimlendi. Bende içeri giriyordum mi koca sesli kankamın haykırdığını duydum.
"Lizzy gelmiş!"

Cedric sanki saat 12 olmuş ve birazdan balkabağına dönüşecek olan arabasına yetişecekmiş gibi koştu ve beni kucaklayıp etrafında döndürdü. Onu en son Maya'nın kardeşini görmeye gittiğimizde, yani okul kapandıktan bir hafta sonra görmüştüm. Aradan baya bi zaman geçti.
Kulağıma "seni çok özledim" diye mırıldanınca yüzümde kocaman bir sırıtma oldu. Benim ona cevabım ise aynen şuydu; "annen hala burada mı?"
İnsanın içini yumuşatan sesiyle kıkırdayıp "hayır" dedi.
"Bende seni özledim" dedim ve ona sarılmayı bırakıp öpmeye başladım.

"Evet Ced kızı bir sal da bende sarılayım"
Cedric son kez sertçe öptü ve kafasını geri çekti. Koca gün sadece sırıtmak istiyordum. Ben bir şey diyemeden Maya beni kendine çekti. "Ah Liz seni ne kadar özlediğimi bir bilsen!"
"Geçen hafta görüştük ya"
"Bir hafta geçmiş! İnsan hergün gördüğü birisiyle bir hafta gibi uzun bir süre ayrı kalınca çok fazla özlüyor. Yoksa sen beni özlemedin mi?"
"Hayır özlemedim"
"Ah biliyorum!"
Bi ara kaburgalarımı kıracağını sandım ama yok hala sağlamım.

Cedric'in odasına çıkarken Cedric elimi tutup öptü. Ölüyordum, şifacılar yetişin.

"Yarın kaçta gideceğiz?"
"Babam erkenden yola çıkacağımızı söyledi. Weasleyler ile yolda buluşacakmışız"
"Bu yıl Üç Büyücü Turnuvası varmış."
"Ne gerçekten mi?"
"Evet! Katılmak o kadar çok istiyorum ki..."
"Eğer sen katılmak istiyorsan ben katılmam. Malum ben varken senin seçileceğini pek sanmıyorum" dedi Cedric gülerek.
Güldüm. "Eğer öyle bir şey yaparsan seni canlı canlı yerim"
"Bana uyar" dedi Cedric bana yakınlaşarak.
"Heey! Aile var burada! Pisleşmeyin!" diye kızdı Maya. Salak. Ay gülmemek için kendimi zor tuttum ama dayanamadım ve kahkahayı patlattım. Çok şebek kızmıştı.

Cedric'in odasına gelmiştik. Maya ve ben yan odada kalacaktık. Eşyalarımı oraya bırakıp yanlarına geri döndüm. Cedric kollarını açmıştı, hemen yanına gittim ve yavru kedi gibi ona sokuldum.

Elizabeth Andromeda TonksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin