<><><>
"Ve bir daha hiç benzemedi giden günler gelen günlere."
<><><>
~Ocak 2044~
"O gün 1750 lirayı kazandıktan sonra devam ettin mi oynamaya?"
"Ettim. Hatta bir iki hafta sonra elimde on bine yakın bir para vardı. O zamanlar çok iyi paraydı benim için. Akın aramızdaki en iyiydi. Diğerlerinden çok farklıydı. Sanki satrançta bir profesyonelle masaya oturmuşsun oynuyormuşsun gibiydi onunla oynamak. Kazanmayacağını bile bile kazanmaya oynuyordun."
"E madem bu kadar iyi oynuyorsa neden Carla'yı kaybetmiş?" Asya'nın sorusuyla Ada göz devirdi.
"Bende düşündüm aslında bunu. Yani. İlk zamanlar sadece kazanmamız umrumdaydı ama sonraları merak etmiştim. Neden bu kadar iyiydi ve nereden biliyordu bunca şeyi?"
"Sordun mu ona?"
"Sordum. Ama bana sadece 'Üzümünü ye bağını sorma.' dedi kapattı konuyu. Bende üstelemedim. Benim param geliyordu. Gerisi de önemli değildi."
"Ay anne ben kudururdum meraktan ya!" Ada gözlerini kocaman açmış sitemle konuşmuştu.
"Mutluydum o zaman Ada. O iki hafta mükemmel geçiyordu. Öyle rahattım, keyifliydim ki etrafıma olan bitenden bi haberdim."
"Ne oluyordu?"
"Emir ve Lila. Her geçen gün içten içe kendilerini öldürüyorlardı ama ben fark etmemiştim. Ta ki annem bana neler olduğunu sorana kadar. O zaman anladım. Bazı şeyler yolunda değildi. Emir durmadan gece kafası güzelken ya kendisi beni arıyor onu almamı istiyordu ya da Onur getiriyordu. Lila'nın neşesinden eser kalmamıştı. Durmadan asık suratlı dolaşıyor odasınan neredeyse hiç çıkmıyordu. İkisi de normalden daha atarlı ve sinirliydi son iki haftadır."
~Kasım 2016~
Okul kapısından girdiğinde kapüşonu neredeyse tüm suratını kapatıyordu Lila'nın. Kulağında son ses müzik, dünyayla bağlantısı kopuktu. Hava daha aydınlanmamıştı. Hava buz gibi esiyor dün akşamdan kalmış su birikintileri düş yerde düz yürümesini zorlaştırıyordu. Kendini okulun içine attığında içerideki sıcakla kemiklerinin ısındığını hissetti. Başını kaldırdığında karşısında gördüğü suratla bir an ürktü. Çocuk o korkunca gülümsedi. Lila müziği durdurdu. "Tuna?"
"Günaydın." Lila merdivenlere ilerlerken onu takip ediyordu.
"Günaydın."
"Kanka sen şu matematikçinin istediği formu doldurdun mu?"
"Evet."
"Ama teslim etmemiştin. Bana kızıyo sonra onu bugün teslim edebilir misin?"
Gülümsedi Lila. "Sınıf başkanı olmak isteyen sendin."
"Lila ciddiyim."
"Of tamam."
"Et mutlaka." Lila tekrar müziği başlatacaktı ki tekrar konuştu. "Lila ben sana bir şey daha soracağım."
"Sor kanka."
"Kanka ben bugün benimkine açılacağım."
Bir anda rengi attı Lila'nın. "Ne?"
"Söyleyeceğim sevdiğimi yani." Stresli olduğu her halinden belliydi. "Off! Ne demeliyim sence? Direk konuya mı gireyim, yoksa yavaş yavaş mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazo
General FictionBir vazo gibi, bir defa çatladı mı çatlamaya devam ediyor hayat. Ta ki vazoyu paramparça edene kadar. Ağır ağır ilerlese de çatlak, durdurulamaz ki zaman.