XIX.

106 8 17
                                    

25 Şubat

Sevgili Bitki Çayı,

Sana anlatacağım o kadar çok şey var ki! Bugün bir dünya kişiye mektup yazacağım... ama ilk sensin! Çünkü ilk önce yaşayacağımı garantiye almam gerek, hehe.(sadece annemler ve sen:D)
2. Görevi Cedric kazandı. En çok değer verdikleri şeyi arayacaklar demiştim ya hani, o benmişim...
Dün sabah kahvaltıdan sonra Profesör Sprout beni çağırdı ve Dumbledore'un odasına çıktık. Tüm Profesörler oradaydı. Artı olarak Fleur'un kardeşi ve Hermione. Remus bana gülümsedi. Kendimi güvende hissettim o gülümseyince. Sonrasında Dumbledore anlattı işte. Snape bize iksir uzattı, Remus'un kolu omzumdayken içtim. Ve sonrasında buuumm! Karagölde uyandım. Cedric beni sudan çıkarmıştı. Hufflepuffler ve Mike bizi bekliyordu coşkuyla. Diğer binalardan birileri var mıydı dikkat etmedim o şokla. İlk çıkan bizmişiz işte. Kazananda Cedric oldu.
Cedric günlük yazıyormuş, bunu dün sabah öğrendim. Dalgasına şey dedim "kesin o Chang'i yazmışsındır" diye. Güldü. "Evet o yüzden bulamamda Karagölde kaybolur diye umut ediyorum." Sonra karnına yumruk geçirdim. Güldü. "Chang'in C si bile yok merak etme" dedi. Hele bi olsun zaten. Neyse.
Hani abla senin şu büyükbabamların evin karşısına açılan yeni butikten aldığın hırka varya...
Ee şey o bendeydi.
Evet şu an ydi ye takıldın. Bak, sakin ol. Geliyor haber. Sakin. Aferin bitki çayı aferin.
O hırka şu an Remus'ta.
Nasıl Remus'ta hemen açıklayayım.
Ben dün akşam Remus'un odasına gittim. Çay içtik, rüyamı anlattım falan. Senin hırkanı giyip gitmiştim. Neyse işte. Senden bahsettim bol bol.
"Selam söyledi" dedim. Bak sövme bir dur. Aa!
Remus'un bi yüzü güldü. Ve o da söyledi neyse. Tabii şu an sen bi havalara uçuyorsun tamam bekleriz sıkıntı değil.
Heh hoşgeldin abla. Sonra işte rüyamı anlattım ona. Dedi bir şeyler işte hatırlamıyorum şu an. Sonra ben şey dedim,
"Siz hiç gördünüz mü böyle bir rüya" o da şey dedi
"Evet" bende dedim ki "kim, tabii özel değilse" o da dedi ki "çok değer verdiğim biri" bende dedim ki "kız mı" o da güldü "Elizabeth" dedi. Sonra işte baktım bi öyle "evet kız dedi" bende dedim ki "saçları pembe mi" o da "evet" dedi bende "ablam mı" dedim "hı" oldu bi ama ben cevabımı aldım.
"Hım dedim profesör" dedim. Neyse işte devamını hatırlamıyorum. Sonra hırkadan bahsettim, sen gönderdin diye falan. Merlin affetsin beni. Gözleri hırkaya kaydı. Hala senin kokun üstünde, ilk defa giymiştim ve bilerek parfüm sıkmadım. Of ne mübarek insanım ya.
Neyse işte Sirius'tan falan konuştuk ve bana şey dedi "deligöz ablanı nereye gönderdi"
Demekki seni merak ediyor abla. Bende "Finlandiya" dedim falan filan işte. Sonrasında yine çokta önemli bir konu geçmedi.
Kısacası abla ben buna yordum, alev bacayı sarmış. Bu adam aşık! Bana seni sormalar, Sirius'a sormalar, senden bahsedince sırıtmalar... ohoo aşık bu adam aşık! Evlilik gördüm ben. Seç gelinliğini abla. Bana da elbise bak, ama pembe olmasın nolur. Tozpembe olursa beeellki ama bak belki.
Sen müsait olunca gel bi. Gör şu adamı. Öpüşünde bitsin ya. Valla. Adam sana deli oluyor bak! AŞIK!
Gerekirse ben derim ablam gelicek diye bakalım tepkisi ne olacak. Tamam mı alooo! Gel buraya bak. Öpüşün, sizde rahatlayın bizde. Neyse.
Regulus Dayımın oğlunun adı belli oldu mu, bana yazmadı hala. Belki Freya demiştir bir şeyler. Benim şahsi fikrimce bana benzeyecekler.
Aries ve Capella'yı görürsen öp benim için. Anneme yazacağım şimdi. Sonra Remus'a gider müjdeyi veririm. Sende çabuk dön bana.  Ha bi de Mike binadakilerle kavga etmiş. Of abla onun için o kadar çok üzülüyorum ki... onu çok seviyorum ve böyle üzülmesi canımı çok yakıyor. Ama kendini bana hiç açmıyor... nasıl üzülmesine engel olabilirim?
Seni çok seven,

Minik Çörek.

......

Sevgili Kral Ve Kraliçe Tonks,

Elizabeth Andromeda TonksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin