VII.

346 19 78
                                    

Uzun zamandır yazmadım biliyorum çünkü pek bir şey olmadı. Mayalara kalmaya gittim. Cedric eskisindende yakışıklıydı sanki. 1 hafta orada kaldıktan sonra Dora ile büyükannemlerde kaldık. Sonrasında evdeydik. Değişik bir şey olmadı. Diagon Yolu'na ablam ile gittim. Cedric ve Maya ile orada buluştuk. Diagon Yolunda bir kız ile karşılaştım.

Sarı uzun saçları vardı. Sarı saçları kirliydi. Giyimine pek önem vermiyor gibi bir hali vardı. Kitaplarımı almak için girdiğimiz bir dükkanda görmüştüm onu. Garip garip takıları vardı. Tam yanımda duruyordu kız. Maya, Cedric ve Dora nereye kaybolmuştu bilmiyorum.

"Hoş takılarmış" dedim. "Ah teşekkürler. Beni hımhımlardan koruyor"
Hımhım?
"Beni hımhımlardan koruyan bir şey yok" dedim. Sesim baya bi yumuşak çıkmıştı. Kız bilekliğini çıkarıp bana verdi. Şişe mantarlarından kesilip yapılmış bir bileklikti bu.
"Bu seni hımhımlardan korur"
Bir an için kalakaldım. Bilekliği alıp bileğime taktım. "Teşekkür ederim. Bu arada ben Elizabeth Tonks"
"Luna Lovegood" dedi kız. Ona benzeyen bir adam -babası herhalde- onu çağırınca el sallayıp gitti.

Kıza kanım kaynamıştı. Kendince takılan tiplerdendi. Kimsenin dediğini takmayan.. ama hımhım da neydi?

Sonrasında okula başladım işte. Luna Lovegood birinci sınıfmış ve Ravenclaw'a seçildi. Masaya giderken bana el salladı. Bende ona el salladım bilekliğimin olduğu elim ile. Kız gülümsedi ve yeni arkadaşlarının yanına oturdu.

Ilk dönem pek heyecanlı geçmedi. Her zamanki gibi bir Hogwarts dönemiydi. Ders çalıştık, Maya'nın olur olmaz kahkahaları falan filan zaman aktı gitti. Noel'de eve gelmiştim. Sirius dayım ve Regulus dayım ile kutlamıştık bu Noel'i. 1 haftanın sonunda tekrar trendeydik.

"Biz yer bulana kadar Hogwarts'a geldik zaten" diye böbürlendi Maya.
Biraz daha ilerledik. "Burası boş sanki" dedi Cedric. Camdan içeri bakınca Cho Chang ve diğer 3 kız arkadaşını gördüm.
"Burası olmaz" dedim.
"Neden?"
"Onlarla oturmak istemiyorum!"
"Niye?"
"Istemiyorum işte"
"Of Elizabeth" dedi Cedric ve ilerlemeye devam etti.

"Sen istiyorsan geç otur!" dedim ve Cedric'in -bilerek- omzuna çarpıp hızlı adımlarla ilerledim.
Maya "Lizzy!" diye seslendi ve peşimden koşturdu.
"Hemen atarlanıyorsun sende" diye seslendi Cedric.
"Atarlanmıyorum" dedim ateş saçan gözlerle. Iyiki atarlanmıyorum. Bi atarlansam ne olur acaba.

İlerlemeye devam ettim. En sonunda Gryffindor'dan Fred Weasley, George Weasley ve Lee Jordan'ın olduğu kompartımana geçtik. Cedric'e kızgındım. Hogwarts'a gidene kadar sesimi çıkarmadım.
Kızgın olmamın iki sebebi vardı. Bana hem 'of' dedi hemde 'Elizabeth' dedi.

"Lizzy tamam özür dilerim" dedi Cedric Hogwarts'a yaklaşırken. Cevap vermedim.
"Lizzy?"
Yine cevap vermedim. O da üstelemedi.
Sanki gittikçe Cedric ile aramız açılıyordu.

"Cüppelerini giyin hadi" dedi Maya. Haklıydı, Hogwarts'a yaklaşmıştık. Cüppelerimizi giydik. Yarım saat sonra Hogsmeade İstasyonu'na yanaştı tren. Kendi giden arabalara geçtik. Dolana kadar ilerlemiyorlardı. Fred ve George'u da kaybetmiştim zaten o kalabalıkta. Kim bilir yanımıza kim gelecekti!

Biraz durduk. Üç kızın geldiğini gördüm. Tahmin edin kimdi gelenler.
Maya ile yanyana oturuyorduk ve onu Cedric'in yanına ittim. Ne olduğunu anlamadı tabii o.
"Oturabilir miyiz?" diye sordu Cho Chang.
Üstümüze çip mi taktı ne yaptıysa durmadan bu kız ya!

"Oturabilirsiniz" dedi Cedric.
Cho Chang yanıma oturdu. Bi arkadaşı onun yanına diğeri Maya'nın yanına oturdu. Araba ilerlemeye başladı.
"Lizzy" dedi Cedric.
Soğuk soğuk "Efendim?" dedim.
"Nympha'nın kafesinin kapağı açık"
Cedric'e olan sinirimle kapağı biraz -biraz biraz olalı böyle birazlık görmedi- sert kapadım.
Nympha öttü. "Pardon Nympha"

Elizabeth Andromeda TonksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin