<><><>
"Tamam.
Yaşamak pek iç açıcı değil.
Ama sen varsın."<><><>
~Ocak 2044~
Ada aynı yerde dördüncü defa gidip gelirken bağırdı. "AY ANNE RESMEN BEN BURADAYIM SENİ SEVİYORUM DEMİŞ! AY İNANAMIYORUM!" Öykü gülüp kızının bu heyecanını izledi bir süre. Asya göz devirdi. "Ay anne sonra ne oldu?! Dedem anladı mı?"
"Anladı tabi! Anlamaz olur mu?"
"Allah! ALLAH! Ne dedi peki?! Kızdı mı?" Ada gözlerini kocaman açmış heyecanla cevap bekliyordu.
"Kızmadı. Sadece sordu. Tabi ben direk reddettim. O da konuyu kapattı mecburen."
"Ay zaten inkar etmesen şaşardım Anne!" Ada sitemle söylendi.
"Ay anne Ada'ya kızıyorum ama sende amma zor anlamışsın onu sevdiğini ya? Daha ne kadar bekleyeceğiz? Söyle işte ne zaman açıldınız?" Öykü şaşkınlıkla döndü Asya'ya. "Bakma öyle."
Ada kardeşini kendi tarafına çekmenin gururuyla sırıttı. "Hadi nolur küçücük bi ipucu ver bari."
Öykü omuz silkti. "Vermem. Her şey sırayla."
"Anne ya!"
"İpucu bari ver yaa."
"Olmaz. Neyse. Devam edeyim mi?"
"Et."
"Süt." Asya ve Öykü bu bayat espiriyi yapan Ada'ya öldürücü bakışlar atarken Ada gülmesini durdurmaya çalışıyordu. "Ne var ya! Bence komik!"
Aysa sabretmek için derin bir nefes aldı. "Anne lütfen anlatmaya devam et."
"Neyse... İşte dediğim gibi biz oradan eve döndük. Emir evde değildi. Evde kıyamet koptuktan sonra Lila daha yeni uyanmıştı. Ona her şeyi açıklayınca falan da pek umursamamıştı. Leyla gibi bi hali vardı. Tabi ben anladım bişeyler olduğunu aldım onu odaya konuşacaktım. Ama daha konuşamadan kapı çaldı."
"AKIN MI GELDİ?!"
"Hayır." Kızlarına bir bakış atıp kızacaklarını bildiği bir cevap verdi. "Kerem çiçek göndermiş. Önceki gece gömlek olayı yüzünden fazla üstüne gittim özür dilerim, diye."
"Ay özrü batsın onun!"
Öykü güldü. "Battı zaten. Ama bana değil."
"O ne demek öyle?"
"O günde önceki gün gibi baya olaylı ve uzun bi gündü aslında..."
~Aralık 2016~
Öykü ve Berken eve döndüğünde Berrak ilk Emir'i sormuştu. "Beyfendi bastı gitti. Söylemedi nereye gittiğini falan."
"Onur'a gitmiştir nereye gidecek?"
"Aynen."
"E peki şu kapıya gelen çocuk?" Berrak, Akın'ı kastediyordu.
Berkan gülümsedi. "O çocuk... Öykü anlatsa daha iyi."
"Öykü?"
"Ya işte ikide bir diyordum ya. Akın Akın diye. O Akın bu Akın işte."
Berrak şaşırmıştı ama gülümsedi. "Yaa? Demek meşhur Akın buydu."
"Aynen." Öykü hafifçe gülümsedi Akın'ı tekrar hatırlamasıyla.
Berrak imalı bir tonda konuştu. "Hmm... Yakışıklı da çocukmuş..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazo
General FictionBir vazo gibi, bir defa çatladı mı çatlamaya devam ediyor hayat. Ta ki vazoyu paramparça edene kadar. Ağır ağır ilerlese de çatlak, durdurulamaz ki zaman.