<><><>
"Işığı sevmek kolaydır. Bana karanlığını göster."
R. Queen<><><>
~Kasım 2016~
Haberi almalarının üzerinden iki koca hafta gemişti. Berrak ve Berkan ellerinde satılabilecek her şeyi satışa çıkarmıştı çoktan. Planlarındaki gibi çocuklar da artık eskisi gibi harcama yapamıyorlardı. Öykü ve Lila daha soğukkanlı olmaya çalışsalar da Emir pek onlar gibi değildi.
Her şeye, herkese isyan etmeye başlamıştı Emir. Kimseye anlatamasa da Beliz'le olan ilişkileri onu boğmaya başlamıştı. Beliz'in bitmeyen isteklerini karşılamak eskisi kadar kolay değildi. Hatta eskiden gözüne batmayan çok şey artık moralini bozmaya başlamıştı. Beliz bazı zamanlar onun cimri olduğunu ima ediyor ve trip atıyordu.
O günlerden biri de bugündü. Emir okuldan çıkışta Onur'la takılmak için onunla çıkmıştı. Gidecekleri yere yürüyorlardı. Beliz'in bugün yaptıklarını anlatıyordu Emir. "Yemin ediyorum bıktım."
"Haklısın abi. Sen anlatırken ben bile boğuldum."
"Neredeyse her gün bir şeyler yapıyoruz. Her gün! Bir defa olsun hesabı bugün de ben ödeyim, demiyor. Anlamıyorum abi. Babası karun gibi zengin. Havasını atarken iyi! Hesap ödemeye gelince hiç yanına yaklaşmıyor. Sonra cimri olan yine ben oluyorum."
"Ne deyim?" İç geçirdi Onur. "İşinize karışmak gibi olmasın ama bence al karşına konuş Emir. Bu böyle nereye kadar yürüyecek? Kız seni resmen sömürüyor."
"Orası öyle de." Gözlerini kaçırıp sıkıntıyla bir nefes verdi Emir. "Değil karşıma alıp konuşmak, ima etsem direk şutlar beni."
"Yani?"
"Yanisi seviyorum işte. Güzel kız. Eğleniyoruz da..."
"Emir." Onur Emir'e baktı. "Abicim sen sikinle mi düşünüyon?"
Emir sertçe vurdu Onur'a. "Senin belanı sikerim ne diyon lan?!"
"Dışarıdan bakınca görünen bu kardeşim." Omuz silkti Onur. "İşine gelirse."
"Neyse ne işte. Konuşamam." Emir oflayıp önüne döndü. "Para da yok. Ne bok yiycem bende bilmiyorum."
"Bak sana düzgünce söylüyorum. Git konuş! Ha seni şutlayacaksa da, o şutlamadan sen onu şutlarsın. Nedir yani amnakoyim?"
"Beliz'den bahsediyoruz Onur. Tüm okul onunla olmak için her boku yapar."
"Emir bazen gerçekten mallığın başımı ağrıtıyor."
"Hadi be ordan! Kızı bugün bıraksam aşkama kalmaz ilk sen yavşıycan bilmiyom sanki?!" Göz devirip önüne döndü Emir.
Güldü Onur. "Yabancıya gitmez işt..."
"Onur." Emir Onur'a gayet tehditkar bir bakış attı. "Hayatını si..."
"Şşşş. Tamam sokaktayız." Emir anladın sen, bakışları atıyordu. Onur önüne döndü. "Ee sizinkilerden hiç iyi haber yok mu?"
"Yok. Hiç yok. Her gün daha boka sarıyor. Eve bile gelmiyorlar bazen. Şirkette takılıyorlar."
"Abi keşke bizimkilerde olsa da versek diycem. Bizimkiler sizden beter sen biliyorsun."
"Biliyorum. Off!" O sırada telefonu çaldı. Göz devirdi. "Allah'ım."
"Kim?" Emir telefonu Onur'a çevirdi. Büyük harflerle Beliz arıyordu. Güldü Onur. "Aşkooom okşom böyörlörö gidölömmm!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazo
General FictionBir vazo gibi, bir defa çatladı mı çatlamaya devam ediyor hayat. Ta ki vazoyu paramparça edene kadar. Ağır ağır ilerlese de çatlak, durdurulamaz ki zaman.