XIV.

361 26 79
                                    

"Merlin," diye mırıldandı Dora. "Dörde kadar sayacağım ve Eliza bana seslenirse Remus bana aşık!"
Yatağından kalktı. Ellerini göğsünde birleştirip gözlerini kapadı. "Bir, iki... lütfen Merlin üç e hadi. Hadi Lizzy seslen üç buçuk, üç yetmiş beş, dört"
"Abla!" diye seslendi aşağıdan Elizabeth. "Bisiklet sürelim mi?!"

Dora sevinçle gözlerini açtı. Saçlaru renk değiştiremeye başlarken ellerini çırpıp yerinde zıpladı. "Merlin teşekkür ederim!"

Olduğu yerde dans etmeye başladı.
"Nymphadora!"
"Olur süreriz!"
Dora yerinde zıplamaya devam ederken saçları da renk değiştirmeye devam ediyordu.

Hayallerim gerçek olmuştu sonunda. Ben ve Cedric. Çıkıyorduk! Bu dönemin bitmesini hiç istememiştim ama sular seller gibi geçmişti zaman. Maya'nın kardeşi doğmuştu. Erkek. Adı Felix Morgan. Pis çirkin. Aynı ablası. Ablası gibi çirkin. Ablası gibi koca sesli. Ablası gibi aç. Ablası gibi inatçı. Tamam çok fazla abla kelimesini kullandım, biliyorum.

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp odama girdim. Çiçekli sarı tulumumu daha doğrusu ablamdan aşırdığım ve -ilk defa- bana kızmadığı tulumumu giyip güneş kremimi sürdüm ve güneş gözlüğümü alıp ablamın kapısını tıklattım.

"Abla?"
"Gel Eliza"

Dolabının kapısı açık ablamda yatağında oturmuş dolabını seyrediyordu.
"Giyecek hiçbir şeyim yok ya"

Onun önüne geçtim ve dolabına bakmaya koyuldum. Buz mavisi bir tişört çekip ablama fırlattım. Altına da siyah tayt bulup onu da fırlattım.

"Saçlarını da mavi yapıp yarım topuz yap Bitki Çayı"
"Emredersin Minik Çörek"
Dediklerimi yaptı ve parfüme boğulup kapıya yöneldi.

"Güneş dışarda insan kavurmak için zaman kovalıyor ve sen güneş kremi sürmüyor musun?"
"Ben Matemorfmagusum"
"Sür şunu!"

Göz devirip sürdü. Gözlerim kısılı ona bakarken bana dil çıkarıp odadan çıktı.
"Kraliçe Andromeda! Biz Prenses Elizabeth ile bisiklet sürmeye gidiyoruz. Akşam yemeğine yetişiriz."

"Tamam ben Narcissalara gideceğim"
"Tamamdır"

Ablam kapıya doğru giderken ben durdum.
"Ne?"
Annem kıkırdadı.
"Ablanın aklı uçmuş gitmiş"
"Ne?"
"Yok bir şey Elizabeth, hadi git bulursan bana papatya getirsene"
"Tamamdır Druella'nın en sevdiği kızı"

Annemin arkamdan gülerek 'çatlak' dediğini duyar gibiydim.
Ablam bisikletleri bahçe kapısına getirmiş karşı dağlara bakıyordu.
"Annem Narcissa diyerek bizi kekledi dimi?"
"Evet"
Dağları izlemeye devam etti.

"Remus'u görür müyüz sence?"
"Bilmem"
"Remus bana aşık mı sence?"
"Hayır"
Dudak büktü.
"Ama ederiz"
"Yeey"

Bisikletime atlayıp patikada ilerlemeye başladım.
"Minik Çörek" diye seslendi ablam arkamdan.
"Evet bebeğim?"
"Kente inelim"
Başımla onayladım ve bisikletin başını sağa kırıp yokuş aşağı salındım.

Toprak yolda ablamla eşit hızda gidiyorduk. "Annem papatya toplayın dedi" dedim. "Dönüşte şu tarlaya inip toplarız"
"Akşama Emily okuyalım mı?"
"Ama ben Suç ve Ceza'ya başlamıştım"
"Yarım bırak"
"Olmaz! Çok heyecanlı! Yarına bitiririm. Yarın başlayalım Emily'ye."

"Sinemaya gider miyiz?"
"Hayır ya. Hava çok güzel sahilde dolaşırız" dedim. "Tamam ama hamburger ve kola alalım"
"Ah ah keşke Johnny Depp karşılaşsak"
"Keşkee"
Gülmeden edemedim.

"Lizzy?"
Hay Lizzy'sine.
"Efendim ablacım?"
"Sence Remus bana aşık olur mu?"
Gülümsedim.
"Sana aşık olmazsa salağın tekidir"
Ablam kıkırdadı. "İyi ki varsın Minik Çörek"
"Sende iyi ki varsın Bitki Çayı"

Elizabeth Andromeda TonksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin